ASO Başkanı Özdebir: “Teknolojiden doğan açığı kapatamadığımız sürece, daha çok satıp daha az kazanmaya devam ederiz”

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye’nin ihracat payını ve gelirini artırmak için yüksek teknolojili ürünlere yönelmesi gerektiğini belirtere...

Abone Ol

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye’nin ihracat payını ve gelirini artırmak için yüksek teknolojili ürünlere yönelmesi gerektiğini belirterek, “Sadece Ocak-Ekim döneminde yüksek teknolojili ürünlerde 5 milyar dolarlık ihracata karşılık, 21,1 milyar dolarlık ithalat yapılmış ve 16 milyar dolar açık verilmiştir.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye'nin ihracat payını ve gelirini artırmak için yüksek teknolojili ürünlere yönelmesi gerektiğini belirterek, “Sadece Ocak-Ekim döneminde yüksek teknolojili ürünlerde 5 milyar dolarlık ihracata karşılık, 21,1 milyar dolarlık ithalat yapılmış ve 16 milyar dolar açık verilmiştir. Bu açığı kapatamadığımız sürece, dış ticarette rekabetçi bir yapıya kavuşamayız ve daha çok satıp daha az kazanmaya devam ederiz” dedi.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, ASO Aralık Ayı Olağan Meclis Toplantısı'nda konuştu. Özdebir toplantıda, gündemdeki ekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“Merkez Bankası, faiz kararını enflasyonun seyrine göre vermesi daha sağlıklı olacaktır”

ASO Başkanı Özdebir burada yaptığı konuşmasında, Para Politikası Kurulu'nun karar verdiği 100 baz puan indirimi ile 2021'in 500 baz puanlık faiz indirimi ile tamamlandığını hatırlatarak, “Önümüzdeki dönemde Merkez Bankasının enflasyona odaklanarak, faiz kararını enflasyonun seyrine göre vermesi daha sağlıklı olacaktır. Çünkü ekonomi politikası tercihlerinde amaç ve araçların uyumlu olması, doğru seçilmesi ve ortaya çıkabilecek muhtemel olumsuz sonuçları engelleyecek tercihlerin ve politikaların daha da önem kazandığı bir dönemdeyiz” dedi.

Özdebir, mevcut küresel risklerin devam etmesi durumunda, dünya ekonomilerinin 2022 yılının ilk yarısında hem yüksek enflasyon hem de durgunluk sonucu; ekonomideki işsizlik oranının artmasının yanı sıra fiyatların da hızla yükseldiği durum olan stagflasyonist bir süreçle karşı karşıya kalınabileceği ihtimalinin Merkez Bankası tarafından göz önünde bulundurulmasını önerdi.

“Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Hesabı uygulaması, orta ve uzun vadede hazineye yük getirme ihtimali olan bir uygulama”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kurdaki yüksek artış ve oynaklığı azaltmak üzere Türk lirasını korumaya ilişkin yaptığı açıklamaların piyasalar tarafından olumlu bir şekilde algılandığını ifade eden ASO Başkanı Özdebir, “Umuyorum ki uygulamaya alınan bu tedbirler ile ekonomimiz daha da sağlıklı bir yapıya kavuşacaktır. Özellikle kurlardaki yukarı yönlü hareketi sonlandıran kur garantili mevduat uygulamasının etkili bir adım olduğunu düşünüyorum. Orta ve uzun vadede hazineye yük getirme ihtimali olan bu uygulama, ivedi bir şekilde enflasyon sorununa odaklanılırsa etkinliği daha da artacak ve hazineye yük getirme ihtimali ortadan kalkacaktır” diye konuştu.

“Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Hesabı uygulaması, hazine için bir yük ortaya çıkmasına ve enflasyon eğilimlerinin daha da bozulmasına neden olabilir”

Özdebir, Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Hesabı uygulamasının sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için en önemli unsurun güven olduğuna vurgu yaparak, “Atılacak her rasyonel olmayan adım döviz talebinin artmasına neden olabilir. Bu durumda kurda değerlenme farkını garanti eden hazine için bir yük ortaya çıkmasına ve enflasyon eğilimlerinin daha da bozulmasına neden olabilir. Güven unsuru bu sistem için en önemli şarttır” ifadelerini kullandı.

“OECD ortalamasından yüksek olan marjinal kurumlar vergisi oranı, firmaların büyümesinin önündeki engellerden biridir”

Özdebir, alınan karar ile kurumlar vergisinin 1 puan düşürülmesinin reel sektör büyümesini destekleyeceğini belirterek, “Türkiye'deki kayıtlı kurumsal sektördeki ortalama ve marjinal kurumlar vergisi oranları, uygulamada OECD ortalamasından yüksektir. Bu da firmaların büyümesinin önündeki engellerden biridir” dedi.

“Kurumlar vergisi indiriminin önemli ama yeterli olmadığını söyleyebilirim”

Özdebir, sanayi firmalarının hayatta kalıp ekonomik faaliyetlerine devam edebilmeleri, borçluluk oranlarını arttırmayan desteklerin, vergisel desteklerle bir arada uygulanmasıyla mümkün olabileceği bilgisini vererek, “Bu destekler, sanayi sektöründe faaliyet gösteren, şiddetli finansman zorlukları yaşayan, uygun desteklerin sağlanması halinde faaliyetlerini sürdürebilecek olan ve büyüme potansiyeli olan firmalara uygulanabildiğinde üretim gücünün sürdürülebilirliği açısından etken olacaktır. Bu anlamda kurumlar vergisi indiriminin önemli ama yeterli olmadığını söyleyebilirim” değerlendirmesini yaptı.

“Kur ile ancak bir yere kadar avantaj sağlayabiliriz”

Özdebir, ihracatta rekabet üstünlüğünü sağlayan tek faktörün kur olmadığına dikkati çekerek, “Kur ile ancak bir yere kadar avantaj sağlayabiliriz. Rekabetçi bir ihracat yapısına kavuşmak için; faktör verimliliği, üretim faktörlerinin kalitesi, doğru ve uygun sanayi politikası, yerli ara ve sermaye malı kullanımı ve üretimi, öngörülebilirlik ve ölçek faktörü gibi unsurların da önemli olduğunu bilmeliyiz” diye konuştu.

“Teknolojiden doğan açığı kapatamadığımız sürece, dış ticarette rekabetçi bir yapıya kavuşamayız ve daha çok satıp daha az kazanmaya devam ederiz”

Özdebir, Türkiye'nin ihracat payını ve gelirini artırmak için yüksek teknolojili ürünlere yönelmesi gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

“Teknoloji ticaret açığı, ülkemizdeki üzerinde durulması gereken önemli hususlardan biri olduğunu düşüyorum. Yüksek teknoloji ve orta ileri teknolojide son 5 yılda 220 milyar dolar seviyesinin üzerinde açığımız var. Sadece Ocak-Ekim döneminde yüksek teknolojili ürünlerde 5 milyar dolarlık ihracata karşılık, 21,1 milyar dolarlık ithalat yapılmış ve 16 milyar dolar açık verilmiştir. Orta yüksek teknolojili ürünlerde ise 57,8 milyar dolar ihracata karşılık, 76,7 milyar dolar ithalatla 19 milyar dolara yakın açık oluşmuştur. Bu açığı kapatamadığımız sürece, dış ticarette rekabetçi bir yapıya kavuşamayız ve daha çok satıp daha az kazanmaya devam ederiz.”

“2022 yılında umudumuz; kur seviyesinin aşağıya gelmesi ile enflasyon seviyesinin düştüğü bir ülke olmaktır”

Özdebir, 2022 yılında sanayicilerin üretim yapma kabiliyetini azaltacak en önemli iki unsurun yüksek maliyet ve enflasyon olacağını aktararak, “2022 yılında umudumuz; kur seviyesinin aşağıya gelmesi ile enflasyon seviyesinin düştüğü, üretim gücümüzün önündeki engellerin kalktığı, ülkemizin sanayinin gücüyle büyümeye devam ettiği, dışa bağımlılığın azaldığı, mutlu ve müreffeh bir ülke olmaktır. Bunun için; güçlü sanayi, güçlü Türkiye emeli ile çalışmaya ve üretmeye devam edeceğiz” dedi.

İHA