Yaklaşık 15 gün önce sömestr bitti ve öğrenciler için ikinci yarıyıl başlamış oldu. Bu ara üniversite sınav başvuruları yapıldığı ve baraj puan kaldırıldığı için biraz eğitim üzerine konuşmak istiyorum bugün.
Çocukluğumu hatırlıyorum da bir an önce büyüsem de okul bitse diye hayaller kuruyordum. Sonra okul hayatı bitti, üniversite hayatı derken çalışma hayatı başladı.
Çalışma hayatına atıldıktan sonra günlük koşturmaca insanı o kadar çok yoruyor ki şimdi de keşke küçülsem de okula gitsem diye hayaller kuruyorum.
Hayat böyle bir şey işte… Elimizde olanın kıymetini bilmeyiz, elimizden kayıp gittiğinde de yasını tutarız.
Mühim olan elimizdeyken kıymetini bilebilmek…
Konuyu dağıtmadan tekrar eğitim-öğretime döneyim.
Çocuklar ve gençler için koşturmaca yeniden başladı. Haziran ayına kadar da koşuşturmaca devam edecek.
Tabi birde üniversiteye hazırlanan gençler var. Onlar için süreç daha zor geçecek. Umarım herkes hak ettiği şeye kavuşur.
Ebeveynler için de esasında bir koşuşturma süreci başlıyor. Çocukları kadar en az onlar da istemeseler de bu maratona dahil oluyorlar. Fakat bunu yaparken dahil olma işini abartıp biraz da öğretmen gibi davranmaya başlıyorlar.
Lütfen bunu yapmayın…
Öğretmenler zaten ellerinden geleni yapıyorlar. Bir de çocuklarınıza siz öğretmenlik yapmayın, ebeveynlik yapın kafi.
Çünkü bu durumdan ne çocuklar ne de öğretmenler hoşlanıyorlar. Üstüne üstlük anne-babalar çocuklarını psikolojik olarak da çok yoruyorlar.
Hem ebeveynler çocukların sorumluluk almalarına da engel oluyorlar. Çünkü ödevini yapması gerektiğini çocuk kendisi öğrenmeli. Anne-babanın sürekli hatırlatması ile öğrenmemeli.
Biz ebeveynler ister istemez, aşırı korumacılığımızdan dolayı bu tür hatalara düşebiliyoruz.
İşin özü çocuklarınızı biraz serbest bırakın… Bırakın hem eğlendikleri hem de öğrendikleri bir dönem geçirsinler.
Bütün çocuklara ve gençlere şimdiden güzel bir dönem diliyorum…
Selametle