Türkiye’nin her yerinde kış mevsimi zor şartlarda geçiyor. Ülkenin birçok yerinde hala kar yağışı hakim, kar yağışının olmadığı yerler ise muazzam soğuk yaşıyor, Türkiye’nin güneyi bile ısınamadı henüz.
Yakın zamanda bahar ilk çiçeklerini vermeye başlar ki bazı yerlerde başladı bile. Her yer neredeyse rengârenk olacak, Nisan ayında ise bütün ülke renk cümbüşü haline gelecek…
Tüm bunların yanı sıra tam da ağaç dikme mevsimindeyiz.
Ağaç dikmek, doğaya canlandırmak, gelecek nesle katkı sunmak ne güzel bir duygudur.
21 Mart Bahar Bayramı olduğu kadar Dünya Ormancılık Günü de. Uluslararası Orman Günü olarak kabul edilen 21 Mart 2012'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 28 Kasım 2012 tarihli kararı ile kabul edildi. O tarihten bu yana da o şekilde kutlanıyor. Bu günün baharda olması bile manidar.
2021 yılının yaz mevsimini hatırlarsanız orman yangınları ile geçti. Ciğerlerimiz dediğimiz ve yüzyıllardır bize nefes sağlayan ormanlarımız birkaç gün içerisinde kül oldu. İhmalkarların yaktıkları ormanları, kesilen ağaçlar yerine yükselen binaları, park-bahçe görmek yerine izlediğimiz gökdelenleri düşünürsek insan yeşili görmeyi özlüyor.
Çok eskiden bile ağaç dikmek doğanın hayrına olduğu kadar dinen de bereketin timsali olduğundan değerliymiş.
Sık sık bu tür hikayeler duyarız, dinleniriz…
Bunlardan bir örneği sizle paylaşmak istiyorum:
“Harun Reşit Veziri ile birlikte tebdili kıyafet dolaşırken bahçesinde hurma fidanları diken bir ihtiyar görür. Selam verir ve aralarında şu konuşma geçer:
- Kolay gelsin, ne yapıyorsun böyle?
- Hurma fidanları dikiyorum.
- Peki bu diktiğin hurma fidanları ne zamana kadar büyür ve meyve vermeye başlar?
- Kim bilir belki on, belki yirmi sene sonra yetişir ve meyve vermeye başlar.
- Peki onların meyvelerini görebilecek misin?
- Bu yaşlı halimle belki göremem. Ama bizden öncekilerin diktikleri ağaçların meyvelerini biz yedik. Biz de bizden sonrakilerin istifadeleri için bu hurma fidanlarını dikiyoruz.
Bu cevap Harun Reşid’in hoşuna gider ve bir kese altın verir. İhtiyar, Allah’a hamdeder ve:
- Diktiğim ağaçlar hemen meyve verdi.
Bu söz üzerine Harun Reşid bir kese daha altın verir ve ihtiyar yine Allah’a hamdeder ve:
- Herkesin diktiği meyve ağaçları yılda bir defa mahsül verir, benim diktiğim fidan hem hemen meyve verdi hem de senede iki defa ürün vermeye başladı.”
Görüdlüğü üzere ekmek, dikmek her dönem kıymetli bir iş olmuştur. Çünkü bu bir anlamda bereket demektir. Kıtlık çekmemek demektir.
Özellikle kıtlığın ne demek olduğunu bilenler ekmenin, biçmenin kıymetini de daha iyi anlarlar.
Tam da bahar mevsimindeyken bizler de bol bol ağaç dikelim, tarlamız, bahçemiz varsa ekelim…
Ürettikçe insanoğlu insan olduğunu anlayacaktır çünkü…