Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Van Milletvekili Pervin Buldan ve eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Gelecek Partisi'ni ziyaret ederek Genel Başkan Ahmet Davutoğlu ile görüştü.

Antalya'da bir baba, Ferdi Tayfur'un ismini oğluna verdi Antalya'da bir baba, Ferdi Tayfur'un ismini oğluna verdi

DEM Parti İmralı heyeti, İmralı'da terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmenin ardından Meclis'te temsil edilen siyasi partilere yönelik ziyaretlerini sürdürüyor. Bu çerçevede TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Van Milletvekili Pervin Buldan ve eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ten oluşan heyet, Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu'nu ziyaret etti. Partinin Genel Merkez binasında gerçekleşen görüşme öncesi Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, heyeti kapıda karşılayarak, heyetle tokalaştı. Basına kapalı bir şekilde gerçekleşen görüşme 1 saat 15 dakika sürerken, Genel Başkan Davutoğlu ve DEM Parti heyeti adına Sırrı Süreyya Önder görüşmeye dair açıklamalarda bulundu.

Ekran Resmi 2025 01 06 14.23.37

“Kapsamlı açıklamayı Selahattin Demirtaş'ı ziyaret ettikten sonra yapacağız”

Yürütülen görüşmeler çerçevesinde bugün Genel Başkan Davutoğlu ile görüştüklerini söyleyen Önder, “Biraz geçmiş tecrübeleri paylaştık. Görüşmeler ve yeni gelinen nokta ışığında bizde olan bilgileri kendisine aktardık. Tavsiye, öneri, eleştiri ve uyarılarını rica ettik. Sağ olsun, bizi ayrıntılı bir şekilde bilgilendirdiler. Biz kapsamlı açıklamayı Selahattin Demirtaş'ı ziyaret ettikten sonra yapacağız” değerlendirmesinde bulundu.

“Benim tavsiyem; tarih bilgimizden hareketle geleceğin barış içinde yaşayan güçlü Türkiye'sini inşa etmektir”

Genel Başkan Davutoğlu ise ziyaret gerçekleştiren DEM Parti İmralı heyetine teşekkür ederek, “Hepsi de Türk siyasetinde son dönemlerde çok önemli tecrübeler kazanmış siyasetçiler. Kendileri son yaşanılan süreçle ilgili bizim için çok istifade ettiğimiz bilgiler aktardılar. Çok samimi, açık yürekli bir istişare oldu. Biz de kendi kanaatlerimizi, yine geçmişte yaşadığımız tecrübelerden nasıl dersler çıkarılması gerektiğini ve dünyanın büyük bir türbülansa girdiği, tsunami yaşandığı Suriye, Irak, Lübnan, Ürdün ve Filistin ekseninde yaşanan değişime intibak bağlamında da Türkiye'nin kendi iç bünyesini tahkim etmenin büyük önem taşıdığını vurguladık. İç bünyeyi tahkim etmek ancak ve ancak gerçek bir demokrasinin inşasıyla olabilir. Bu da Türklerin, Kürtlerin ve bütün vatandaşların hukukun korunduğu ve geleceğe umutla baktıkları bir perspektifle olur. Çok önemli bir sürecin içinden geçiliyor. Benim tavsiyem; Bahçeli'nin açıklamalarıyla başlayan ve toplum katmanlarına yayılan bu dönemi soğukkanlı bir şekilde, provokasyonlara kapalı olarak, kamu düzenine saygı göstererek ve derin tarih bilgimizden hareketle geleceğin barış içinde yaşayan güçlü Türkiye'sini inşa etmektir. Suriye ve Irak bağlamındaki gelişmeleri gözden geçirdik, o konuda da kanaatlerimizi paylaştık. Türkiye'nin kendi iç yapısını tahkim etmesi Suriye ve Irak'ta da barışçıl çözümler için büyük katkı sağlayacaktır. İnşallah bu süreç doğru bir istikamette ilerler” diye konuştu.
İkili açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını da cevapladı.

“Bizim genel yaklaşımımız barış sürecini bir felaketle tarif etmek değil”

Bir gazeteci tarafından DEM Parti Eş Genel Başkanı Tulay Hatımlıoğulları'nın “Ya barışı inşa edeceğiz ya her yer Gazze olacak” açıklamalarının sorulması üzerine Önder, şu şekilde cevap verdi:

“O açıklama bağlamından koparılmış bir açıklamadır. Bizim genel yaklaşımımız barış sürecini bir felaketle tarif etmek değil. Barış kolay bir şey değil ama dünyanın en güzel şeyi. Hep güzel şeylerle geleceğe dönük bu ülkeye getireceği bereketle, rahmetle tarif etmekten yanayız. Kimse bu tarz yaklaşımları bağlamından koparıp üzerinde tepinmesin.”

“Herkesin bu süreçte çok dikkatli konuşması lazım”

Ahmet Davutoğlu ise DEM Parti Eş Genel Başkanı Tulay Hatımlıoğulları'nın açıklamalarının son derece talihsiz açıklamalar olduğunu kaydederek, “Bu açıklamayı net bir şekilde kınıyorum. Daha önce de Filistin ve Türkiye'deki iç meselelerle ilgili yapılan kıyaslamalarda hep şunu söyledim; kim Gazze meselesini Türkiye'deki Kürt sorunuyla karşılaştırıyorsa tarih, jeopolitik ve uluslararası hukuk bilmiyordur. Çünkü, Türkiye bir işgal devleti değildir. Kürtler de Gazzeliler gibi işgal altında olan bir toplum değil. Gazze'de bir soykırım yürüyor ve bu soykırım karşısında eminim en fazla bu durumdan rahatsız olan da Orta Doğu'daki Kürt halkıdır. Uluslararası hukuka da tarih bilincine de ve siyasi gerçekliğe de aykırı olan bu açıklamayı asla kabullenmiyoruz. Kınıyorum, herkesin bu süreçte çok dikkatli konuşması lazım. Eğer süreç işleyecekse bu süreci işletenlerin Türkiye'deki genel psikilojiye saygı göstermesi gerekir. Türkiye'deki şehit yakınlarının, gazilerin; Orta Doğu'daki Gazze halkına sempati duyan 85 Türkiyelinin hissiyatına saygı göstermesi lazım. Türkiye asla tarihin hiçbir döneminde soykırımcı bir ülke ile karşılaştırılamaz” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: İHA