Uzun süredir tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs pandemisi özellikle eğitim-öğretim hayatında kapanmaz eksiklikler yarattı. Bu sürecin en çok etkilenenleri ise farklı gelişim gösteren ve okulların kaynaştırma ya da bütünleştirme sınıflarında yer alan öğrenciler oldu. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Özel Eğitim Öğretmeni Muzaffer Adak, bu süreçte özellikle görme ve işitme engelli öğrencilerin tamamen eğitimden koptuklarını ifade ederek engelli öğrencilerin pandemide eğitim ve öğretimden uzaklaştıklarını belirtti.
Özel Eğitim Öğretmeni Muzaffer Adak, engelli öğrencilerin bir yıldan fazladır uzaktan eğitimde derslere giremediklerini ifade ederek, “Bahsettiğim çocuklar dersleri sınıf ortamında dahi yakalamakta güçlük çeken çocuklardı, ekran başında ise dersleri hiç yakalayamaz hale geldiler. Başta anne, babalarının desteği ile bir yere kadar gelmiş olsalar da fakat davranış problemlerinden dolayı bu da kesildi” dedi.
KAYNAŞTIRMA VE BÜTÜNLEŞTİRME FARKLI KAVRAMLAR
Özel Eğitim Öğretmeni Muzaffer Adak kaynaştırma ve bütünleştirme sınıflarında yer alan ve farklı gelişim gösteren çocukların pandemiden dolayı kesilen eğitimlerine ilişkin konuştu. Öncelikle kaynaştırma ve bütünleştirme sınıflarının aynı kavramlar gibi gözükse de aslında ayrı kavramlar olduğunu dile getiren Adak bu kavramlara ilişkin şunları söyledi:
“Son 3 yıldır Milli Eğitim Bakanlığı bütünleştirme eğitimine geçtiğini ifade etti. Fakat ben öncelikle kaynaştırma eğitimin ne olduğundan bahsetmek istiyorum. Normal gelişim gösteren öğrencilerin olduğu sınıfta farklı gelişim gösteren çocuğun bulunması o sınıfı kaynaştırma sınıfı yapar. Sınıf konuları işler, farklı gelişlim gösteren çocuğa da uygun konular verilir. Bütünleştirme sınıfları ise yine aynı sınıfta bulunan farklı gelişim gösteren çocuğa göre ders içeriklerinin ve ders programlarının uyarlanmasıdır. Bu farklı gelişim gösteren çocuk o sınıfta bulunuyor diye sınıfın derslerinin kolay yapılacağı anlamına gelmez. Şuanda Türkiye’de uygulanması gereken yöntem ise bütünleştirmedir, MEB de zaten kaynaştırmanın bittiğini bütünleştirmeye geçildiğini ifade etmektedir.”
“BİRÇOK ÇOCUK OKUMA YAZMAYI UNUTMUŞ”
Adak, kaynaştırma sınıfında yer alan öğrencilerin farklı engel gruplarında yer alan öğrenciler olduğunu belirterek, bu grupta yer alan öğrencilerin görme, işitme, zihinsel, bedensel gibi engelleri olan çocukların olduğunu ifade etti.
“Şunu net olarak söylemek gerekir ki görme ve işitme engel gurubunda yer alan çocuklar pandemi boyunca uzaktan eğitime neredeyse ulaşamadı” ifadelerini kullanan Adak sözlerini şöyle sürdürdü: “Öğretmenlerimiz dahi bu süreci tam olarak çözememişken o grupta yer alan çocuklar için eğitim erişilebilir hale gelemedi. Zihinsel engel grubunda yer alan çocuklar için ise bir plan, program hazırlanmadığından derslere devam edilemedi. Şunu diyebilirim ki engelli öğrenciler bir yıldan fazladır uzaktan eğitimde derslere giremiyorlar. Çünkü bahsettiğim çocuklar dersleri sınıf ortamında dahi yakalamakta güçlük çeken çocuklardı, ekran başında ise dersleri hiç yakalayamaz hale geldiler. Başta anne, babalarının desteği ile bir yere kadar gelmiş olsalar da fakat davranış problemlerinden dolayı bu da kesildi.”
Normal gelişim gösteren çocuklarda belirli miktarda öğrenme kaybı yaşandıysa engelli çocuklarda bu oranın iki katı değerinde olduğunu vurgulayan Adak, “Okuma yazmayı pandemiden önce öğrenmiş kaynaştırma öğlecileriyle değerlendirme amacıyla görüşüyorum ve gözlemlediğim okuma yazmayı unutmuş olmaları. Hatta birçok beceriyi unutmuş olduklarını fark ediyorum.” dedi.
“KAYNAŞTIRMA ÖĞRENCİLERİ İÇİN PLAN YAPILMALI”
Uzaktan eğitime geçildiğinde kaynaştırma ve bütünleştirme sınıfında yer alan öğrenciler için nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine ilişkin Adak şunlardan bahsetti:
“Eylül ayı itibariyle en azından kaynaştırma sınıfında bulunan öğrenciler için planlar hazırlanabilirdi. Öğretmenin sınıfında eğer kaynaştırma öğrencisi var ise ona göre bir plan hazırlanabilir ve böylelikle kaynaştırma sınıfında eğitim gören çocuklar için öğrenme kayıpları daha az miktarda tutulabilirdi. Çünkü aynı dersler farklı gelişim gösteren çocuklara da gösterilmeye devam edildiği sürece hiçbir sonuç elde edilmeyecektir. Hal böyle olunca çocuk da derse karşı direnç göstermeye başlıyor ve beraberinde öfke nöbetleri devreye giriyor.”
Avrupa’daki kaynaştırma sınıflarının pandemide nasıl bir yol izlediğine değinen Adak, “Avrupa’da kaynaştırma sınıflarında oturmuş bir düzen mevcut zaten. Oturmuş bir düzen olduğundan da pandemi ile o düzen ekran başına taşındı. Şunu da söylemek gerekir Avrupa’da okul kapatmada çok yüksek oranda olmadı. Türkiye okul kapatan ülkeler arasında 5. sırada yer alıyor örneğin. Bütünleştirici eğitimde Türkiye’de henüz oturmuş bir sistem de mevcut değil ve bu sistem de ekrana taşınınca verim de iyice düştü” dedi.
Aslında her sınıfın kaynaştırma sınıfı olduğuna dikkat çeken Adak, “Her çocuk kendi özelliği ile bir sınıfta eğitim almaya başlar. Engel durumuna göre değişmiyor esasında. Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim politikalarını da düşünecek olursak öğretmenlerimizin bu konuda yeterince donanıma sahip olmalarını sağlayacak eğitim anlayışı da mevcut değil. Öğretmenlerimiz tanı gruplarını bilmedikleri ve tanı gruplarına nasıl müdahale edeceklerini bilmedikleri için bu anlamda sınıflarında zorlanabiliyorlar. Bir yerden sonra da zaten farklı gelişim gösteren öğrenci ile ilgili alaka kesilme başlıyor” ifadelerini kullandı.
“ÖĞRENME KAYBI TELAFİ EDİLEBİLİR”
Uzaktan eğitime belirli bir süre daha devam edileceğine değinen Adak şunları söyledi: “Uzaktan eğitim kararı alınırken kaynaştırma ve bütünleştirme öğrencilerinin göz önüne alınması gerekiyor. Türkiye’deki engel durumu yüzde 8, bunun da sınıflara yansıması ise neredeyse yüzde 15’tir. Bu ise her sınıfta 6-7 öğrenciye tekabül etmektedir. 6-7 öğrencinin ise özel bir eğitime ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır ve bunlar göz önünde bulundurularak karar alınmalıdır.”
Son olarak pandemi boyunca yaşanan öğrenme kaybının sistematik bir şekilde hareket edilirse telafi edilebileceğini belirten Adak, “Yani bugünün kararını yarın almakla telafi edilecek bir öğrenme kaybı değil bu ne yazık ki. Şimdiden 2022, 2023 yıllarının eğitim planı programlanmalıdır. Geçtiğimiz yılın ve bu yılın özellikle 1, 2 ve 3. sınıflarının yeterince kazanım yaşayamadıklarını düşünecek olursak belki de kayıp bir nesil geliyor. Tüm bunlar düşünülerek gerekirse müfredat buna göre hazırlanmalıdır” diyerek sözlerini sonlandırdı. (Türkan ÇATAL YILDIZ)