Eğitimde Görme Engelliler Derneği Başkanı Emre Taşgın, “Pandemi sürecinde görme engelliler uzaktan eğitim sistemlerine erişmekte zorlandılar. Kullanılan platformların erişilebilir olmaması, erişilebilir olsa bile teknik olarak uyumlu olmayan erişilebilir kaynakların olması eğitimin aksamasına neden oldu” dedi.
Eğitimde Görme Engelliler Derneği Başkanı Emre Taşgın ile görme engellilerin eğitimde yaşadıkları sorunları ve pandemi döneminde görme engellilerin bilgiye erişimi üzerine konuştuk. “Pandemide bilgiye erişimde sınıfta kaldık” diyen Taşgın, “Türkiye pandemide erişilebilirlik konusunda iyi bir sınav veremedi. Salgında gerekli destekler sunulmadığı için pek çok engelli başkasının desteğine ihtiyaç duydu, hala da öyle” diye konuştu.
“ERİŞİLEBİLİRLİK KONUSUNDA İYİ BİR SINAV VEREMEDİK”
Eğitimde görme engelliler derneğinin başkanlığını yürüten, aynı zamanda da öğretmen olan Emre Taşgın, görme engellilerin eğitimde yaşadıkları en büyük sorunların erişilebilir materyaller ve akranları ile eşit şartlarda iyi eğitim alamamaları olduğunu ifade etti. İyi eğitim almak için uygun ortamların oluşturulmadığını belirten Taşgın, “Görme engellilerin akranları ile eğitim alacakları şekilde elektronik materyallere erişilebilirliklerinin sağlanması gerekmektedir. Biz eğitimde bu anlamda yeterli düzeyde değiliz.” dedi.
“Pandemide bilgiye erişimde sınıfta kaldık” ifadelerini kullanan Taşgın, Türkiye'nin pandemide erişilebilirlik konusunda iyi bir sınav vermediğini ifade ederek şunları söyledi: “Salgında gerekli destekler sunulmadığı için pek çok engelli başkasının desteğine ihtiyaç duydu, hala da öyle. Eğer erişilebilirlik ile ilgili çalışmalar yapılmış olsaydı engelliler tek başlarına ihtiyaçlarını karşılayabileceklerdi. Türkiye'deki internet siteleri, mobil uygulamalar, interaktif içerikler, eğitim materyalleri ve bilgilendirici dokümanlar farklı engel gruplarının erişimine yönelik hazırlanması konusunda yeterli çabaya şahit olamadık. Şu da unutulmamalı ki erişilebilirlik temel insan haklarından biridir ve politika yapıcılar engellilik alanında hak temelli yaklaşımı benimsemelidir.”
Pandemi sürecinde görme engellilerin uzaktan eğitim sistemlerine erişmekte zorlandıklarına vurgu yapan Taşgın, kullanılan platformların erişilebilir olmaması, erişilebilir olsa bile teknik olarak uyumlu olmayan erişilebilir kaynakların olmasının eğitimin aksamasına neden olduğunu belirtti.
Kurumun kullandığı sistemin erişilebilir olmayabildiğini ifade eden Taşgın, “Veya eğitimciler ders materyallerini paylaştıkları zaman onların anlayabileceği, okuyabileceği formatlarda paylaşmayabiliyorlar” dedi.
Pandemi sürecinde yoğun ve hızlı bir geçiş süreci yaşandığından görme engellilerin göz ardı edilmiş olunduğunu belirten Taşgın, “Ders anlatım videolarında başta sayısal ve görsel içerikli dersler olmak üzere görsel içeriklerin çok fazla kullanılması ve o ifadelerin betimlenmemesi tam olarak neyin ifade edildiğini anlamamızı zorlaştırmış oldu” dedi.
“EBA KISMEN KULLANILABİLDİ”
Eğitim Bilişim Ağı ya da kısaca EBA olan eğitim platformuna ilişkin de konuşan Taşgın, “Pandemi öncesinde biz EBA’nın sistem bakımından erişilebilir hale getirilmesi için çalışmalar yapıyorduk, belirli bir noktaya da gelinmişti. Pandemi sürecinde bu aksadı ve bu süreçte EBA görme engelliler tarafından kısmen kullanılabildi. Kullanılabilmesini sağlayan ise bizim pandemi öncesinde EBA’nın erişilebilir hale gelmesi için yaptığımız çalışmalardan dolayı idi. Pandemi olmasaydı belki de EBA görme engelliler için şuan daha iyi bir noktada olabilirdi. Pandemi ile ne yazık ki bu sekteye uğramış oldu, ilerleme yavaşladı. Bazı iyileştirilmeler yakın zamanda olmaya başladıysa da beklenilen noktada değil” ifadelerini kullandı.
“KÜTÜPHANELER ERİŞİLEBİLİR HALE GETİRİLMELİDİR”
Kütüphanelere erişilebilirlik üzerine konuşan Taşgın, arzu edilenin her kitap basıldığı anda görme engelliler için de erişilebilir nüshasının olması olduğunu belirterek şunları söyledi: “Yeni çıkan bir kitap anında nasıl ki bir kitapçıdan alınabiliyorsa görme engellilerin de aynı şekilde bunu yapabilmesi gerekir. Gelişen teknoloji ve çağımız bu talebi karşılamaya uygundur. Ancak ülkemizde bu durum beklediğimiz gibi değil. Görme engellilere hizmet veren kütüphaneler var. Bu kütüphaneler söz konusu eserleri erişebilir formata getirdikleri zaman biz erişim sağlayabiliyoruz. Kütüphanelerimiz bu noktada özveri ile çalışıyorlar. Fakat ellerindeki imkânın kısıtlılığı ve gönüllük üzerine inşa edilmiş bir sistem üzerinden çalışıyor olmaları bahsettiğim idealin gerçekleşmesini önlüyor.”
Kütüphanelere erişilebilirlik sorunun çözümlerini anlatan Taşgın, “Her kitabın erişilebilir bir nüshasının oluşturulması ve en başta hedef kitleye ulaştırılması gerekiyor. Yani yeni bir kitap çıktığı zaman onun erişilebilir nüshasının da elektronik ortamda yer alması gerekiyor. Görme engelliler artık elektronik ortamdaki kitapları okuyabilmekte. Buna alternatif olarak kitapların sesli versiyonları da oluşturulabilir.” diye konuştu.
Bir diğer çözümün ise Milli Kütüphane tarafından kitapların görme engellilere ulaştırılması için daha aktif adımların atılması olduğuna dikkat çeken Taşgın, “Görme engelliler için çalışan diğer kütüphanelerin de daha fazla desteklenmesi, daha profesyonelce çalışmaların sağlanması gerekmektedir” dedi.
“YÖK ÜNİVERSİTELERE YİNE YAZI GÖNDERMELİDİR”
Üniversitelerde de görme engelli öğrencilerin özellikle pandemi döneminde problemler yaşadıklarını ifade eden Taşgın, “Üniversitelerin tercih ettiği uzaktan eğitim programı teknik olarak ekran okuyucu programlara uygunluk bakımından iyiyse daha az problemle karşılaşılabiliyor. Fakat eğer burada da bir problem varsa görme engelliler eğitime ulaşmakta zorlanıyorlar” dedi.
Yüksek Öğretim Kurumu’nun pandemi dönemine ilişkin üniversitelere yazı gönderdiğini ifade eden Taşgın şunları söyleyerek sözlerini sonlandırdı: “YÖK üniversitelere gönderdiği yazıda görme engelliler için alınabilecek tedbirleri belirtmişti. Bu yazı pandemiden 45 gün sonra yayınlandı ve biraz geç yayınlandı. Biz bu yazının yeniden yayınlanması gerektiğini, üniversitelere bu durumun yeniden hatırlatılması gerektiğini düşünüyoruz. YÖK de bu konuda biraz daha somut adımlar atmalıdır.”
(Türkan ÇATAL YILDIZ)