Filozof Herakleitos’un meşhur sözü ‘değişmeyen tek şey değişimin kendisidir’ sözünü duymuşsunuzdur. Zaman aktığı sürece her şey değişmeye mecburdur. Örneğin 14. yüzyıl Rönansans döneminde güzel kadın olabilmek için ayva göbekli, tombiş ve bembeyaz tenli olmak gerekirken, ki keşke o yüzyılda yaşasaydım dedirten bir güzellik algısı, günümüzde karın kasları olan, incecik ve yanık tenli olmak gerekiyor. Aspava sevdalısı günümüz kadınları mesela ben ve benim yakın arkadaşlarım sırf bu güzellik algısı yüzünden tıka basa yemek yiyemiyor; sistemin kölesi olduğumuz için aç kalıp mutsuz oluyoruz : ) Zamanla değişen farklı konulardan bir diğeri de teknolojiyle olan ilişkimiz… Teknolojinin en tepe noktasının bilgisayarda paintle resim çizdiğimiz günler olduğu dönemde çok bilgili çocuklar değildik ve her şeyi ailemizden ve ansiklopedilerden öğrenmeye çalışırdık. Anne babalarımızın, aile büyüklerimizin tecrübeyle, okuyarak edindiği bilgileri özellikle isim şehir oyununu oynarken, (gençler bu oyunu bilmeyebilir) ‘Anne bu ne, baba bu nu ne’ diye öğrenirdik. Ama şuan gençler teknoloji sayesinde her bilgiye ulaşabildiğinden ve teknolojiye ailelerinden daha çok hakim olduklarından işler tam tersine döndü ve anne babalarımız bize sürekli ‘bu ne, bu ne’ demeye başladılar. Ben babama Facebook kullanmayı öğretirken; onun bana çarpım tablosunu öğretmeye çalıştığı günden çok daha büyük bir çaba harcadım mesela. Ve değişen bambaşka bir konu kadın erkek ilişkileri… Biz küçük kız çocuklarıyken, evvel zaman içinde kalbur saman içinde prenseslerin şatolarda kurtarılmayı beklediği gece 12 olunca balodan kaçtığı; ama prensin peşinden koştuğu elinde kalan cam ayakkabıyla tüm ülkede sevdiği kadını aradığı, prenseslerin derin uykusundan prens tarafından öpülerek uyandırıldığı masallarla büyütüldük. Prensesler tüm zorluklara rağmen kurtarılmalı, geç oldu diye kaçtıklarında peşlerinden koşulmalı, öpülmeli, çok sevilmeli ve sonsuza kadar mutlu edilmeliydiler. Ama günümüzde prensesler ve prensler tavır değiştirdi. Ulaşılması zor bir şatodaki prensesi gören beyaz atlı prens bununla mı uğraşacağım diyerek atını başka yöne sürmeye başladı. Eğer ben artık kaçıyım 12 olmuş geç olmuş kabağa dönmeyim şimdi diyen bir prenses varsa, prens tarafından güzelim daha yeni eğlenmeye başlıyoruz oyun bozuyorsun çocuk muyuz ya biz diye terslendi. Sizi öperek uyandıran prens, sen uyan diye öpüyorum sonsuza kadar mutlu olacağımızı düşündürecek bir şey yapmıyorum; ben bir ilişki istemiyorum diyerek sizi ayakta uyutmak istedi. Zamanla prensler kötü krallara, prensesler de külkedilerine dönüştüler