Haber: Kadir GÜRHAN
ODTÜ Maden Mühendisliği bölümünü bitirdikten sonra kendi mesleği üzerinde çalışmaya başlayan ve daha sonra kendi şirketini kurarak işe devam eden Mapi Madencilik San. Ve Tic. Ltd.Şti (MAPİ) sahibi Makbule Afşar, toplumdaki kadın yönetici ve kadın CEO algısının kırılmadığını daha bu işin başında olduklarını dile getirdi. Hiçbir yerde erkek CEO denilmediğini fakat kadın CEO denilmeye devam edildiğine vurgu yapan Afşar, “Mesleğin kadını erkeği yoktur, bu işi yapmak isteyen insan vardır” dedi.
Yurt dışından maden ekipmanları tedariğini sağlayan MAPİ şirketin sahibi Afşar ile mesleğin zorluklarını, kadın girişimcilerin iş kurma süreçlerinde karşılaştıkları zorlukları ve mesleğin önemini konuştuk. Son dönemlerde iş hayatında kadın görünürlülüğünün giderek artmaya başladığını ifade eden Afşar, bu sayının daha da artması için kadınların kendilerine güvenmeleri ve ticarete başlamak istediklerinde cesaretli olmaları gerektiğinin altını çizdi. Şirket olarak sadece yabancılardan ürettikleri ekipmanları değil, onların kendi ülkelerindeki tecrübelerini de Türkiye’ye aktarmak istediklerini belirten Afşar, “Özellikle oralarda kendi madenlerinden emekli olan 40-50 yaşlarındaki madencileri burada ziyaretlerde bulundurmak istiyorum. Çünkü ancak bunların memlekete katkısı olur. Farklı bir bakış açısı bize fayda sağlar. Ben işin sadece ticaret tarafında değil, memlekete katkı sunması tarafında olmak istiyorum” diye konuştu.
Biraz kendinizden bahseder misiniz, sizi ve firmanızı tanıyabilir miyiz?
Makbule Afşar,2012 ODTÜ Maden Mühendisliği mezunuyum. Mezun olur olmaz şuan yaptığım işi yapan bir firmada çalışmaya başladım. .Yaklaşık 6 sene çalıştıktan sonra ayrılarak kendi işimi kurdum. Maden ekipmanları tedariği sektöründe kendi firmasını kuran ilk kadın maden mühendisiyim. Yaklaşık iki senedir kendi şirketim olan Mapi Madencilik San. Ve Tic. Ltd.Şti’de işimi yapıyorum. Mapi Madencilik, maden ekipmanları tedariği sağlıyor. Yurt içinde kömür ya da metal maden üreticilerine o cevherin nasıl çıkarılabileceğini sağlayacak ya da kolaylaştıracak ekipmanları biz ve bizim gibi firmalar tedarik ediyor. Biz yurtdışı ile anlaşmalı çalışıyoruz. Yaklaşık 15 tane firmamız var. Bu firmaların yüzde doksanı Almanya, Polonya, Romanya gibi Avrupa ülkelerinden, birkaç tanesi ise Çin ve ABD’den. Bu firmalardan ekipmanları alıyoruz ve uygun üreticilere tedarik ediyoruz.
Lisans eğitimi alırken böyle iş kurma gibi bir düşünceniz var mıydı?
Böyle bir düşüncem yoktu. Ama ben çalışırken Hacettepe Üniversitesinden işletme yüksek lisansını bitirdim. Hem çalışmalarımda bana katkısı olsun diye hem de ileride kendi işletmemi açarım hayaliyle bitirmiştim. Sonrasında su akar yolunu bulur gibi oldu. sektörden birçok yerden teklif aldım ama kendi içimde yaptığım değerlendirmeler sonucunda kendi işimi yapma kararı aldım. Kendi işini yapma anlamında bir tecrübem yoktu sadece cesaretim vardı diyebilirim. Ailemin ve özellikle babamın benim yanımda olması çok önemliydi. Onun ticari hayattaki yatkınlığı bana cesaret verdi.
“İŞİNİZİ SEVMİYORSANIZ YAPMANIZ MÜMKÜN DEĞİL”
Erkek egemen bir alanda kendi işinize başladınız. Bu açıdan gelen tepkiler neler oldu, bize biraz bu tepkilere değinir misiniz?
Yaklaşık 6 yıldır bu sektörün içerisindeydim. Yani herkesin kolayca birbirini tanıdığı bir sektör. Hem yurtiçi hem de yurtdışı bağlantıların birbirini tanıdığı bir alandır. İşe başladığımda maden sektöründe bir kadın mı? Diyenler oldu. Senin gibi birisine ihtiyacımız vardı diyenlerde çok oldu. Bir kere kadın eli her sektöre lazım. Yani bunun erkek ya da kadın işi diye bir şartı yok. Bence bu işi bir kadın nasıl yapabilir diyen kişiler de olmuştur. Hatta büyüklerim kibarca; ‘bu iş zor olmaz mı’ bile dediler. Ama ben de dedim ki; yaptığımız hangi iş daha kolay ki? Evet yaptığım iş biraz daha yüz yüze pazarlama olduğu için sahaya gitmek zorundayım, madenlere gitmek zorundayım ama bu işi severek yapıyorum. Aşırı seyahat ve yol gerektiren bir meslek. Dolayısıyla fiziki yorgunluğu fazla ama işinizi sevmiyorsanız yapmanız mümkün değil. İnsanların dikkatini pozitif yönde çektiğimi de düşünüyorum.
Biraz ekipmanların tedariğinden de bahseder misiniz?
Biz yer altı kömürde bir cevherin çıkarılıp son noktasına kadar işleneceği son malzemesine kadar veriyoruz. Bu malzemelere yer altı tahkimatları dahil, kömürün çekildiği çıkarıldığı araçlar, iş sağlığı güvenliği ekipmanları, bütün mekanik, elektrik ve hidrolik ekipmanları tedarik ediyoruz. Kömür şuan Türkiye’nin enerjisinin yüzde 38’ini karşılayan bir cevher. Son raporlara göre de Türkiye kendi enerjisini 2050’ye kadar kömürden karşılayacak. Dolayısıyla bu sektör bitecek bir sektör değil. Tüm dünyada yaşanan pandemi nedeniyle üretim çok çok azaldı. Çoğu üretici firma ürettiği kömürü devlete veriyor. Dolayısıyla ödemeyi devlet üreticilere yapıyor. Dolayısıyla üretici firmalar da haklı olarak tedbirli davrandılar ve bu durum da bizi etkiledi. Fakat duran bir sektör mü? Kesinlikle hayır ve her zaman devam eden bir sektör olduğunu söyleyebilirim.
Özellikle gelişmiş ülkeler 2050’ye kadar karbon salınımını en aza indirmeye çalışıyorlar. Türkiye’de ise enerjinin yüzde 38’i kömürden sağlanıyor. Bu açıdan bakıldığında ülke olarak karbon salınımını 2050’ye kadar en aza indirmemiz mümkün mü? Bu şekilde bir çalışma var mı?
Yeni çalışmaların olduğunu söyleyebilirim. 2050’ye kadar 30 senemiz var. 30 senede belki azaltırız ama bitiremeyiz. Şu anda toplumda özellikle büyük kurumlarda bu çalışmalara bir yakınsama var. Mesela büyük bankalar, özellikle kömür ve karbon salınımı sağlayan ürünlerde yatırım yapmak istemiyorlar, kredi vermek istemiyorlar. Fakat bu aşamada çok uygulanabilecek şeyler değil. Güneşe ve rüzgar enerjisine yatırım yapanlar var. Şu an kömürde devam edipte yan kanallarında sürdürülebilir enerji kaynağı yatırımı yapanlarda var doğru ama dediğim gibi bizim enerjimizi çok fazla karşılar mı? orası tartışılır.
“YANİ HİÇBİR YERDE ERKEK CEO DENİLMİYOR AMA KADIN CEO DENİLİYOR”
Bu alanda çalışan bir kadın olarak, kadın çalışanlarına vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Bizim ülkemizde ve dünyada bir kadının bir alanda çalışmasının haber değeri olmamalı. Dilerim ki bizim gibi insanlar buna örnek teşkil ederler. Yani hiçbir yerde erkek CEO denilmiyor ama kadın CEO deniliyor. Şunu söylemem gerekir; kadınların kendilerine güvenmesi gerekir. Etrafımda bir kadın gördüğümde bunu söylüyorum. Küçük ya da büyük hiç fark etmez. Kendi yetenekleri olan varlıklardan bahsediyorum. Doğuma katkıları var, çocuğa bakıyorlar ve onun sorumluluğunu alıyorlar. Zaten bir insanı yetiştirirken herhangi bir şirkette yapmanız gereken, bilmeniz gereken her şeyi o insanın üzerine uyguluyorsunuz. Kadınların çok büyük yetenekleri var, sadece bu yetenekleri ortaya çıkarmaları yeterlidir. Kadınların mahalle baskısının dışında kalmaları gerekir. Bu sektör belki 50-60 yılık bir sektördür ama ilk kez kadın maden mühendisi bu işe girmeye cesaret etmiş. Bu sadece bir cesaret işi. Bir iş kurmak için yeteri derecede paranız ya da tecrübeniz zaten olmaz. Hele Türkiye şartlarında hiç olmaz. Yeteri derecede cesaretiniz oldu mu bir işe başlarsınız. Kadınların yapması gereken de cesaret ve güvendir. Ben bu işe başladığımda sahada çalışan kadın sayısı çok ama çok azdı. Şu anda sahada birçok kadın satış mühendisi görüyorum. Bu bile çok güzel. Bunu lisans eğitimi için de söyleyebilirim. Yarı yarıya bir kitleye sahiptik. Mesleğin kadını ya da erkeği yoktur, o işi yapmak isteyen insan vardır.
“YABANCILARIN TECRÜBELERİNİ DE ÜLKEMİZE AKTARMAK İSTİYORUZ”
Şirket olarak hedefiniz nedir? Staj imkânı sağlıyor musunuz? Bu sektördeki iş imkânından biraz bahseder misiniz?
Tabii ki de şirket hedefleri çok büyük. Aslında belli bir zaman çizelgem vardı öyle başlamıştım. Birinci sene, beşinci sene ve onuncu sene olarak planlarım vardı fakat pandemi hiç kimsenin bilemeyeceği ve bütün risk analizlerini bertaraf eden bir olay olarak girdi hayatımıza. Şu an iki senemizi geride bıraktık. Pandemide işe başladığımda üç tane partnerimiz vardı, pandeminin sonunda 15 tane partnerimiz bulunuyor. Finansal bir katkısı var mı? Bunu şu an söylemek biraz zor. Çünkü bunun için ticaretin biraz daha dönmesi gerekir ama 15 farklı şirketin bizim çatımız altında birleşmesi bizim için pozitif bir ivme demektir. Şirketin geleceğinden çok emin olduğumu söyleyebilirim. Tabikii de holding seviyesine getirmek istiyorum ama bunlar uzun vadeli planlar. Yabancılardan getireceğimiz şey sadece onların ürettiği ekipmanlar değil, onların kendi ülkelerindeki tecrübelerini de buraya aktarmak istiyoruz. Özellikle oralarda kendi madenlerinden emekli olan 40-50 yaşlarındaki madencileri burada ziyaretlerde bulundurmak istiyorum. Bu tarz ziyaretleri de ücretsiz yapıyoruz dilerim ki yapmaya da devam ederiz. Çünkü bunların ancak memlekete katkısı olur. Farklı bir bakış açısı bize fayda sağlar. Ben işin sadece ticaret tarafında değil, memlekete katkı sunması tarafında olmak istiyorum. iş yapmak istiyorsak ve çalışmak istiyorsak iş var. Staj işine gelirsek biraz daha erken diyebilirim. Biraz ilerledikten sonra o da olabilir.
“PANDEMİ SEKTÖRÜ TAMAMEN VURDU”
Üretilen ürünlerin üzerinde pandeminin nasıl bir etkisi oldu?
Maden ekipmanlarının çoğunu ithal ediyoruz. Pandemi yurt dışını da vurdu. Yurt dışındaki üretici firmaların hammadde kaynaklarını da olumsuz etkiledi. Geçen sene ağustos ayında istediğim teklife bu senenin ağustos ayında yüzde 25 zam yapmışlar. Zam yapan firma Almanya firması. Normalde Almanya’da enflasyon bile yok. Yani bu zammın imkanı bile yok. Hammaddelerden ötürü normalde bir ayda verilen teslimat süresi 3-4 aya çıkabiliyor. Dolayısıyla pandemi sektörü fazlasıyla etkiledi. Bizim sektörde hala rezerv ve üretim var fakat çok fazla da firma var. 10 sene önce başladığımız yerde değiliz. O zaman üç dört tane büyük firma vardı şimdi 10 tane firma var. Yurt dışındaki kömürlerin ya da madenlerin kapanıyor olmasıyla birlikte oradaki üreticiler lojistik olarak en yakın bölge olan Türkiye’ye gelmeye başladılar. Çünkü yakınlık avantaj sağlıyor. Oradaki adamda ben de buraya satmak istiyoruz. Dolayısıyla rekabet artarken kar azalıyor. Bunun arasında bir şekilde kazanmaya çalışıyoruz.
Son olarak vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Buraya gelerek bize bu fırsatı sunduğunuz için size teşekkür ederim. Bu röportajı okuyanlar en azından bizim sektör hakkında fikir sahibi olacaklar ve belki de yanlış bir algıyı kıracağız. Dilerim ki bizim gibi arkadaşlara cesaret kaynağı olur.