Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Zirvesi vesilesiyle Birleşik Krallık’a yapacağı ziyaret öncesinde Esenboğa Havalimanı'nda açıklamalarda bulundu. NATO Liderler Toplantısı'nın küresel çapta belirsizlikten ve tehditlerin çeşitlendiği, uluslararası güvenliğin kırgın hale geldiği bir dönemde icra edildiğine dikkat çeken Erdoğan, “Toplantıda, Çin ve Rusya Federasyonlarıyla ilişkilerin de gündeme gelmesi bekleniyor. Çin ile karşılıklı anlayışa dayalı yapıcı angajmanı destekliyoruz. Rusya ise bölgemizde ve uluslararası alanda önde gelen aktörlerden biridir. Türkiye, coğrafi konumunun gereği olarak kendi öncelikleri çerçevesinde NATO ile işbirliği halinde çok yönlü bir dış politika yürütmektedir. Rusya ve diğer ülkelerle olan iyi ilişkilerimiz müttefiklerimizle olan münasebetlerimizin alternatifi değil tamamlayıcısıdır. Londra'da ayrıca ittifakın yapay zeka gibi yeni teknolojiler karşısında adaptasyon çalışmaları üzerinde de duracağız. Ülkemizin güvenlik ve savunma planlamalarının merkezinde yer alan bir uluslararası örgüt olarak NATO'nun sağladığı güvenlik şemsiyesi bizim için çok önemli. İttifakın bir yenilenme ihtiyacı içinde olduğu açıktır. 1950, 60 veya 90'ların hatta 2000'lerin bakış açısıyla bugüne kavrayamayız. NATO'nun terör örgütlerinden kaynaklanan asimetrik tehditler karşısında çok daha kararlı, etkin davranması gerekiyor. Günümüzün tehdit önceliklerine göre NATO'nun kendini güncellemesi artık kaçınılmazdır. Bu çerçevede müttefiklerimizden ülkemizin maruz kaldığı saldırılar karısında çok güçlü bir dayanışma bekliyoruz. Terör örgütlerine karşı ilkeli ve kararlı bir duruş sağlanmasını temin edecek bir gelişimi tüm üye ülkelerle birlikte gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz. NATO'nun caydırıcılığını azaltacak, ittifakın gücüne zarar verecek, popülist beyanlardan da uzak durulmalıdır. Üye ülkelerin NATO'ya alternatif aramak yerine NATO'yu ortak tehditler karşısında daha güçlü kılacak çalışmalar içinde olmalarını bekliyoruz. NATO'nun da hududu olan güney sınırlarımızın ötesinde ülkemizle beraber Avrupa'yı ve tüm müttefikleri etkileyen hadiseler yaşanıyor. Terör, çatışma ve bunların tetiklediği düzensiz göç hareketleri Avrupa Atlantik coğrafyasının tamamında istikrarı tehdit ediyor. Türkiye terörle mücadele ve göç akınlarının önlenmesi bağlamında kritik roller üstlenmiştir. Ülkemiz bu vasfıyla NATO'nun vazgeçilmez bir ortağıdır. Böylesine stratejik bir tabloda müttefiklerimizin bizimle sergileyecekleri samimi dayanışma ittifakımızı zayıflatmaz güçlendirir. Bu mesajımızı Londra'daki görüşmelerimizde müttefiklerimize açıkça verecek terör karşısında ilkeli bir tavır göstermelerini isteyeceğiz. Türkiye halihazırda NATO misyon ve harekatlarına en fazla katkı yapan ilk 5 ülkeden biridir. Karada, havada ve denizde ileri teknolojilerden de yararlanılarak ittifaka ciddi kuvvet ve yetenekler sağlıyoruz” ifadelerini kullandı. Türkiye'nin, DEAŞ ile Suriye'de göğüs göğse mücadele eden ve örgütü bozguna uğratan tek ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bu samimi çabalarımızın karşılığını biz de müttefiklerimizden bekliyoruz, terörle mücadelesinde ülkemize amasız fakatsız destek verilmesini istiyoruz. Londra toplantısı sembolik anlamanın ötesinde ittifakın 2020'li yıllara kendini uyarlamasının da ilk adımı olacaktır. Bazı çevreler art niyetli bir şekilde ülkemizin NATO'ya mensubiyetini gölgelemeye çalışsalar da bizim yerimiz ve duruşumuz bellidir. 1952'den beri yaptığımız katkılar Türkiye'nin NATO'daki vazgeçilmez konumunu gayet net gösteriyor. Ülkemizle ilgili kötü niyetli tartışmaları dikkate almadık almıyoruz. Londra'da bazı hükümet ve devlet başkanlarıyla da görüşmelerimiz olacak. Bugün, Fransa ve Almanya liderleriyle bir dörtlü zirve toplantısını da yapacağız. Bu toplantıda Suriye ve Libya başta olmak üzere bölgesel koruları ele alacağız. Toplantıda bir araya geleceğimiz liderlere Barış Pınarı Harekatında gelinen son durumu hem de Suriyeli sığınmacıların güvenli bölgeye dönüşleriyle ilgili projemizi tekrar anlatma fırsatı bulacağız. Libya'daki gelişmelerde zirve toplantısının gündeminde yer alacak. Bu ülkede bir an evvel ateşkes sağlanması için atılacak adımları konuşacağız” açıklamasını yaptı. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Termik santrallerle ilgili baca düzenlemesini 2.5 yıl daha erteleyen düzenlemeyi veto ettiniz. Söz konusu düzenleme ile ilgili kararınızı değiştirmede ne etkili oldu?” sorusuna şu cevabı verdi: “Bu erteleme tabii ilk defa öyle bir talep önümüze gelmedi. Daha önce de bu talep geldi ve bu ertelemeler yapıldı. Yüklenici firmalar maalesef buralardaki filtre çalışmalarını gerçekleştirmediler ve yeniden tekrar süre uzatımı talebinde bulunuyorlar. Bir şeyde kararlılığımız var. Dünyada biliyorsunuz Paris Sözleşmesiyle bir süreci yaşadık. Orada da iklim değişikliği ile ilgili birçok önümüze teklifler geldi fakat bu teklifleri getirenler sözlerinde durmadı, sözlerinde durmadıkları içinde imzayı atmadık. Öyle bir teklifi parlamentomuzdan da geçiremeyiz dedik. ABD başta olmak üzere ABD'de bunu imzalamış değil. Derdimiz yenilenebilir enerji konusunda bir defa havanın kirletilmesine insanımızın temiz havayı solumasına fırsat vermeyen bu tür kuruluşları biz ilanihaye çalıştıramayız. Siz çok daha fazla para kazanacaksınız diye halkımızın zehirlenmesine fırsat veremeyiz. Bu yıl sonuna kadar kendileri ne gibi adımlar atarlar bilemem ama şu an itibariyle 2022 sonuna kadar buna imkan verelim böyle bir şeyi kabul etmem mümkün değildi. Bir tarafta halkım var bir tarafta da buradaki sermaye var. Kusura bakmasınlar. Büyük ihtimal bu yeniden ihaleye gider. Başka bu işin bir çıkışı yoktur.” Erdoğan, “Meclis'ten düzenleme geçerken kaygılarınızı AK Parti grubuna iletmiş miydiniz?” sorusuna karşılık, “O dönemde de bunlar gündemimizle oldu. Eğer bu bacalara modern anlamda filtreleri yerleştirmezseniz bu işin süresi anında kısıtlanır. Verilen sözler, ne demek tabii biz de bunu yapacağız, biz de çevreyi, insanımızı düşünüyoruz vesaire ama çevre anlamında verdikleri sözü tutmadılar. Şimdi de kendileriyle görüştüğümüzde işte partikül değerleri düşürüldü, öyle oldu böyle oldu. Kardeşim istediğin kadar düşürdüm de ben şu anda halkıma bakıyorum halkım diyor ki biz hava kirliliğinden yaşamakta sıkıntı çekiyoruz ve bu noktaya şu anda süre bitmek üzereyken geldik ve kendileri de buna uymadılar. Uymadıkları için de benim bunu tekrar meclise göndermekten başka bir çarem olamazdı. Mecliste gerekli müzakereler, tartışmalar yapılır ve bunun yolu büyük ihtimal yeniden ihaledir veya bu bölgeye süratle bizim hemen oraya doğalgazı getirebiliriz ve doğal gazla buradaki enerji ihtiyacımızı giderebiliriz. Burada da istihdam noktasında belki bazı sıkıntılar yaşanabilir. İstihdam noktasındaki bu sıkıntıyı da çok daha farklı bir yolla ortadan kaldırırız” dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ‘Adil Öksüz'ün yerini biliyoruz' açıklamasına ilişkin bir değerlendirmede bulunan Erdoğan, “Bakanımızın buradaki ifadesi aslında bu haddini bilmez, kendini bilmez malum kişi bu ülkeden kaçmıştır ama sürekli olarak ne yazık ki gittiği ülkelerin yönetimleri tarafından da bunlar koruma altında. Diyelim ki Belçika'ya kaçıyor orada, oradan Almanya'ya geçiyor Almanya'da vesaire. Şu anda ona benzer yüzlerce FETÖ'cu terörist buralarda yaşıyor. Biz bunların hepsini istedik. İstedik ama adreslerini vererek istedik ama buraların yönetimleri maalesef bu FETÖ'cu teröristleri bize teslim etmedi. Edenler yok mu edenlerde var. Ama şu anda bununla ilgili böyle bir durum yok. Burada İçişleri Bakanlığımız yapılacak herhangi bir operasyonla kargatulumba alır gelir mi o başka bir şey. Onu da zaman içerisinde görürüz” diye konuştu. Bugün Londra'da yapılacak olan 4'lü zirveye ilişkin sorulan bir soruya ise Erdoğan, şu cevabı verdi: “4'lü zirve ile alakalı güvenli bölge burada ağırlıklı olarak gündemimizde yer alması önem arz ediyor. Bu konuda da bizim bir Tel Abyad-Resulayn 120 kilometre ve 32 derinlik burası var. Burayı birinci derecede kendileriyle görüşeceğiz ve ilgilerini, alakalarını anlamak ve bilmek istiyoruz. Almanya, Fransa nasıl yaklaşır bilemiyorum. Kendilerinden bunları dinleyeceğiz. Biz yaptığımız plan çalışmaların sunacağız. İlgileri, alakaları varsa bunu biz de dünya ile paylaşacağız. Bunun yanında diğer ülkelerle de bunları paylaşacağız. Özellikle şu anda Fransa'yı, Doğu Akdeniz olayı ciddi manada rahatsız ediyor olabilir. Bizim Libya ile yaptığımız anlaşmada onları rahatsız ediyor olabilir. Bu konuda kendilerinin bunu gündeme getirmeleri halinde de attığımız adımın bu Libya'nın, Türkiye'nin egemenlik hakkıdır ve bu egemenlik hakkını biz sizinle tartışmayız. Egemenlik haklarımızla doğan haklarımızı da sizinle tekrar masaya yatırmayız.” Bir gazetecinin, “Libya ile yapılan anlaşma sonrasında Yunanistan'ın bazı adımlar atacağı belirtiliyor. Bu konuda görüşleriniz nedir?” sorusuna karşılık Erdoğan, “Yunanistan adımlarını atabilir. Bizim de tabi adım atma hakkımız saklıdır biz de adımlarımızı atarız gereği neyse gereğini de anında yaparız. Şu anda büyük ihtimalle Libya belki büyükelçisini dahi çekebilir. Şu anda onlar büyükelçiyle muhatap oluyorlar ve kendilerine göre bazı şeyler söylüyorlar. Dün aldığım bir haberle de Yunanistan Başbakanı Londra'da bizimle bir görüşme talebinde bulundu. Orada kendisiyle de bu görüşme zemininde bunların hepsini konuşacağız. Yunanistan, Mısır, öbür tarafta Güney Kıbrıs böyle bir üçlü çalışmayı yapmaları bizim Libya ile ilgili attığımız adımı asla etkilemez. Libya ile bu noktada yazılı anlaşmamızı yaptık. Meclisimizden de bu kahir ekseriyetle geçecektir” açıklamasında bulundu.(İHA)