Ankara Us Atölyesi, düzenledikleri okuma etkinlikleriyle Ankara’da farklı düşüncelerin tartışılması için bir platform olanağı sağlıyor. Sosyal bilim dallarında birçok okumanın gerçekleştirildiği etkinliklere öğrencilerden, meslek sahiplerine kadar birçok kişi katılıyor. Ankara Us Atölyesi’nin kurucusu İbrahim Ağkavak ile Ankara Us Atölyesi’ni ve yapılan etkinlikleri konuştuk. Ağkavak, ‘’Ankara’da bu alanda bir eksiklik var. Böyle bir düşünce kuruluşu herkes için çok faydalı’’ dedi. Ankara Us Atölyesi kurucusu İbrahim Ağkavak, ‘’Gazi Üniversitesi Grafik Sanatları Öğretmenliği mezunuyum. Fakat bireysel ilgimin olduğu iki alan; sosyoloji ve felsefeydi. Ankara Us Atölyesi’ni şöyle oluşturduk: 2016’nın Eylül ayında, ilk başta 3-4 arkadaş incelediğimiz kitapları bir araya gelip, kimi zaman ‘Kitap Cafe’ kimi zaman başka bir kafede kritiğini gerçekleştiriyorduk. Daha sonra bu arkadaşların arkadaşları da katıldı. Artık kafe ortamına sığmamaya başladık. Fakat imkansızlık da var. Ankara Us Atölyesi’nin oluşma şekli de buradan çıktı. Ankara’da böyle bir eksikliğin olduğunu hissettik’’ diyerek atölyenin kuruluş aşamalarını anlattı. KENDİ İMKANLARIMIZLA BAŞLADIK Ankara’da bulunan bu tip kuruluşların çoğu zaman amacının dışına çıktığına ve ilerleyen dönemlerde gelenlerden farklı taleplerde bulunduklarına değinen Ağkavak, ‘’Ankara’da böyle bir örnek yok. 11 yıldır Ankara’dayım ki üniversite hayatımda ve daha sonrasındaki dönemlerde birçok arayışım vardı. Böyle bir düşünce kuruluşu, düşünen arkadaşlarla bir araya gelebileceğimiz kuruluş yok. İsim olarak olanlar var fakat maalesef belli bir ideoloji veya belli bir siyasi veya belli bir inançsal yapının hedefi doğrultusunda ilerliyor. Felsefe programı diye gidiyorsunuz ama karşınıza siyasi program çıkıyor. Ya konuşmacılar işi siyasete çekebiliyor ya da siz o programlara devam etmek istiyorsanız; o yapıya uymanız isteniyor. Bunun rahatsızlığını duyan arkadaşlardık biz. Ne yapacağımızı düşünmeye başladık, ne yapalım diye sorduk ama bunun yanında imkanımız da kısıtlıydı. Sonuçta öğrenci insanlarız. İlk başta bir dershane kantininde başladık. Bir arkadaşımızın gittiği İngilizce kursunun Pazartesi günleri tatil olduğunu, o gün kullanabileceğimizi söylediler. Küçük bir kantindi, orada başladık’’ dedi. KATILIMCI SAYIMIZ YÜKSELDİ Etkinlik duyurularını sosyal medya üzerinden yaptıklarını ve katılımın yoğun bir şekilde gerçekleştiğini anlatan Ağkavak, ‘’Sosyal medyada etkinliklerimizi duyurmaya başladık. Eylül ayında artık toplanmaya başladık ve sonrasında etkinliklerimizin sayısı arttı. Ekim ayı gibi oraya da sığmamaya başladık. Sayımız 50’yi geçmeye başladı. Katılımcılarımızdan birisi Kızılay Karanfil sokakta kafe sahibiymiş. ‘Buraya sığmamaya başladık, benim kafem var, orada yapsak nasıl olur’ dedi. Akşam 7’den sonra müşteri gelmiyor, kafe uygun dedik. Oraya taşındık. Ekim’den Haziran’a kadar orada faaliyetlerimize devam ettik. Haftada dört güne çıkardık. İnsanlığın fikirler tarihi, kitap atölyesi, felsefe atölyesi ve sinema atölyesi olmak üzere birçok alana yöneldik. Film gösterimleri yapıp, onun üzerine konuşmalar gerçekleştirdik. Sosyolojiyi Haziran ayında ilk defa orada yapmıştık. Fakat şanssızlık, üst katımıza gece kulübü açıldı. Sesten hiçbir şey yapılamaz hale gelmişti ki; artık kendi yerimize geçtik’’ ifadelerini kullandı. LİSE ÖĞRENCİLERİNDEN MESLEK SAHİPLERİNE Ankara Us Atölyesi’ne, her kesimden sosyal bilimle ilgilenen kişilerin katıldığını söyleyen Ağkavak, ‘’Us atölyesine Ankara’daki her üniversiteden katılan öğrencilerimiz var. Öğrencilerin dışında, mesleğe atılan ve bir meslek sahibi olan birçok arkadaşımız var. Dünkü programımızda liseli arkadaşlar da vardı, 20’li, 40’lı, 50’li yaşlarda arkadaşlar da vardı. Bayan polis, akademisyen, marketin manavında çalışan bir arkadaş var. Araba tamircisi arkadaşlar var. Geniş bir yelpazemiz var. Çok bilgili, profesyonel insanların olduğu bir yer değil açıkçası. Fakat ben bu ilginin şundan kaynaklandığını düşünüyorum; öğretme değil de düşünmeye teşvik eden bir yer. İnsanlar buraya geldiğinde, kendilerini öğretilmek, bir nevi güdülmek üzere toplanılmış olarak hissetmiyor. Ben de düşündüğüm sürece burada kendimi ifade edebilirim. Değişik kitlelerden insanlar katıldığı için, hiç bir araya gelmeyecek insanlar bir araya gelip, düşünce tartıştıkları yapıyorlar. Örneğin bir ateist arkadaş ile Ankara İlahiyat Fakültesi’nde okuyan bir arkadaşın aynı konuyu, burada saatlerce tartışabilmeleri, hem faydalı hem de çok güzel bir şey. Tabi bu tartışmalar yapılarken kesinlikle birbirlerini ötekileştirmiyorlar, hakaret etmiyorlar’’ yorumunu yaptı. ÖTEKİLEŞTİRMEDEN DÜŞÜNCELERİMİZİ İFADE EDİYORUZ Öğrencilerinin, daha önce katıldıkları, bu tip platformlarla ilgili şikayetlerine de değinen Ağkavak, ‘’ ‘’Biz inanıyoruz ki; insanı inşa etmeden, en önemlisi de insanın kendisini inşa etme bilincini kazanmadan; toplumda, ülkede ve bireyin kendisinde hiçbir değişim olmaz. Dolayısıyla tek ilkemiz vardır, kuralcı bir yer değiliz. Ötekileştirmeden, düşüncelerimizi ifade ederken bunu karşındakine kabul ettirmeye çalışmadan, her düşünce burada yer alabilir. Kurumsal bir yapı değiliz. Mümkün olduğunca da olmamaya çalışıyoruz. Devlet desteği almıyoruz. Sosyal medya üzerinden bir platform oluşturduk. Geçen yıl haftada dört gün etkinlik yapıyorduk, minimum etkinliğimize katılan kişi sayısı 50-60 kişiyi buluyordu. Bu bizim için şundan dolayı önemli. Kurucusu olarak ne beni Ankara’da kimse tanır, ne de hani Ankara Us Atölyesi, insanlara maddi bir şey vaat edemiyor. Belli bir yapının temsilcisi olmamasına rağmen bu kadar kişinin gelmesi sevindirici’’ dedi. DÜŞÜNMEK İSTEYEN İNSAN SAYISI ÇOK YÜKSEK Öğrencilerin, Ankara Us Atölyesi’ne katılımlarının yüksek olduğunu ve katılımın kendilerini sevindirdiğini belirten Ağkavak, ‘’Bizi sevindiren şu oluyor; salt düşünmek isteyen insan sayımız çok, özellikle öğrenci sayımız çok yüksek. Fakat kendilerine uygun bir platform bulamadıklarından kendi bir nevi mağaralarına çekiliyorlar. Biz bunu gözlemledik. Çünkü öyle üniversite ve daha üst yaş gençlerle tanıştık. Daha önce birçok yere katılmışlar. Fakat hep şikayetleri şuydu. ‘Ben burada ayrım yapmıyorum. Toplumun bütün ideoloji ve inançlarını katabiliriz, ne zaman düşünce ya da kitapla gitsek bir-iki program sonra iş bir yerden sonra siyasete ya da bizi üye yapmaya ya da ‘biz’ demeye başlıyorlar’ şeklindeydi’’ şeklinde konuştu. ÖNEMLİ OLAN BİREYİN KENDİSİ Atölye olarak felsefelerinin tamamen birey üzerine kurulu olduğunu anlatan Ağkavak, ‘’Son olarak; Ankara Us Atölyesi’nin bir gayesi de şu: kesinlikle biz olmaya karşı. Çünkü bizlerin içerisinde bireyin eridiğini düşünüyoruz. Birey eridiği zaman da ortaya sadece kitlesel düşünceler, kitlesel hareketler çıkıyor. Bu sefer bir nevi tabelaya çalışmış oluyorsunuz. Aman bizim derneğimizin adı duyulsun aman bizim derneğimiz büyüsün gibi bir düşüncemiz yok. Çünkü bizlere göre önemli olan bir şey varsa o da bireyin kendisidir’’ yorumunu yaptı. (Rozita Merve Hamidi)