Çevre konusunda yapılması gereken o kadar fazla şey var ki nereden başlayacağımızı bilemiyoruz. Dünya Çevre Günü dolayısıyla birçok marka ve şirket farkındalık yaratmak için mesajlar yayınladı. Peki bunların ne kadarını yapabiliyoruz? Araştırmalara göre çevre konusunda yapılan en büyük hatalardan biri sorun geri dönülemez noktaya gelmeden önce hiçbir şey yapılmıyor. Yani çevremiz herhangi bir konuda uyarı verdiğinde son ana kadar bekliyoruz ve gelebileceği en kötü noktayı görmek istiyoruz. Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj sorunu da bunun belirgin örneklerinden biri. Bir problem olduğu ortada ve kontrol edilemez hale geldikten sonra bir şeyler yapalım diye uğraşıyoruz. Halbuki soruna neden olabilecek her türlü önlemden kaçınsak daha iyi olmaz mı? Çevrenin korunması için maalesef sadece plastikleri ayırmak, yere çöp atmamak yeterli değil. Kurumlara ve şirketlere bu noktada büyük görevler düşüyor. Çünkü çevreye ciddi oranda zarar veren fabrikalar, üretim tesisleri ve büyük firmalar…
Yine de kendimizi de küçümsememiz lazım. Bilinçli tüketici olmak bu noktada doğayla barış içinde yaşamamıza yardımcı olabilir. Gerekli bilincin küçük yaşlardan itibaren kazanılması ve ufak detaylara dikkat etmek bile çok önemli. Su tüketimi ve doğal kaynakların doğru kullanılmasına özen göstererek üzerimize düşeni bir şekilde fakat en iyi şekilde yapabiliriz. Denize atılan çöpler, ufak bir kağıt parçası bile inanılmaz büyük sorunlara neden olabilir. Korumanın yanı sıra bir de katkı sağlarsak belki geleceğe daha iyi bir evren bırakabiliriz. Büyük küçük demeden hepimizin bir şeyler yapmaya başlaması gerekiyor. Doğayı daha fazla incitmeden onunla uyum içinde yaşamayı öğrenmezsek sonuçlarına hep birlikte katlanmak zorunda kalacağız. Türkiye’nin ve dünyanın gündeminin bu olması gerekiyor. Dünyaya iyi davranmak hepimizin bir görevi ve rutini haline gelmeli. Aksini düşünmek kendimize ve geleceğimize büyük ihanet olur.