ASO Başkanı Özdebir: “Pandemi sürecinde fabrikalarımızda çalıştıracak nitelikli eleman bulamıyoruz”

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, beşeri sermayenin niteliğinin yükselmesinin eğitimin kalitesinin arttırmasından geçtiğinin unutulmamasına dikkat...

Abone Ol

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, beşeri sermayenin niteliğinin yükselmesinin eğitimin kalitesinin arttırmasından geçtiğinin unutulmamasına dikkati çekerek ,”Biz sanayiciler salgınla yaşadığımız bu daralma sürecinde bile fabrikalarımızda çalıştıracak nitelikli eleman bulamıyoruz” dedi.

ASO Başkanı Nurettin Özdebir, Mayıs ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin rekabet seviyesinin arttırılabilmesi için, yüksek beşeri sermaye kapasitesine sahip olması, Ar-Ge'nin büyük çoğunluğunun pazarlanabilir ürün ve hizmete dönüştürülebilir nitelikte olması doğrultusunda beşeri sermaye kapasitesinin etkin olarak kullanılmasını gerektiğini belirterek beşeri sermayenin niteliğinin yükselmesinin de eğitimin kalitesinin arttırılmasından geçtiğinin unutulmamasına vurgu yaptı.

“Pandemi sürecinde fabrikalarımızda çalıştıracak nitelikli eleman bulamıyoruz”

İnsan kaynağı planlamalarındaki sıkıntılara dikkati çeken Özdebir, “Bir yandan yüksek işsizlik oranlarından yakınırken, diğer yandan biz sanayiciler pandemiyle beraber yaşadığımız bu daralma sürecinde bile fabrikalarımızda çalıştıracak nitelikli eleman bulamıyoruz” dedi.

“Bu sürecin aşılmasında hükümetimiz birçok tedbiri uygulamaya koydu ve koymaya devam ediyor”

İhracatta ve bazı stratejik sektörlerde, hammadde ihracatına kısıtlamalar getirilerek nihai ürün ihracatına ağırlık verilmesi gerektiğini aktaran Özdebir, şunları söyledi:

“Bu sürecin aşılmasında hükümetimiz birçok tedbiri uygulamaya koydu ve koymaya devam ediyor. Burada sizlerin huzurunda bir kez daha teşekkür ediyorum ancak, salgın sonrasında uygulamaya konulan destekler daha çok ekonominin talep tarafını canlı tutmak için yapılan destekler şeklinde gerçekleşti.”

“Uygulamaya konulan teşvikler daha çok borcu arttıran destekler şeklinde gerçekleşti”

Son dönemde uygulamaya konulan teşvik paketlerinin daha çok kredi kanalı ile gerçekleştiğini belirten Özdebir, şunları kaydetti:

“Uygulamaya konulan teşvikler daha çok borcu arttıran destekler şeklinde gerçekleşti. Sanayiciler olarak isteğimiz borcu arttıran değil borcu azaltıcı desteklerin devreye girmesidir. Bir yere kadar kredi ile firmalar ayakta kalmaya çalıştı. Kredi mekanizması ile desteklenen bir teşvik politikasından daha ziyade vergisel teşviklerin devreye girmesi biz sanayicilerin üretime devam edebilmesi için gerekli şarttır.

Son dönemde sanayici, borcu borçla büyüterek üretime devam ediyor. Cirosu artmış gibi gözükürken diğer taraftan da borcu katlanarak büyüyor. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. O nedenle acil tedbirlerin mutlaka ve mutlaka devreye girmesi gerekmektedir.”

Reel sektör firmalarının borçluluğunun son on beş yıldır hızla arttığını dile getiren Özdebir, “Nitekim reel sektörün kaldıraç oranı 2009-2019 döneminde 11.5 puan artarak yüzde 71.2'ye yükselmiştir. Bu oranın pandemi sürecinde önemli ölçüde arttığı tahmin edilmektedir. Yüksek kaldıraç seviyesi, reel sektörün düşük öz sermaye yatırımlarını ve yüksek düzeydeki borçluluğunu yansıtmaktadır. Borç birikimi, kur artışlarına bağlı olarak Türk Lirası'nın değer kaybı ve döviz cinsinden borçların artan değeriyle daha da şiddetlenmektedir” diye konuştu.

Salgın sıkıntılarını gidermek amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) sunulan yeniden yapılandırma Kanun Teklifini olumlu bulduğunu söyleyen Özdebir, teklifle ilgili önerilerini şöyle sıraladı:

“Kanun Teklifinde matrah ve vergi artırımı için öngörülen oranlar ve maktu tutarlar yüksektir. Bu bağlamda cari hesapların düzeltilmesi ile ilgili olarak öngörülen oranında yüzde üçe (yüzde 3'e) indirilmesi uygun olacaktır. Cari hesap düzeltmeleri nedeniyle muhasebeleştirilen tutarların geçmiş yıl karlarından mahsubun kar dağıtımı sayılmaması da hükme bağlanmalıdır. Ayrıca matrah ve vergi artırımından yararlanacak mükelleflerden vergiye uyumlu olanlar için öngörülen 5 puanlık indirim son derece yetersizdir. Bu indirimin asgari yüzde elli (yüzde 50) olarak belirlenmesi uygun olacaktır. Diğer taraftan matrah ve vergi artırımından yararlananlar ile ilgili olarak geriye dönük vergi suçları nedeniyle vergi incelemesi yapılmayacağının hükme bağlanması yararlı olacaktır. Böylece bu artırımlardan yararlanacak mükelleflere yönelik devreden Katma Değer Vergileri ile ilgili olarak sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge nedeniyle düzeltme yaptırılması önlenmelidir. Matrah ve vergi artırımı yapan mükellefler nezdinde başlamış vergi incelemeleri sürdürülmemeli ve durdurulmalıdır. Ayrıca, işletme aktiflerinin değerlendirilmesinde uygulanacak vergi oranının yüzde bir (yüzde 1) olarak belirlenmesi yararlı olacaktır. Salgın süresinin uzaması ve yıkıcı etkilerinin ağır olması nedeniyle borçlarını ödeyebilmesi için mükelleflere daha geniş bir ödeme dönemi birer atlamalı 24 taksit tanınmalı ve ödemelerin başlangıcı da; aşılamanın bitip insanların birazcık nefes almaya, iş yapmaya başlayacakları dönem olan yılsonunda başlatılması sağlanmalıdır.”

Özdebir, söz konusu bu önerilerinin hem ekonomi yönetimince hem de TBMM'de dikkate alınmasını umduğunu kaydetti.

İHA