Halk şiirinden, türkülerden yararlanarak çağdaş bir şiir oluşturan, konu olarak yurt, insan ve doğa sevgisini işleyen şairimiz Cahit Külebi 20 Haziran 1997’de hayata gözlerini yumdu. Bu vesileyle pek kıymetli hayatından bahsetmek istiyorum.

20 Aralık 1917'de Tokat'ın Zile ilçesinde doğdu. Ailesi soyadı yasası çıktıktan sonra Erencan soyadını almış, şair ise takma Külebi soyadını sonradan tescil ettirmiştir. İlk ve ortaokulu Tokat'ta tamamlayan Cahit Külebi, Sivas Lisesinden mezun oldu. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Öğretmen okulundayken Reşit Rahmeti Arat desteğiyle Almanya'ya ve Fransa'ya gidip dil eğitimleri almıştır. Öğretmen okulundayken Behçet Necatigil ile aynı sınıfta okumuşlardır. Antalya Lisesinde stajyer Edebiyat öğretmenliği; Ankara Devlet Konservatuvarında, Ankara Gazi Lisesinde ise edebiyat öğretmenliği yaptı. Sonraki yıllarda Millî Eğitim müfettişi oldu.

Öğretmen okulunda öğrenim görürken Müdür Fuat Köprülü'nün kendisine şiir yazdığı için kızacağını düşündüğünden Külebi mahlasını ilk kez bu yıllarda kullanmaya başlamıştır. Okulda Ahmet Hamdi Tanpınar da hocalığını yapmıştır.

İsviçre’ye kültür ataşesi ve öğrenci müfettişi olarak atandı. Yurda dönünce Millî Eğitim Bakanlığı Başmüfettişliği ve Kültür müsteşar yardımcılığı görevlerinde bulundu. 1973'te kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. 1983 yılına kadar Türk Dil Kurumunda çalıştı. 1976'dan sonraki dönemde Türk Dil Kurumu Genel Yazmanı’ydı.

İlk şiirleri "Nazmi Cahit" takma ismiyle 1938'de Gençlik dergisinde yayımlandı. Daha sonra Varlık dergisinde yayımlanan şiirlerinde de aynı imzayı kullandı. 1950-1954 arasında Sokak, İnsan, Türk Dili, Yaratış, Kültür Dünyası gibi dergilerde çıkan şiirleriyle ünlendi. İlk şiir kitabı "Adamın Biri" 1946'da yayımlandı. 1949'da çıkan ikinci kitabı "Rüzgâr"da Orhan Veli şiirine yaklaştığı dikkat çekti. "Atatürk Kurtuluş Savaşı'nda" adlı eseri, Nevit Kodallı'nın "Atatürk Oratoryosu"na temel oluşturdu. 1940 sonrasında başlayan şiirimizin yenileşmesi hareketinde kendine özgü bir yeri vardır.
Orhan Veli Ülkü dergisine yazdığı bir yazıda ''Şiirden her şeyi attım ama Külebi'nin şiirlerine bayılıyorum. Çünkü o halkın teşbihleri ile çok değişik bir havada yazıyor'' demiştir.

80'lerde TRT'ye verdiği bir röportajda ''Benim şiirim sanıyorum bir tür gerçekçi şiirdir bir yönden ise bir tür yeni romantik şiir ile tepki şiiridir.'' demiştir. Şiirleri İngilizce, Fransızca dahil olmak üzere toplamda 21 dile tercüme edilmiştir.
Diğer şiir toplulukları ile ilgili görüşleri Millî Edebiyat, Beş Hececiler batıya tam bir uyum sağlanmadığı. Batının görüşünde değiller de geleneksel halk şiirine de fazla uyum sağlayamadığını, İkinci Yeni'nin ise tavırlarını bozup şiiri çetrefilleştirdiklerini düşünür. Külebi 90'larda İtalya'da yapılan geniş kapsamlı bir şiir yarışmasına tek onur konuğu olarak çağrılmıştır.

Verdiği bir röportajda en sevdiği şairin Ahmet Muhip Dıranas olduğunu söyler. Divan edebiyatı da ise en çok Baki'yi sonra Fuzûlî kısmen de Nef'i ve Şeyh Galip sevdiğini dile getirir. Aynı röportajda politika ile hemen hemen niçin hiç aktif olmadığı sorulması üzerine '' Ben böyle şeylerden hoşlanmıyorum, bir şair yurttaşlık görevini yerine getirebilir ancak şairin hiçbir bağlantısı olmamalı.'' demiştir.
Türk Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal Atatürk üzerine yazdığı Atatürk Kurtuluş Savaşında adlı manzum yapıtı sonrasında Atatürk Oratoryosu'na temel oluşturdu.

Ankara'da toprağa verilen şairin naaşı 2010 yılında ailesinin istediği üzerine Niksara taşınarak şair Erzurumlu Emrah Türbesi'nin yanına defnedildi.