Özel Haber: Türkan Çatal Yıldız

Türkiye ekonomisinde yaşanan dalgalanma birçok sektörü olumsuz etkiledi. Bunlardan biri de antika sektörü oldu. Antika sektöründe yaşananlara ilişkin gazetemize konuşan Mithat Kösedağ, döviz kurunda yaşanan yükselişin satışlarını etkilediğini belirtti. Antikacılar açısından satıştan ziyade alışın arttığına dikkat çeken Kösedağ, “Vatandaşlar evlerinde işlerine yaramayan ve gözüne kestirdiği ne varsa getirip bize satmaya başladı. Bize sattığı üründen kazandığı parayla da muhtemelen evinin temel ihtiyaçlarını karşılıyorlar” dedi.

Soysal Alışveriş Merkezi’nde antika dükkânı işleten Mithat Kösedağ ile antika sektörünü, Türkiye ekonomisinde yaşananların antika sektörünü nasıl etkilediğini konuştuk. İşlerinin neredeyse durma noktasına geldiğini ifade eden Kösedağ, evlerindeki ürünleri satmaya getiren müşterilerin sayısının arttığına vurgu yaptı. Antika dükkanında daha çok öğrencilere analog fotoğraf makinesinin satışını da yaptığına değinen Kösedağ, “Analog fotoğraf makineleri dövize dayalı satılıyor, bundan dolayı son 8 aydır neredeyse makine satışı durdu. Fotoğraf makinesi için film alınacak olsa ve fotoğraflar tab ettirilmek istense en az 300 lira tutuyor. Bu fiyat da öğrenciler için yüksek” dedi.

“ANTİKALAR KENDİ İÇERİSİNDE SINIFLANDIRILIYOR”

Öncelikle kendisinden bahseden Mithat Kösedağ, “Uzun süre fotoğrafçılıkla uğraştım, bir dönem polis olarak görev yaptım, bunun yanında da henüz basılmamış olsa da yazdığım kitaplarım var. Antika işini ise resmiyete geçmeden 7 yıl yaptım, 2 yıldır da resmi olarak dükkanımı açmış bulunuyorum. Geçmiş zamanda dedem hurda işi ile uğraşıyordu, dedemin hurda merakı ve benim fotoğrafçılığa olan ilgim birleşince ben de antika dükkanımı açmaya karar verdim” dedi.

Herhangi bir imitanın ya da objenin antika olabilmesi için onun çok az bulunan, ömrünün ise 100 yılı geçkin olması gerekir diyen Kösedağ bir ürünün nasıl antika olabileceğine ilişkin şunları söyledi: “Antika ürünlerin ayrıca birtakım belgelerinin de olması lazım. Örneğin antika ürün kime ait, tarihçesi ne durumda gibi bilgilere sahip olmalı. Kılıç, tüfek artık ürün her ne ise bahsettiğim özelliklere sahipse ona göre de ürünün değeri artmakta. Diyelim ki bir ürünün 300 yıllık ömrü var fakat üzerinde de buna ait bir emare yoksa o ürünün antika olup olmadığı tartışılabilir. Bir ürünün antika olabilmesi için tarihe dayalı herhangi bir şahsiyetin ismine ait ibare varsa o ürün kesinlikle antikadır. Örneğin yüz yıllar öncesinden Romalılara, Finikelilere ait bir ürünün bu döneme ait işaretleri varsa o da antikadır. Antikalar da kendi içerisinde sınıflandırılıyor tabi. Bir şahsiyete aitse sonrasında da o şahsiyetin kim olduğuna bakılır. Kraliçe, kral, vezir gibi… Antika olabilmesi için birkaç şart var, en önemli şart da hangi devirden kaldı, kimden kaldı ve kime kaldı gibi. Tarihi bir dayanağı var mı mesela. Diyelim ki dedemden 500 yıllık bir köstekli saat kaldı bana, bu şahsidir. Bu ürün antikaya girse de sınıf olarak çok düşüktür.”

“SAYISAL OLARAK BİR ÜRÜN NE KADAR AZSA O KADAR KIYMETLİDİR”

Antika ürünlere örnek vermeye devam eden Kösedağ, “Antika paraları düşünecek olursak bir paradan sayısal olarak az basılmıştır. Bir paradan diyelim ki 10 bin tane basıldı, işte bu para çok kıymetlidir. Yani sayısal olarak bir ürün ne kadar azsa o kadar da kıymetlidir, antikalaşır” ifadelerini kullandı.

“Benim antika dükkanım çoğunlukla antika mal kabul yeri gibi” diyen Kösedağ, “Dükkanımdaki ürünlerin çoğu mezatlardan ya da insanların ellerinde bulunan ürünlerden aldığımız ürünlerden oluşuyor” diye konuştu.

Bir ürünün antika olup olmadığını anlayabilmek için Google lens gibi dijital uygulamaları kullandıklarına da değinen Kösedağ, “Birçok üründe Google lensin verdiği veriyi ve kendi bilgilerimizi birleştirerek bir ürünün antika olup olmadığına karar verebiliyoruz. Kılıç, kama, süngü ya da Osmanlı döneminden kalan ve yer altında bulunan kurşun, mermi gibi ürünler bulmak tarihlerini çıkarmak çok zordur. Osmanlıca ve Arapça okuyarak bu bilgilerle kısmen tahlil edebiliyoruz ama bunun için çok ciddi eğitimlerden geçmek gerekiyor. Elimizdeki antika ürünleri okuyamayacak durumda olursak eğer Türkiye’nin çok iyi müzelerinde bu işi yapan eksperler bulunuyor, onlardan yardım talebinde bulunabiliyoruz. Bunun dışında da zaten bizim bilgilerimiz de antika ürünleri okumaya yetiyor. Benim dükkanımdaki en eski ürünlerden birisi 2. Abdulhamit döneminden kalan bir kılıç. Tabi bunun haricinde 1300’lü yıllardan kalan paralar da bulunuyor” dedi.

“ANTİKACILIK CİDDİ MALİYET İSTİYOR”

Antika meraklılarına ilişkin konuşan Kösedağ şunları ifade etti: “Nasıl ki balık meraklısı bir kişi akvaryumda balık besliyorsa ya da oltayla balık tutmayı seviyorsa antika merakı da böyle bir şey. Antika merakı tarihsel ve kültürel anlamda da kişiye bir takım doyum verebiliyor. Diğer hobilerden de farkı bu zaten. Antikada amaç biraz daha farklı. Antika meraklısı kişiler neredeyse evlerinin bir köşesini müzeye çeviriyorlar ve bundan keyif alıyorlar. Bunun haricinde de maddi kazanç elde etmek için biriktiren koleksiyonerler de var. Benim dükkanıma da antika meraklısı çok geliyor, araştırdıkları ürünleri dükkanımdan soruyorlar. Şunu da demek gerekir ki ben üst düzey antikacı değilim. Çünkü üst düzey antikacı olabilmek için yüksek meblağlarla dükkanı doldurmak gerekiyor. Örneğin bendeki antika saatler 2, 3 bin civarında. Fakat çok eski bir gramofonun fiyatı 50 binlerden başlıyor. Dükkanı da bu tür antikalarla doldurmak için yüksek paralar harcamak gerekiyor. Ciddi maliyetli işler. Bundan dolayı küçük çaplı bizim dükkanımız. Hem eski hem yeni ürünler yer alıyor.”

“ÖĞRENCİLERE SATILAN ANALOG FOTOĞRAF MAKİNESİNİN SATIŞI DURDU”

Ekonomideki dalgalanmanın her sektörü etkilediği gibi antikacılık sektörünü de etkilediğine değinen Kösedağ, “Antika ürünlerde ise en çok analog fotoğraf makinelerinin satışını etkiledi. Analog fotoğraf makineleri dövize dayalı satıldığı ve daha çok öğrenci kesimine satıldığı için satışlar neredeyse 8 aydır durdu. Fotoğraf makinesinin yanında makine filmleri de satıyordum, akabinde onun da satışı durdu diyebilirim. Çünkü öğrenciler için bahsettiğim şeyler çok maliyetli gelmeye başladı. Analog fotoğraf makinesi alsa bir öğrenci onun yanı sıra fotoğraf filmi alacak, filmleri tab ettirecek derken yaklaşık 300 lira para harcayacak. Bu para da bir öğrenci için yüksek, bundan dolayı analog fotoğraf makinesi ve filmlerin satışı neredeyse durma noktasına geldi” ifadelerini kullandı.

“BİZİM İÇİN SATIŞ DEĞİL ALIŞ DÖNEMİ ARTTI”

Kösedağ, “Döviz kurunda yaşanan yükseliş bizim satışlarımızı da etkiledi” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Bizim açımızdan alış döneminin de arttığı bir dönem diyebiliriz. Vatandaşlar evinde gözüne kestirdiği ne varsa getirip bize satmaya başladı. Bize sattığı üründen kazandığı parayla da muhtemelen evinin temel ihtiyaçlarını karşılıyordur.”

Kösedağ son olarak şunları söyledi:

“Her ayın ilk pazarı Ayrancı’da, üçüncü pazarı Çayyolu’nda kurulan antika pazarında da satışa gidiyorum. Resmi olarak 3 yıldır antika pazarında satışlara gidiyorum ve ekonomik durum orayı vurmuş durumda. Neredeyse orada da işler yüzde 70 civarında durmuş vaziyette. Bu aynı zamanda oranın kalitesinin de ölmesine neden oldu. Durumu iyi olan insanlar antika ihtiyaçlarını başka yerlerden karşılamaya başladı. Sosyal medya hesapları üzerinden çok ciddi mezat satışları oluyor, bir kısmı da antika alışverişini oradan gerçekleştiriyor. Antika aslında bir kültürdür de. Ama son gidişat bu kültürün yok olmasına neden oluyor gibi. Dükkanımıza da gelen müşteri çok oluyor ama çoğu müze gezer gibi sadece gezip çıkıyor ve bundan keyif alıyor. Alışveriş oranı ne yazık ki aynı oranda değil. Antika dükkanını her gezenden müze giriş ücreti gibi ücret alsak daha kârlı olabiliriz.”

Editör: TE Bilisim