Haber: Türkan Çatal Yıldız
Ankara’da bulunan ozan-aşık dernekleri temsilcileri bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Yapılan basın açıklamasını Ankara’da bulunan ozan ve aşık derneklerinin temsilcileri adına Ozan-Der üyesi Hayrettin İvgin okudu. İvgin, 5 Kasım’ın “Aşıklar, Ozanlar Günü” olarak kutlanmasına karar verildiğini söyledi.
Tüm dünyada her mesleğin, sanat mensuplarının, hatta sosyal grupların takvimlerde bir günü olduğuna vurgu yapan İvgin, “Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, tiyatro günü, kuklacılar günü, ormancılar günü vb. Ancak, âşık tarzı halk sanatçılarının takvimlerde, birbirlerini hatırlayacakları, mesleklerinin tanıtımıyla ilgili dayanışma imkânı verecek bir gün belirlenmiştir. Biz de ‘Aşıklar, Ozanlar Günü’nün 5 Kasım’ günlerinde yapılmasının uygun olacağına karar verdik” dedi.
“OZANLAR HALK SANATÇILARIDIR”
“Âşıklık geleneği yüzyıllar boyu gelişerek devam etmiş ve günümüzde de bu gelenek devam ettirilmektedir” diyen İvgin sözlerine şöyle devam etti: “Aşıklar ve ozanlar bu geleneği yaşatan, geliştiren, geleneğe uygun olarak sanatlarını sürdüren halk sanatçılarıdır. Yüzyıllar içinde bu halk sanatçıları, "âşık, ozan, halk şairi, halk ozanı, halk âşığı" gibi adlar almışlardır. Bunlar hem milli enstrüman olan saz (bağlama, cura, vb.) çalan, şiir yazan, bunları ezgilendiren, ezgilendirdikleri türkü ve deyişlerini, geleneksel ve yöresel havalarla çeşitli tür, biçim ve konularda ortaya koyarak İcra edenlerdir.”
“AŞIKLARIN BİR GÜNÜ YOKTU”
İvgin, “Çeşitli Türk boylarında da bu tür halk sanatçılarına, "baksı, kam, bakşı, bahşi, haycı, kaycı, cirav, sesen, destancı, oyun, ozan, şıncı, manasci, comokcu, akın, ırçı" vb. adlar verilir” diyerek şunları ifade etti: “Yüzyıllardır değişik coğrafyalarda yaşayan tüm Türk boylarında bu halk sanatçıları geleneksel sanatlarını devam ettirmektedirler.”
Tüm dünyada her mesleğin, sanat mensuplarının, hatta sosyal grupların takvimlerde bir günü olduğuna vurgu yapan İvgin, “Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, tiyatro günü, kuklacılar günü, ormancılar günü vb. Ancak, âşık tarzı halk sanatçılarının takvimlerde, birbirlerini hatırlayacakları, mesleklerinin tanıtımıyla ilgili dayanışma imkânı verecek bir gün belirlenmemiştir. Türkiye'de ve Türk dünyası coğrafyasında âşık, ozan, baksı, akın, manascı, şıncı gibi halk sanatçıları için takvimlerde bir gün belirlenmesi uzun zamandır gönüllerde ve fikirlere yaşatılıyor ama hayata geçirilemiyordu. Bu nedenlerle Ankara'da faaliyet gösteren ve bünyesinde ozan, âşık sanatı ile ilgili çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarının başkanları ve temsilcileri Halk Ozanları Kültür Derneği (Ozan-Der)'nde bir araya gelerek yıllık takvimlerde hangi günün uygun olması ve gün olarak benimsenmesi görüşülmüştür.” dedi.
GEÇMİŞTE KUTLANAN GÜNLER
İlk halk şairleri bayramının Sivas'ta 5 İkinciteşrin (Kasım) 1931'de yapıldığını ifade eden İvgin, “Bu bayram üç gün devam etmiştir. Bu bayram Sivas Halk Şairlerini Koruma Derneği Başkanlığınca düzenlendi. Bu derneğin kurucuları arasında Sivas Maarif Müdürü Ahmet Kutsi (Tecer) ve Sivas Lisesi Musiki Muallimi Muzaffer Bey (Sarısözen), Edebiyat Öğretmeni Vehbi Cem (Aşkun) Bey bulunuyordu. Bayram, Derneğin Başkanı ve Sivas Belediye Başkanı Hikmet (Işık) Bey tarafından bir konuşma ile açıldı. Bayrama; Âşık Revanî, Âşık Meslekî, Âşık Suzanî (Vahap), Âşık Süleyman (Fahrî), Karslı Mehmet, Âşık Müşták, Aşık Yarım Ali, Aşık Talibi (Bektaş), Aşık Yusuf, Âşık San'ati, Âşık Ali, Hikâyeci Ağa Dayı, Aşık Veysel davet edildi ve katılımları sağlandı. Bu bayramın İkincisi 30 Ekim 1964 tarihinde 33 yıl sonra General Fuad Doğu'nun önderliğinde rahmetli halkbilimci İbrahim Aslanoğlu'nun sunumuyla gerçekleştirildi. Bu nedenlerle "Aşıklar, Ozanlar Günü'nün 5 Kasım" günlerinde yapılmasının uygun olacağına karar verildi. Bu hususta bütün ozan-âşıkların gününü kutlar, sanatlarında başarılar dileriz” ifadelerini kullandı.
“HALK OZANI HALKIN ÇIKMAYAN SESİDİR”
Açıklama sonrasında gazetemize konuşan Halk Ozanları Kültür Derneği başkanı Kamber Nar, “Halk ozanı halkın gözü, kulağı, dilidir… Halkın çıkmayan sesidir. Toplumdaki yanlış gidişleri halk ozanı sazıyla, sözüyle eleştirir. Halk ozanı korkmadan bunu yapabilmelidir. Çünkü onun her eleştirisi toplumun daha iyi olmasını sağlayacaktır. Halk ozanı halkın önünde gitmeli, halka mesaj vermelidir. Geçmiş zamanda nasıl ki önemli isimlerimiz bunu yaptıysa bu her dönemde olmalıdır. Ama şunu da söylemek gerekir ki biz halk ozanları aynı zamanda çeşitli kurumlarda veya herhangi bir yerde de çalıştığından bunu her zaman dile getiremiyor. Çünkü çoğu zaman halk ozanı çalıştığı yer tarafından uyarılıyor. Ancak emekli olduktan sonra halk ozanının sesi daha gür çıkıyor. Ne yazık ki böyle. Her şeye rağmen her dönem biz sazımızı çalıp türkülerimizi söyleyeceğiz, gözümüzü de budaktan sakınmayacağız.” dedi.
“OMUZLARINDA SAZLARI İLE GEZERLERDİ”
Eskiden basın yayın organlarının çok az olduğunu ve halk ozanlarının bundan dolayı büyük öneme sahip olduğunu ifade eden Nar şunları ifade etti: “Halk ozanlarımız omuzlarında sazları ile köy köy gezerlerdi. 70’li yıllarda örneğin çok iyi hatırlıyorum bir konser olduğu zaman bütün Ankara oraya akardı. Bugünkü gibi radyo ve televizyon her hanede yoktu. Ama şimdi teknoloji çağındayız. Bir müzik yapıyorsun internetten dileyen indiriyor ve istediği kadar dinleyebiliyor. Bundan dolayı bir konser düzenlendiği zaman salonlar eskisi gibi dolmuyor. Bu durum tabi ozanları da yıldırdı… Aslında ozanlık damarı hala devam ediyor, halk ozanlarımız da hala var ama birçoğu geçim derdine düştüğünden dolayı kendini gösteremediğine inanıyorum. Halk ozanlığının asla ölmeyeceğine inanıyorum ama az önce saydığım durumlar ozanları biraz yıprattı. Özetle ben her şeye rağmen ozanlık geleneğinin asla biteceğine inanmıyorum. Bu kültürün yaşaması ve yaşatılması lazım. Halklar oldukça bu kültür de var olmaya devam edecektir. İyi şeyler yaparsanız zaten insanlar da destek oluyorlar. Biz de sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek işte bundan dolayı artık her 5 Kasım’ın Aşıklar Günü olarak kutlamasına karar verdik.” dedi.