Videonun yayınlanan ikinci bölümünde DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan sözü depremzedelere bıraktı, anlatılan her detayı kalem kalem not aldı.Sözlerine, “Hatay şehir merkezinden arabayla geçme imkânını bulduk. Bazı yerlerde indik, yerinde tespitler yaptık. Çadırlarda yaşayan vatandaşlarımızla sohbet ettik” diyerek başlayan Babacan; depremzedelerin yaşamış olduğu eğitim, sağlık, imar ve sosyal yaşam sorunlarını dile getirdi:

“Antakya'nın çok daha farklı bir yaklaşımla ele alınması gerekiyor”

“İmar meseleleri en can yakıcı sorun. Hâlâverilemeyen kararlar ve nereye doğru gideceği belli olmayan bir yapılaşma söz konusu. Bu kadar köklü tarihi olan ve farklı kültürlerin bir arada yaşadığı Hatay ilimizin, özellikle de merkez Antakya'nın çok daha farklı bir yaklaşımla ele alınması gerekiyor. Sıradan bir deprem sonrası imardan bahsetmiyoruz. Çok özel farklı bir yaklaşım gerekiyor. Onu da şu ana kadar görebilmiş değiliz. Bu gecikme aynı zamanda yaşam şartlarındaki zorlukların da devamından sebep oluyor. Eğitimdeki, sağlıktaki, günlük sosyal dokudaki bütün her şey biraz da bu öngörülebilirliğe ve planlamaya bağlı.”

Girişte yaptığı konuşma sonrası Babacan, sözü vatandaşlara bırakarak, depremzedelerimizin sorunlarını not aldı.

“Geçmiş vergilerinizi ödemediniz diye sıkıştırıyorlar”

Faturaları ödemenin dahi sorun olduğunu ifade eden bir depremzede, şu ifadeleri kullandı: “Bir taraftan elektrik parası için sıkıştırıyorlar, bir taraftan vergi için sıkıştırıyorlar. Geçmiş vergilerinizi ödemediniz diye maliye sıkıştırıyor. ÖTV’lerin ikincisi alınmayacaktı, şu anda alıyorlar. ‘Bize böyle bir genelge gelmedi’ diyor noter. Bunlar bir esnaf için çok büyük sıkıntı. Sayın Genel Başkanım, geçen hafta en son ayın 7'si diye bastırdılar. Ayın 7'sinde ödemeyenlerin bütün elektriğini yani elektrik saati koymayanların elektriğini keseceklerdi.”

“Vatanıma, milletime bedel ödeyen bir gazi olarak sıkıntıdayım”

Gazi olduğunu aktaran bir depremzede şu ifadeleri kullandı: “Ben devletime bedel ödeyen biriyim, sağ gözüm protez. Geçenlerde Reyhanlı Devlet Hastanesi'ne gittim, göz doktoru yok. Antakya'ya geldim, dediler “yok.” Amerikan Hastanesi'ne gittim, her şey var ama göz doktoru yok. Kırkan'a gittim, dediler ki ‘Dörtyol’dan nöbetçi doktor gelecek.’ Yani sağlık yönüyle bu kadar acı bir tablo. Ben ne yapayım yani şimdi? Vatanıma, milletime bedel ödeyen bir gazi olarak sıkılıyorum. Onun için sizi de karşımızda görmüşken siz ve ekibinize ilçelerdeki yönetiminize Allah razı olsun diyorum.”

“İktidarın deprem yönetmeliğini değiştirmeye yönelik bir adım atmaması tüyler ürpetici”

Harita mühendisi olan bir depremzede ise şu ifadeleri kullandı: “Antakya'ya otuz beş yıllık emeğim var. Antakya'da dokunmadığım yer yok. Ancak şimdi tekrar yıkılacak diye Antakya'dan koşar adım gidiyoruz. Çevreyi bugün gezdiniz. Yıkılmayan bir tek bir yapı varsa o da okul binasıdır. Özellikle 98 yılından sonra yapılan okul binaları dimdik ayaktaydı. Deprem eğer bir okulu ders saatinde yakalamış olsaydı hiçbir çocuğumuza hiçbir şey olmayacaktı. Hiçbirinin burnu bine kanamayacaktı. Bu kadar yer yıkılmışken iktidarın deprem yönetmeliğini değiştirmeye yönelik bir adım atmaması gerçekten tüyler ürpetici. Bizler aynı deprem yönetmeliğiyle binalarımızı yapar isek, aynı tabloyla karşı karşıya kalacağız.”

“Nerede bir dere yatağı varsa gittiler imara açtılar”

Başka bir depremzede ise şu ifadeleri paylaştı:“Deprem öncesi köylerimizde imar planı çizdiler. Nerede bir dere yatağı varsa gittiler imara açtılar. Nerede sağlam bir tepe varsa orayı tarım arazisi diye bıraktılar. Köylerimize, mahallelerimize çizilen imar planlarının tekrar incelenmesini talep ediyoruz.”

“‘Demografik yapıya özen göstereceğiz’ dediler ama bozuldu”

“Biz demografik yapının bozulmaması taraftarıyız. Bu konuda bakanlar ‘Demografik yapıya özen göstereceğiz, bozmayacağız, bu yapıyı koruyacağız” dediler ama şimdiden bozulmakta. Sadece tek bir alanda toplu konut yapılıyor ve oraya da halk yerleştirilmeye çalışılıyor. Karma bir şekilde. Buna çözüm önerisi olarak, bir çevre analizi ve projelendirme yapılmalı.”

“Ötelenen borcumuz toplu bir şekilde talep edildi”

Antakyalı bir mahalle muhtarı ise şöyle konuştu:“Yaşadığımız ‘Asrın Felaketi’nden sonra kredi kartı borçları 6 ay ötelendi. Vatandaşımızın bu konuda çok ciddi bir mağduriyeti söz konusu oldu. Mantıken üçüncü ayda ödememiz gerekeni dokuzuncu ayda ödememiz gerekiyor. Fakat en sonunda bunlar toplu bir şekilde talep edildi. Keşke yeniden uzatılması hususunda bir şey yapılsaydı.”

Depremzedeleri dinleyen Babacan’ın konuşmasından satır başları:

“Hem teşkilatımız hem de milletvekillerimizle sizi dinliyoruz.”

“Gerçekten önemli konular gündeme geldi. Sadece ben değil hem teşkilatımız hem de milletvekillerimizle şu anda sizi dinliyoruz. Dolayısıyla bütün bu konuları hem yetkililere iletmek hem de mecliste dile getirmek açısından bu toplantımız son derece önemli. Bizler partimiz kurulduktan hemen sonra bir afet yönetimiyle ilgili eylem planı hazırladık. Aslında her konuda bizim eylem planımız var. Hepsi takvime bağlanmış durumda. Hepsinin bütçesi hesap edilmiş durumda. Seçimden önce bunu tamamladık. Afet anında ne yapılması lazım? Afetten sonra nasıl yönetilmesi lazım? Bunların hepsini hazırladık ve açıkladık.”

“Kararı aldıktan sonra uygulayabilecek yetkiyi yerele vermek lazım”

“Burada asıl önemli nokta yerinden yönetim meselesi. Önerdiğimiz modelde afet yönetimi konusunda muhtarlarımıza kadar daha fazla yetki vermek, daha fazla imkan vermek var. Aynı zamanda da istişare mekanizmalarını oluşturmak. Öncelikle herkesin dinlenmesi lazım. Geniş çevrelerle istişare lazım. Daha sonra da karar vericilerinin oturup bir masa etrafında bu işi rahatça konuşup, istişare edip sonra ortak kararlar lazım. Ama bu kararı aldıktan sonra uygulayabilecek imkanı, yetkiyi yerele vermek lazım. Yoksa her konu Ankara'ya gidip gelirse iş uzuyor. Yani beklemeye pek çok şeyin tahammülü yok.” 

Saadet Partisi Kongresi'nde delegeler arasında arbede çıktı Saadet Partisi Kongresi'nde delegeler arasında arbede çıktı

“İstişareye dayanan bir yönetim kültürü yok”

“Kredi imkanları sağlanmalıdır ve bu kredilerin faizsiz sağlanması gerekir. Eski borçların dondurulup, üzerine faiz işletilmeden uzun vadeye yayılması lazım. ‘Kredini erteliyorum’ deyip de altıncı ay bütün birikmiş borcu bir günde isterseniz bu ödenmez. Niye böyle? Çünkü bu kararları alanlar maalesef ticareti bilmiyorlar. Esnafın halini bilmiyorlar. Vatandaştan gittikçe kopmuş durumdalar. Asıl sorunun tam da özünde o var. Ve istişare mekanizmaları yok. Çünkü istişareye dayanan bir yönetim kültürü yok artık ülkemizde.”

“Yanlış bir görevlendirmede nasıl büyük bir çöküş meydana geliyor bizzat gördüm”

“Herhangi bir birimin başına düzgün ve dürüst, işi bilen bir kişiyi koyduğunuzda nasıl orada büyük başarı elde ediliyor ama yanlış bir görevlendirmede de nasıl orada büyük bir çöküş meydana geliyor,bizzat gördüm. Dolayısıyla bütün bunlar önümüzdeki süreçte Türkiye'nin çok önemli meseleleri olacak.”

Kaynak: Eren Güvendik