Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

Bugün sizlere bir otobiyografik roman olan ve Türk edebiyatımızın önemli ismi Peyami Safa’nın kaleminden çıkan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu kitabını aktaracağım. Kitabı  yıl...

Abone Ol

Bugün sizlere bir otobiyografik roman olan ve Türk edebiyatımızın önemli ismi Peyami Safa’nın kaleminden çıkan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu kitabını aktaracağım. Kitabı  yıllar evvel  okumuştum oldukça etkileyici gelmişti. 15 yaşındaki bir gencin kemik veremi hastalığa yakalanması sonucu hayata tutunma çabasını anlatan bir nadide romanı siz okurlarımla da paylaşmak isterim.  Aslında herkes pandemi döneminde beğendiği, severek okuduğu eserleri kitapları birbiriyle paylaşsa.. Keşke, böyle şeyleri paylaşarak çoğaltsak,kötülükleri, sıkıntıları paylaşıp çoğaltmak yerine..

 “Peyami Safa’nın kaleminden çıkan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanında 15 yaşındaki bir çocuğun  7 yaşından beri dizindeki tam olarak teşhis edilemeyen bir hastalıktan dolayı sıkıntılar çekmesini  konu alır. Hayatı hastane kapılarında, doktor önlerinde geçen çocuğun yapılan tetkikler sonucunda dizindeki rahatsızlığın “Kemik Veremi” olduğu anlaşılır. Bu hastalık hayatına veya bir bacağına mal olabilecek bir hastalıktır. Hal böyle iken eğer beslenmesine dikkat eder, , sakin bir yaşam sürdürür, moralini yüksek tutarsa iyileşme ihtimalinin olduğunu söyler doktorlar.

Çocuk kötü haberi annesine söylememek için eve bile gitmek istemez; ne var ki gidecek başka yeri de yoktur. Eve gider ama her şeyi annesine olduğu gibi anlatamaz.

Çocuğun ailesi yoksul olduğu için doktorların söylediği gibi rahat yaşaması olanaksızdır. Bu yüzden Erenköy’de oturan uzaktan akrabaları olan bir paşa, çocuğu yanına, köşke alır. Çocuk, küçüklüğünden beri arkadaş oldukları kendisinden dört yaş büyük olan paşanın kızı Nüzhet’e aşık olur. Aşkı karşılıksız kalmaz. Ne var ki Nüzhet’i Dr. Ragıp adında biri daha istemektedir. Dr. Ragıp otuz beş yaşındadır. Aile Nüzhet’i doktora verme konusunda ikiye bölünmüştür. Paşa vermek istememekte, karısı ise vermek istemektedir.

Paşanın karısı çocukla Nüzhet’in arasındaki yakınlaşmayı fark eder. Kızını çocuktan ayırmak için çocuğun hastalığının mikrobik, bulaşıcı bir hastalık olduğunu söyler. Bir rastlantı sonucu bu konuşmayı çocuk duyar, bundan çok etkilenir. Hemen o gece köşkten ayrılmaya karar verir. O sırada annesi de köşke geldiği için birkaç gün daha orada kalmak zorunda kalır.

O akşam Dr. Ragıp ve annesi yemeğe gelir. Yemekte çocuk, doktor ve paşanın fikirlerine muhalefet eder. Paşayla çocuğun araları açılır.

Felaketler peş peşe gelir. Yıkılan, morali bozulan çocuğun hastalığı iyileşme yolundayken tekrar azar. Dizindeki veremin ciğer veremine dönüşmesi ihtimali olduğundan ameliyat edilmesi, gerekirse bacağının dizinden kesilmesi söz konusu olur.

Çocuk ameliyat için 9. Hariciye Koğuşuna yatırılır. Doktorların olağanüstü gayretiyle bacağı kesilmekten kurtulur ama biraz kısalmıştır. Bunun yanında hastalığı tamamen iyileşmiştir.

Hastaneden çıkacağı gün yaklaşmıştır çocuğun. Bu sırada Nüzhet’in Doktor Ragıp’la evlendiğini öğrenir’’ Kitabın özetini internetten bir kaynaktan aktardım sizlere.. Betimlemelerin oldukça  canlı olduğu bu romanın dili yalın ve yoğundur. Fakat özetle kalmayıp romanın psikolojik derinliklerine, yazarın karakter tahlillerine inmek için mutlaka okumanızı öneririm. Sağlıcakla Kalın..