Doç. Dr. Özmen, “6,8 büyüklüğündeki bir depremin artçıları da 6 büyüklüğüne yaklaşabilir”

Doç. Dr. Bülent Özmen, Elazığ'da yaşanan 6,8 büyüklüğündeki depremin artçılarının da tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini, “6,8 büyüklüğündeki bir depremin artçıları da 6 büyüklüğüne yaklaşabilir” ifad...

Abone Ol
"Türkiye'de 800'e yakın deprem üretme potansiyeline sahip fay mevcut" Türk coğrafyasının fay hatları üzerinde olduğunu hatırlatan Özmen, Türkiye'deki 81 ilin de tehlike altında olduğuna değindi. MTA'nın 2012 yılında yayınladığı diri fay haritasından yola çıkan Özmen, Türkiye'de 800'e yakın deprem üretme potansiyeli olduğunu da aktardı. Elazığ depreminin benzerlerinin ilerleyen yıllarda yaşanacağını aktaran Özmen, “Bu işlerde zaman vermek mümkün değil. 1900 yılından günümüze kadar geldiğimiz 120 yıl içinde hasar yapıcı depremlere baktığımızda; 285 tane hasar yapıcı deprem meydana gelmiş. Bunların 24 tanesi de 7'nin üzerinde şiddete sahip olan depremler. İstatiksel olarak oranlarsak 5 yılda bir Türkiye'de 7'nin üzerinde deprem gerçekleşiyor. Bunu 6-7 arasına yaklaştırdığımızda da 1 buçuk yılda oluyor. Türkiye'nin aslında başta Doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu fayı olmak üzere her tarafı deprem tehlikesi altında. MTA tarafından 2012 yılında diri fay haritası yayınlandı. Bu diri fay haritasına baktığımızda da Türkiye'nin kara sınırları içerisinde 550 tane deprem üretme potansiyeli olan diri fay tespit edildi. Bunlar örümcek ağı misali Türkiye'nin her tarafına yayılmış durumda. Dolayısıyla Türkiye'nin neredeyse 81 ili deprem tehlikesi altında. Biz bu faylara; Karadeniz, Ege Denizi, Akdeniz ve Marmara Denizi'ndeki fayları da kattığımızda 800'e yakın deprem üretme potansiyeline sahip fay var. Dün yaşadığımız depreme benzer depremleri de ilerleyen yıllarda mutlaka yaşayacağız” dedi. "Aynı eğilimi deprem olmadan önce de görmek istiyoruz" Deprem sonrası yaşanan sıkıntılara dikkat çeken Özmen, günümüzde artık deprem öncesi önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı. Özmen, yerel yönetimlerin de konu hakkında çalışmalar yapması gerektiğini söyleyerek, “Artık deprem tehlikesini ortaya koyarken bir yandan da biz deprem risklerinin azaltılması konusuna odaklanmamız lazım. Şu anda medyadan takip ediyoruz; bütün devlet erkanı orada, bütün kamu kurum ve kuruluşları teyakkuza geçmiş durumda. Aynı eğilimi deprem olmadan önce de görmek istiyoruz. Öncelikle, kentsel dönüşüm çalışmalarının süratli bir şekilde yaparak depreme dayanıksız konutların dayanıklı hale getirilmesi lazım. Depremle mücadele planlamayla başlar. Biz ülke ölçeğinde mekânsal plan, il düzeyinde çevre düzeni ve imar planı yapıyoruz ama bu planları incelediğimizde maalesef bu planların afet tehlikelerini tam göz önüne alarak hazırlanmadığını görüyoruz. Halbuki bu planlarda depremin nerede olacağı ya da diğer afetlerin gerçekleşeceği yerleri bu planlara işleyebilirsek yerleşimlerimizi en azından daha uzak bölgelere yaparak, tehlike gerçekleştiği anda da daha dayanıklı oluruz. Depremle ya da diğer afetlerle mücadele yerelden başlar. Mutlaka yerel yönetimlerin de konu hakkında çalışmalar yürütmesi lazım” diye konuştu. "Bilinç düzeyinin artması lazım" Özmen, son olarak vatandaşlara da tavsiyelerde bulundu. Konu hakkında eğitimler alarak bilinç seviyesinin yükseltilmesi gerektiğini aktaran Özmen, “Vatandaş olarak, hem deprem konusunda hem de diğer afetler konusunda bilgi düzeyimizi arttırmamız, deprem öncesi, sırası ve sonrasında neler yapmamız gerektiği konusunda da var olan bilinç düzeyimizi arttırmamız, olası depremde de en doğru davranışı göstermemizi sağlayacaktır” ifadelerini kullandı. İHA