Yazının başlığını okuyunca şu soru aklınıza gelebilir; bu devirde dürüstlüğün kazandırdığı nerede görülmüş? Devir çıkar devri, devir riyakarlığın devri olabilir. Ama çıkar ve riyakarlığın sonu da uzun sürmüyor işte. Uzun vadede doğru ilişkinin temelinde yatan şey dürüstlüktür. Dürüstlük bu yüzden kazandırıyor. Hem manevi olarak hem de maddi olarak kazandırıyor. Siz siz olun hayatta var olduğunuz sürece ilişkilerinizi dürüstlük temelinde ve çıkarsız kurun. Uzun vadede pişman olmayacağınızı yaşayarak görmüş olursunuz. Para değil dostluk biriktirmek istiyorsanız yine de dürüst davranın. Dürüst olduğunuz zaman ikinci planda olan maddiyatta kendiliğinden gelmiş oluyor. Aşağıda okuyacağınız hikaye bayram vesilesiyle size ders olsun. Hikaye şöyle; Bir varmış bir yokmuş… Uzak mı uzak diyarların birinde bir köy, bu köyde dürüst bir de çocuk yaşarmış. Bu çocuk hiç yalan söylemez, kimseyi de kandırmazmış. Kendi kendine yaşar, kendi yağında kendi kavrulurmuş. Bu çocuk, biriktirdiği paralarla kendine eski bir bisiklet alarak her gün o bisikletle süt dağıtıyormuş. Mahallede yaşayan herkes bu çocuğun ne kadar dürüst olduğunu bildiğinden sütü ondan alıyormuş. Küçük çocuk; kendi parasını kendi kazanıyor, az da kazansa her zaman şükrediyormuş. Küçük çocuğun mahallede birlikte oynadığı arkadaşları ise onunla sürekli dalga geçiyormuş. Hepsinin yepyeni bisikletleri varmış ve bu çocuğun eski bisiklete binmesi onların dalga konusuymuş. Küçük çocuk ise arkadaşlarının onunla dalga geçmesine üzülse de pek aldırış etmiyormuş. Çünkü bu bisiklet sayesinde para kazanıyormuş ve bisikletini çok seviyormuş. Her akşam işini bitirdiğinde bisikletini evin önüne getirir, güzelce temizler ve yarın sabaha hazır hale getirirmiş. Günlerden bir sabah yine süt dağıtmak için evinden çıktığında bir de ne görsün! Bisikleti bıraktığı yerde yokmuş. Çocuk telaşla bir oraya bir buraya koşturmaya başlamış. Her yere bakmış, gördüğü herkese sormuş. Fakat bisikletini hiçbir yerde bulamamış. Çaresizce bir kenarda ağlamaya başlamış. ‘Bisikletim olmadan nasıl para kazanacağım ben?’ diye kendi kendine sızlanıyormuş. Küçük çocuğun ağlamaktan gözleri davul gibi şişmiş. O sırada iyilik perisi çocuğun bu halini görmüş ve çok üzülmüş. Hemen yanına gitmiş: ‘Küçük çocuk lütfen ağlama. Bak, sana bisikletini buldum’ demiş. İyilik perisi çocuğa yanında getirdiği altın kaplamadan yapılmış bir bisiklet göstermiş. Çocuk ağlayarak periye dönmüş: ‘Bu benim bisikletim değil ki.’ İyilik perisi bu sefer gümüşten yapılmış bir bisiklet göstermiş. Çocuk yine ağlayarak; ‘Benim bisikletim bu da değil’ demiş. iyilik perisi küçük çocuğun dürüstlüğüne hayran kalmış. Ona gerçek bisikletini bulmuş. Çocuk kendisinin olan eski bisikletini görünce sevinçle bağırmış: ‘ ‘İşte, benim bisikletim bu!’ İyilik perisi küçük çocuğun dürüstlüğüne karşılık altın ve gümüş bisikletin ikisini de ona hediye etmiş. Çocuk ilk başta kabul etmek istemese de iyilik perisinin ısrarı üzerine bu hediyeleri kabul etmiş.
Editör: TE Bilisim