Dünya Alerji Haftası özelinde bu yıl belirlenen ‘Astım ve Alerjik Havayolu Hastalıkları’ teması kapsamında Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) farkındalık yaratacak çalışmalarına devam ediyor. Astım ve alerji arasındaki ilişkinin anlaşılması gerektiğinin altını çizen AİD 2. Başkanı Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu “Astım ve alerjik havayolu hastalıkları arasındaki ilişki önemlidir ve çoğunlukla bir arada bulunurlar” dedi.
Dünya Alerji Organizasyonu’nun her yıl belirli bir tema çerçevesinde alerjik hastalıklarla ilgili farkındalığı artırmayı hedeflediği Dünya Alerji Haftası’nın bu yılki konusu “astım ve alerjik havayolu hastalıkları” olarak belirlendi. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) bu kapsamda bir yandan halka yönelik yanlış bilinen doğruların irdeleneceği videolarla sosyal medyadan dikkat çekmeye çalışırken diğer yandan hekimlere yönelik yapılacak webinarlar ile havayolu alerjilerine odaklanarak farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) 2. Başkanı Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu, havayolu alerjilerinin astım hastalıklarını tetiklediğini belirterek bu iki alanın birlikte değerlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
ASTIM DÜNYADA 350 MİLYONDAN FAZLA İNSANI ETKİLİYOR!
Solunum sisteminin alerjik havayolu hastalıkları ve kronik hastalıklar içerisinde en yaygın görülen hastalık olduğuna değinen AİD 2. Başkanı Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu, “Astım, alerjik rinit, kronik rinosinüzit, kronik öksürük, eozinofilik bronşit, alerjik bronkopulmoner” mikozis (ABPM) gibi hastalıklar sıklıkla bir arada bulunurlar. Astım dünyada 350 milyondan fazla insanı etkilerken, alerjik rinit coğrafi bölgelere göre değişmekle birlikte nüfusun %10’u ila %50’sini etkilemektedir. Öte yandan astım hastalarının %85’i kadar yüksek bir oranında nazal semptomlar bulunmakta, alerjik rinitli hastaların %38’ine yakın bir kısmında astım görülmektedir” diye konuştu.
HAVAYOLU ALERJİLERİ ASTIM YAKINMALARINI ARTIYOR!
‘Astım ve alerji arasındaki ilişkinin anlaşılmasıyla daha iyi nefes almak mümkündür’ sloganıyla bu yılın alerji haftasını karşıladıklarını belirten Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu şu açıklamayı yaptı; “Astım ve alerjik havayolu hastalıkları arasındaki ilişki önemlidir ve çoğunlukla bir arada bulunurlar. Hava yoluyla alınan ev tozu akarları, mantar sporları ve polenler gibi alerjenler öncelikle burundan vücuda girerek havayollarının çeşitli kısımlarında enflamasyona yol açmaktadırlar. Bunun sonucu olarak bu alerjenlere karşı duyarlık gelişmiş kişilerde nefes darlığında artma, göğüste hırıltı hissi, öksürük ve balgam çıkarma gibi diğer solunum yakınmaları gelişir. Astım ve alerjilerin sıklıkla bir arada bulunması nedeniyle bronşları ve akciğeri içeren alt havayolları ile sinüsler, burun, ağız ve boğazı kapsayan üst havayolları alerjilerinin birlikte tedavisi tüm bu yakınmaların düzelmesine katkıda bulunmaktadır. Maalesef dünyanın pek çok bölgesinde bu ilişki çok anlaşılamamakta ve üst havayolu alerjileri göz ardı edildiği için astım yakınmaları çok artmakta, alerjistlerin elindeki hem astım hem de alerjileri tedavi edici imkanlardan yararlanılamamaktadır. Ağır ve zor kontrol altına alınan hastalıklarda teşhis ve tedavinin bütüncül bir yaklaşımla sunulması çok daha önemlidir. Bu konuda tedavi seçeneklerinin ve hasta eğitim araçlarının varlığı özellikle yardımcı olmaktadır.”
Astım ve alerjik havayolu hastalıklarının birbirinden ayrılamayan, bileşik hava yolunun farklı bölgelerini etkileyen alerjik reaksiyonun farklı yüzlerini yansıtan tek bir hastalık olarak kabul edilmesinin önemini vurgulayan Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu, “Ülkemizde bulunan yaklaşık 400 erişkin ve çocuk alerji/immünoloji uzmanı ile eğitim almakta olan 115 genç meslektaşımızla çeşitli merkezlerde hastalarımıza yardım eli uzatıyoruz. Astımın yanısıra alerjik rinit, alerjik rinosinizit ve alerjik konjunktivit yakınması olan hastaların zamanında doğru tedavisi için mutlaka alerji hastalıkları uzmanına yönlendirilmesi gerektiğine bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz” diye konuştu. Kalpaklıoğlu, “Öncelikle farkındalık ve alerjenlerden korunma, sonra etkin tedavi ile hastalarımızın yaşam kaliteleri artacak ve daha iyi nefes alabileceklerdir” dedi.
(Mustafa ATAR)