Yapılan araştırmalar özellikle ilk beş yaşta olmak üzere çocukların gelişimi üzerine anne ve babaların duygusal açıdan vakit ayırmasının çok önemli olduğunu göstermektedir. Özellikle bu yıllarda çocukların merkezi sinir sistemi gelişimine çok olumlu katkıları olduğu belirtilmektedir. Anne ve babanın günlük işlerin yoğunluğunu bir tarafa bırakıp sadece çocuklarına ayırdıkları vakit olması gerekmektedir. Babaların çocuklara vakit ayırmada zorluk çektikleri değişik nedenler ile çocukları ile daha az zaman harcadıkları sık karşılaşılan bir durumdur.
Çocuklarımıza zaman ayırmak onlara hediye almaktan daha önemli ve yararlı. Bazı anne-babalar çocuklarına zaman ayıramadıklarında suçluluk duygusu hissediyorlar ve çocuklarına hediyeler alarak bu duyguyu bastırmaya çalışıyorlar. Bu da çocukların şımarmasına ve gittikçe doyumsuzlaşmasına neden oluyor. Aslında çocuklara zaman ayırmak için olağan dışı şeyler yapmaya da gerek yok. Birlikte parka gitmek, yemek yemek, alışveriş yapmak, yemek pişirirken ve sofrayı hazırlarken küçük yardımlar istemek, oyun oynamak gibi günlük işler zengin paylaşımlar olacaktır. Size aşağıda olduğu gibi vereceğim hikayeyi okuduğunuzda çocuklarınıza ayıracağınız vakittin ne kadar önemli olduğunu da anlamış olursunuz. Hikayeyi özellikle ebeveynler okusun. Hikaye şöyle;
Emine yine heyecanlı bir şekilde babasını bekliyordu. Babasını ne kadar çok sevdiğini babası dahil hiç kimseye anlatamamıştı. Anlatması da zordu. Çünkü daha beş yaşına yeni girmişti. Bu yaşta onun sözlerine kim kulak asardı ki? Fakat bir yolunu bulup babasının kendisine daha çok zaman harcamasını sağlamalıydı.
Bir türlü televizyondan ve gazete parçalarından daha kıymetli olduğunu babasına kabul ettirememişti. Onlara kızından daha çok zaman ayırıyordu. Babası eve gelir gelmez bütün sevecenliğini toplayarak; Babacığım siz bir saatte kaç lira kazanıyorsunuz” diye sordu. Babası bu soru karşısında şaşırmakla birlikte bir an önce televizyonda başlayan haber programlarına konsantre olmak için kızını hemen başından savmalıydı. Bunun için; Beş lira kızım dedi. Emine bu cevap ile hemen gitmedi. Biraz daha ısrarlı bir şekilde; Babacığım bana beş lira verir misin? Dedi. Babası bu muhabbetin uzamasının kendisine çok şey kaybettireceği düşünüyordu. Parayı verip hemen bu işe son noktayı koymalı mıydı? Kızını üzmek de istemiyordu. Ama beş lira da çok para.
Git kızım oyuncakların ile oyna. Beş milyon çok para. Emine odasına çekildi. Babası televizyonun karşısına hemen geçip haberleri seyretmeye koyuldu. Bu arada Emine’ nin odasından ağlama sesi gelmeye başladı. Babası televizyonu kapatıp hemen kızının yanına koştu. Yine düşüp bir yerini mi ağrıtmıştı. Odaya girdiğinde kızını yatağın içerisinde ağlar bir şekilde buldu. Kızını kucağına alıp susturmaya çalıştı. Fakat hıçkırıkları durdurmaya muvaffak olamadı. İki, üç dakika bu şekilde ağlama devam etti. Hıçkırık seslerin yavaşlayıp ağlama sesi kesilince babası, Kızım ne oldu. Nereden düştün. Niçin ağlıyorsun diye sormaya başladı. Emine; Sen bana beş milyon lira vermedin. Peki al beş milyon lira ne yapacaksın. Emine bu duruma şahit olan annesi ve babasının kanını durduracak şu güzel cevabı verdi. Babacığım sen bir saatte beş lira kazanıyorsun. Ben bu beş lira ile senin bir saatinin satın alacaktım. Ve o bir saatte senin ile istediğim bütün oyunları oynayacaktım.