Özel Haber: Türkan ÇATAL YILDIZ

Kurda yaşanan dalgalanmadan dolayı başta gıda ürünleri olmak üzere birçok ürünün fiyatına neredeyse yüzde 50 zam geldi. Dolar 11 Türk Lirası’na gerilemesine rağmen zam gelen ürünlerin fiyatlarında bir düşüş yaşanmadı. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı ve Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Aziz Koçal, en iyi denetçinin tüketicinin kendisi olduğunu söyleyerek, “Bilinçli bir tüketici gerekli fiyat araştırmalarını yaparak alım yapar. Ancak gelinen noktada nereyi araştırırsan araştır, fiyatlar yüksek” dedi.

Başta gıda ürünleri olmak üzere fiyatı düşmeyen ürünlere ilişkin konuşan Aziz Koçal, “Bir üründe fahiş fiyat şüphesi var ise etiketin resmini çekerek veya ürün alınmış ise fişinin resmini çekerek Ticaret İl Müdürlüklerine veya Ticaret Bakanlığına şikayette bulunabilirler. Maliyet girdilerinde ciddi artışlar olmadıkça satıcı fahiş fiyat yükseltemez.” ifadelerini kullandı.

“ÜRETMEDEN TÜKETEN BİR TOPLUM HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜK”

Başta gıda fiyatları olmak üzere birçok ürünün fiyatı son süreçte neredeyse yüzde 50 arttı. Bu artışlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Birçok etkenler sıralamak mümkün, öyle bir ekonomimiz var ki her türlü dalgalanmalar fiyatlara yansıyarak bir şekilde tüketiciyi etkiliyor. Özellikle döviz kurlarında ki artışlar en önemli etken olmuştur. Bu artışları irdelediğimizde, kur artışı nedeniyle maliyet girdilerinde ki artışlardan kaynaklı fiyatlara yansıma; kur artışı gerekçe gösterilerek, depolarda bulunan malların da fiyatın da yapılan artışlar, (sattığı fiyata ürünü rafa koyamama endişesi) bu aynı zamanda haksız zenginleşmeyi de beraberinde getiriyor. Aslında ekonomideki bu tür dalgalanmalarda maliyet girdilerinde herhangi bir artış olmaksızın fiyatlarda fahiş artış yapılması yasak. Bu tür şikayetler Ticaret Bakanlığı bünyesinde kurulu olan Haksız Fiyat Değerlendirme kurulunda değerlendirilerek para cezaları verilmektedir.

Fiyat artışlarının bir başka boyutu da yine döviz kuru artışlarına bağlı Akaryakıta gelen zamlar, elektrik ve doğalgaz zamları gibi ürünün maliyetine direkt yansıyan maliyetler ya da işletme giderlerindeki artışlardır.

Tüketime dayalı bir ekonomik model içinde, üretmeden tüketen bir toplum haline dönüştürüldük. Ülke olarak üretimden vaz geçilerek sermayeye daha fazla kazanç sağlayan ithalata yönelim oldu. Çiftçi küstürüldü, tarlalardan uzaklaştırıldı. Ekonomik bağımsızlığımız gittikçe kayıp olarak dışa bağımlı hale geldi. Bu da kur artışı olunca tüm ürünlere maalesef yansıyor. Ülke gerçeklerine uygun üretime dayalı bir model üzerinde çalışmalıyız. Çiftçi bir takım teşvikler ile tarlaya geri döndürülmelidir.

Tarım da kendi kendimize yeten bir ülke iken dışa bağımlı hale geldik, anlamak mümkün değil.

Dolayısı ile fiyatlara yansıyan bu artışlar hatalı uygulanan ya da yönetilen bir ekonomik modelin sonucudur. Neden buraya gelindi iyi sorgulanmalı, öyle bir sistem oluşturulmalı ki bir daha bu tür dalgalanmalar yaşamayalım.

Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı ve Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Aziz Koçal

“BU ZAMLARI ASGARİ ÜCRETE YAPILAN ZAMLAR KARŞILAMAZ”

Tüketici bu fiyat artışından nasıl etkilendi?

Pandemi nedeniyle tüketicinin alım gücü ve hane geliri düşmüştü, bu artışlar bu düşüşü daha da aşağıya çekmiştir. Bu zamları asgari ücrete yapılan zamlar karşılamaz. Yılbaşı itibariyle birçok ürüne daha zam gelecektir. 

Tüketici besin değeri yüksek, sağlıklı ve ekonomik gıdaya ulaşım sorunu yaşamaya başladı. Yarım kilo alınan gıdalar, artık gramlara düşmeye başladı. Gıda alımları düştü.

Temel ihtiyaçların karşılanma hakkı evrensel tüketici hakkı olması ve bunu sağlamak devletin görevi olmasına rağmen maalesef bu süreçte bu sağlanamamıştır.

Tüketici taksitle eşya alıp, spotçulara peşin satarak nakit ihtiyacını karşılamaya başladı. Önlem alınmaz tüketicinin alım gücü yükseltilmez ise, bu gidişin sonu birçok sosyal patlamalara gebedir. 

Devlet yetkilileri tarafından fiyat denetimleri yapılıyor? Bu noktada tüketicinin yapması gerekenler neler? Tüketici fahiş fiyat gördüğünde nereye başvurmalı?

Aslında en iyi denetçi tüketicinin kendisidir. Bilinçli bir tüketici gerekli fiyat araştırmalarını yaparak alım yapar. Ancak gelinen noktada nereyi araştırırsan araştır, fiyatlar yüksek.

Bir üründe fahiş fiyat şüphesi var ise etiketin resmini çekerek veya ürün alınmış ise fişinin resmini çekerek Ticaret İl Müdürlüklerine veya Ticaret Bakanlığına şikayette bulunabilirler.

Maliyet girdilerinde ciddi artışlar olmadıkça satıcı fahiş fiyat yükseltemez.  Yapılan denetimler yetersiz kalıyor. Yerel yönetimler denetimler ile ilgili donanımlı hale getirilmeli, bu konuda bilinçli bilgili ekipler oluşturulmalı, denetim ağını merkezi hükümet görevlileri ile yerel yönetim görevlileri birlikte kurarak yürütmeliler.

Tüketicinin fahiş fiyat denetimi için ise mutlaka alış fiyatlarının perakende satış fiyatları ile birlikte ürün etiketinde yer alması sağlanmalıdır. Bunun için gerekirse yasal düzenleme yapılmalıdır. Tüketici etikete baktığında alış fiyatı ile satış fiyatını kıyaslayarak seçimlik hakkını kullanmalıdır. Aynı zamanda da bir nevi denetim yapmış olacaktır.

Serbest piyasa denetimsiz piyasa demek değildir. Fahiş fiyatların önüne geçmek için gerekiyor ise maskelerde olduğu gibi üst fiyat limiti konulmalıdır.

“ÜRETEN BİR ÜLKE OLMADIKÇA FİYATLAR HEP YÜKSELİR”

Kur fiyatları 1 hafta önce düşmüş olsa da bu düşüş henüz fiyatlara yansımadı? Bununla ilgili neler demek istersiniz?

Kur düşüşleri fiyatlara yansımadı, çünkü piyasalarda beklenti henüz bitmedi, bir endişeli bekleyiş var. Kurlar bu seviyede seyir edecek mi yoksa tekrar yükselecek mi? Piyasada yüksek fiyata satılan ürünlerin alımı yüksek fiyat ise düşmesi beklenemez. Ancak depoda ürünleri olan kur artışı nedeniyle fiyatlarını yükseltenler indirim yapabilirler.

Fiyat yüksekliği sadece dövize bağlı değildi, akaryakıt zamları, elektrik ve doğalgaz zamları bunlarda da herhangi bir düşüş olmadı. Yönetenler, fiyatların aşağı çekilmesi gerektiğini söylüyor ama, akaryakıt zamları olduğu yerde duruyor.

Fiyatı düşmeyen ürünler denetlenmeli alış ve satış fiyatları arasındaki farklar bakılmalı. Eğer etikete alış fiyatları zorunluluğu getirilir ise tüketicinin de denetimi mümkün hale gelir. Fiyat artışları sadece kurdan kaynaklı değildir elbette diğer etkenler de vardır konuya bir bütün olarak bakmak gerekir. Üreten bir ülke olmadıkça fiyatlar hep yükselir.

Bir tüketici örgütünün yaptığı açıklamada 14 günlük iade süresi boyunca alınan ürünlerin iade edilebileceğini ifade etti. Bu mümkün mü?

14 günlük süre internet üzerinden alışveriş yaparsanız var. Cayma süresi olarak, marketlerden ürünü kaça alırsanız alın iade hakkı yoktur. Ancak ürün ayıplı ise tüketicinin seçimlik hakları vardır. Özellikle gıda ürünleri bozuk ise ya da üzerindeki son tüketim tarihi veya tavsiye edilen tüketim tarihleri geçmiş ise iade edilebilir. Ya da ürünün başka ayıpları olması nedeniyle.

Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Döviz kuru yükselişinin bedelini her zaman olduğu gibi tüketici ödüyor. Halbuki kurdaki bu yükseliş ve düşüşlerde kazanan kesim bellidir. Örneğin son kurun düşüşünde bir gecede kimler yüksek miktarda rant elde etti, o gece kimler yüksek miktarda döviz bozdurdu, bunlar kamuoyu ile paylaşılmalı. Döviz kurları neden bu kadar yükseldi bir gecede düştü, sorgulanmalı.

Yastık altındaki altınların ekonomiye kazanılması söyleniyor, analarımızın kollarında bulunan ikişer adet bilezikler ile uğraşmayalım, yurt dışında kimlerin ne kadar dövizi var bunlar neden Türkiye’ye getirilmiyor, bunları ülkeye getirelim.

Sonuç olarak kur artışları nedeniyle tüketiciye yük yüklenmemeli, kimlere teşvikler verildi ise kimlerin vergileri silindi ise, kimlere geçiş garantileri ile hazineden kaynaklar aktarılıyor ise bence bu sıkıntının esas yükü onlara yüklenmeli.

Editör: TE Bilisim