Türk edebiyatının usta kalemlerinden biri olan Reşat Nuri Güntekin, eserlerinde Anadolu insanının yaşamını, hayallerini, hayal kırıklıklarını ve toplumsal sorunları büyük bir ustalıkla işler. Onun romanları, sade dili ve güçlü gözlem yeteneğiyle okuru içine çeken bir yapıya sahiptir. Akşam Güneşi de bu eserlerin başında gelir.
Akşam Güneşi, insan ilişkilerinin kırılganlığını, aşkın ve dostluğun sınırlarını, hayata karşı duyulan kırgınlığı ve beklentileri derin bir duygusallıkla anlatır. Romanın ana karakteri olan Nazmi, hayatın getirdiği zorluklar karşısında yalnızlaşmış, içine kapanmış bir adamdır. Kendi iç dünyasında büyük bir fırtına yaşasa da bunu dışarıya yansıtmaz. Nazmi'nin hikâyesi, aslında sıradan bir insanın, sıradan görünen ama derin yaralar taşıyan hayat mücadelesidir.
Roman boyunca, bireysel duygular ile toplumsal beklentiler arasındaki çatışma açıkça hissedilir. Reşat Nuri Güntekin, karakterlerini hayata karşı savunmasız, ama duygularında son derece samimi bir şekilde resmeder. Akşam Güneşi, adını gün batımının hüzünlü güzelliğinden alır. Bu isim, romanın genel havasını da yansıtır. Akşam güneşi gibi, hayat da bir noktada yavaşça kararır ama o son ışıklar bile insana farklı bir güzellik sunar. Reşat Nuri’nin bu eseri, sadece bir aşk hikayesi değildir; aynı zamanda insanın iç yolculuğuna, yalnızlığına ve pişmanlıklarına dair dokunaklı bir anlatıdır.
Akşam Güneşi, Reşat Nuri Güntekin’in kaleminden çıkan, sade ama derinlikli bir roman olarak Türk edebiyatının değerli eserleri arasında yerini alır. İnsan ruhunun ince ayrıntılarını, yaşamın kaçınılmaz gerçekleriyle harmanlayan bu eser, okura hayata ve insan ilişkilerine farklı bir pencereden bakma fırsatı sunar.