Çocuklarda sorumluluk, erken çocukluk dönemlerinden başlayarak yaş, cinsiyet ve gelişim düzeyine uygun olarak bireyin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi, davranışlarının sonuçlarını sahiplenmesi ve başkalarının haklarına saygı duymasıdır.
Sorumluluk sahibi kişiler, yaptıkları her davranışın hem kendilerini hem de başkalarını nasıl etkileyeceğini düşünür ve ona göre hareket ederler. Davranışlarının olumlu ya da olumsuz sonuçlarına katlanır, gerektiğinde hesap verir; olumsuz davranışları için mazeret üretmez ve başkalarını suçlamazlar. Sorumluluk duygusu doğuştan gelmediği gibi, gelişimi doğuştan yetişkinliğe uzanan her dönemde devam etmektedir. Çocuk iletişim kurabildiği andan itibaren sınırlarının farkında olmalıdır. Cinsiyete göre her yaşın ve her çağın kendine ait sorumluluk çeşitleri vardır.
Çocukta sorumluluk öğrenilebilen bir beceri olduğundan, çocuklara yaşlarına ve yeteneklerine uygun sorumluluklar verilip sonuçlarını görmesine izin verilmelidir. Yemek yeme, tuvalet alışkanlığı, uyku saati gibi temel alışkanlıkları okul dönemi öncesinde kazanması gerekir.. Anne-baba çocuğun yanlış kararlar verebileceğini düşünüp onların yerine karar vermektense, uygun yemek, kıyafet seçimi, ya da ne kadar harçlık alıp harcayacağı yönünde kontrolü çocuklara bırakabilirler. Örneğin, birçok yemek içinden hangisini/hangilerini isteyip istemediği sorulabilir ve tercih hakkı çocuğa bırakılabilir ya da yemeğini döke saça da yese kendi kendine yemesine izin verilmelidir. Ayrıca kendi oyuncaklarını, yatağını toplaması da beklenebilir. Yeterli “sorumluluk” çocukları cesaretlendirir ve özgüvenlerini geliştirir, paylaşma ve başarma duygularını tatmin eder. Böylece çocuk, ileriki yaşamında, kendi hayatıyla ilgili konularda karar verme ve çocukta sorumluluk alma becerisini öğrenecektir.
Çocuklarda sorumluluk ile kişilik gelişimi de birbirinden ayrılmayacak kavramlardır. İlk 6 yaşta hemen hemen tamamlanan kişilik gelişiminde bağımsız kişilik gelişimi baskılandıysa sorumluluk duygusu da zor kazanılacaktır. Aşırı korumacı ve müdahaleci ebeveyn yaklaşımı çocuğun bağımsızlaşmasını engelleyerek sorumluluk sahibi olmasını önlediği gibi, günümüzdeki her şeyin en iyisine, en güzeline sen layıksın, başarı için her yol mubahtır, altta kalanın canı çıksın anlayışı da kural tanımaz, başkalarının hakkını rahatça çiğneyebilen, sorumluluklarından kaçan çocukların yetişmesini sağlamaktadır. Aşırı koruyucu aile, çocuğun ‘henüz bu işi yapamayacağı’ gibi yanlış bir düşünceyle onun yerine işi yapar ve çocuğun sorumluluk almasına fırsat vermez, engel olur. Her şeyin mükemmel olmasını isteyen, esnekliğe tahammül göstermeyen aileler de çocuğun sorumluluk almasına engel olabilmektedir. ‘Çocuğa iş buyur, arkasından dön kendin yap’ veya ‘dilin yorulacağına elin yorulsun’ ya da ‘ona işi yaptırana kadar ben on defa bitiririm’ gibi anlayışlarla çocuğa yaptırabilecekleri en küçük işleri bile kendileri üstlenen anne-babanın çocuğunda sorumluluk duygusunun gelişmesi beklenemez. Mükemmeliyetçi ailelerde çocuğun ‘işi yarım yamalak veya çok eksik/kötü yapacağı’ gibi bir düşünce hakim olabilmektedir. Oysa başlangıçta zorlanarak yaptığı ya da kötü bir görüntüyle sonuçlandırdığı işi yapmış olmanın verdiği hazzı çocuğun tatması, onu tekrarlamasını ve daha iyi yapma gayretini teşvik edebilecektir. Çocuk yetiştirirken davranış ile kişiliği ayırmak en önemli konulardandır. Olumsuz bir davranışı farklı yöntemlerle değiştirmek mümkündür. Ancak çocuğun kişilik özelliklerini küçümseyici, suçlayıcı tavırlar ve kişiliğini değiştirmeye yönelik zorlamalar en büyük hata olacaktır.
Çocuklardan büyükler gibi sorumluluklar beklemek elbette hayalcilik olur, ancak teşvik edildiğinde onlar da zamanla, yaşlarına ve gelişim özelliklerine uygun sorumlulukları başaracaklardır. Sorumluluk duygusu gelişmiş olan kişilerin önemli özelliklerinin başında sevme yeteneklerinin gelişmiş olduğu görülmektedir. Bu yeteneğin ilk oluştuğu yer ailedir. Sevginin, saygının ve hoşgörünün hâkim olduğu aile ortamı çocukta sorumluluk duygusunun daha kolay gelişimini sağlar. Çocuğun yaşına uygun sorumluluklar listesi hazırlanmalı ve bu listeden seçim yapmasına imkân tanınmalı, doğru kararlar verebileceğine güvenilmelidir. Yanlış seçimler yaparsa –hayati bir tehlike söz konusu olmadıkça- sonuçlarına katlanmasına izin verilmelidir ki, bazı dersler çıkarabilsin. 2-3 yaş çocuklarında inatçılık ağır basar. Kendim yiyeceğim diye tutturabilir.
Üstünü başını kirletse de yemeğini kendisinin yemesine fırsat verilmeli, çatal kaşık kullanma becerisini kazanmasına olanak sağlanmalıdır. Bir müddet çabaladıktan sonra hevesini alacak, devamında sizin beslemenize ses çıkarmayacaktır. Yine bu dönemde bardaktan kendi kendine su içme, yelek gibi basit giyecekleri giymeye ve çıkarmaya çalışma denemelerini başarabilirler. 4-5 yaş grubunda sorumluluk kavramı netlik kazanmaya başlamıştır. Oyuncaklarını toplama gibi kolay ev işlerinde sorumluluk verilebilir. El ve yüzlerini kendileri yıkayabilirler. Sofraya ekmeği getir, tuzluğu masaya koy gibi eylemleri severek yapabilirler. İnatçılıkları oldukça azalmıştır. Bir şey başarmış olmak, bir iş yaptığını göstermek 4-5 yaş çocuğu için gurur ve keyif kaynağıdır. Diş fırçalama alışkanlığı bu dönemde kazandırılabilir.