Ankara’da geleneksel el sanatları ürünlerini sergileyerek elde ettiği gelirle bir buçuk sene içerisinde Afrika’da 7 su kuyusu açtıran 70 yaşındaki emekli Sanat Tarihi Öğretmeni Ayşe Can Durhan, 8’inci kuyusunu açtırmak için kolları sıvadı.
Ankara'da geleneksel el sanatları ürünlerini sergileyerek elde ettiği gelirle bir buçuk sene içerisinde Afrika'da 7 su kuyusu açtıran 70 yaşındaki emekli Sanat Tarihi Öğretmeni Ayşe Can Durhan, 8'inci kuyusunu açtırmak için kolları sıvadı. Durhan, bir sonraki serginin geliriyle Orta Afrika ülkesi Çad'da su kuyusu açtırmayı hedefliyor.
Hobi olarak başlayıp uzun yıllar devam ettirdiği ebru, tezhip ve hat gibi geleneksel el sanatları ürünlerini Afrika'da açlık ve susuzlukla mücadele edenler için yardım projesine dönüştüren emekli Sanat Tarihi Öğretmeni Ayşe Can Durhan, eserlerinin geliri ile Afrika'da su kuyusu açma fikri hedefiyle çıktığı yolda bir buçuk yılda 7'inci su kuyusuna ulaştı. Uzun uğraşlar sonucu özenle ürettiği eserlerini sanat severlerin beğenisine sunan 70 yaşındaki Durhan'ın şimdiki hedefi ise Afrika'daki 8'inci su kuyusunu açtırmak. Bunun için ebru ve tezhip, minyatür ve hat gibi geleneksel el sanatları ürünleri yapan emekli öğretmen, bir sonraki sergiden elde edeceği gelirle Orta Afrika ülkesi Çad'da yeni bir su kuyusu açmayı hedefliyor.
1975 yılında Hacettepe Üniversitesi Sosyal İdari Bilimler Fakültesi Sanat Tarihi Bölümünden mezun olduktan sonra hep ilgi duyduğu geleneksel el sanatları alanında çalışmalara başlayan Durhan, Başkent'te bugüne kadar 12 kişisel sergi açtı. Ebru sanatının UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınmasının öncü isimlerinden olan usta sanatçı Timuçin Tanarslan'dan eğitim alan Durhan, "Küçüklüğümden beri ben sanata meraklıyım. Sesim çok güzeldi küçükken ve ben hep şarkı söylerdim. Özellikle enstrüman çalmayı çok severdim. Ama hep ben engellendim. Babam sevmezdi pek. Önce müzikle daha uzun yıllar çalıştım. Ankara'da aşağı yukarı bütün korolara devam ettik. Türk sanat müziği, arkasından tasavvuf musikisi başladı 80 yılından sonra. Tasavvuf musikisini de yine o yıllarda ilklerdeniz biz. Ama hep bunlar tabii amatör çalışılıyor. Ne bir devlet desteği var ne bir sosyal, sivil toplum örgütünün desteği var, hep kişisel. Beni hem müzik hem el sanatları hayata bağladı. 22 yıldır devam eden bu çalışmalarımda ben 12 kez sergi açtım" dedi.
Üzerinde aylarca çalıştığı eserlerinin gelirlerini su kuyusuna dönüştürüyor
Eserleriyle bugüne kadar geniş kitlelere ulaşmayı başaran Durhan, "Daha çok bu gelirlerimi hayır kurumlarıyla paylaşmak istedim Allah'ta nasip etti. Son çalışmalarımı da Afrika'da su kuyusu açmayı hedeflemiştim. Şimdi satılan bu son eserlerimle beraber 7 kuyu açtık. Her bir cennete inşallah bir kuyu ismi vererek, mesela Adn Cenneti'nden başladık. Meva Cenneti, Naim Cenneti, Firdevs Cenneti, Darül-karar açıldı. Bütün bu gelirlerimizi o selsebillere inşallah gönderdik. Orada bütün bu eserlerimi alan arkadaşlarımızla buluşacağımızı birbirimize taahhüt ettik. Allah nasip eder inşallah. Son bir kuyumuz kaldı. Onu da bu Ramazan'da kısmetse bu sergiden olan satışlarımızı birleştirip Çat'ta özellikle, Allah nasip ederse bu 8 kuyumuzu bu dünyadan ahiretimize göndereceğiz" diye konuştu.
Gençlerin sanata yönelmelerini tavsiye eden Durhan, "Sadece yeni neslin bu konu üzerinde eğilmesini çok istiyorum. Özellikle musiki çok az, bu işi bilen, seven hiç yok. Özellikle ben muhafazakar kesimden bunu bekliyorum. Ne olur, müziksiz çok zor. Gençlerin Türk sanat müziğine, daha doğrusu bizim müziğimize, ben ayırmıyorum halk müziği, sanat müziği, bizim müziğimize yönelmelerini istiyorum. Müziğin arkasından zaten öbürleri gelir. Ama müzik ruhla beraber özellikle ibadeti ayakta tutan, bana göre onu canlandıran Allah ile birleştiren yönü var. Onun için o hazzı insanların, hani ben namaz kılıyorum haz alamıyorum, ben oruç tutuyorum haz alamıyorum diyen insanlara biraz ben manevi yönden musiki ile ilgilenmelerini isterim. Çok haz alacaklardır" ifadelerini kullandı.
İHA