Bir topluluk düşünün, herkes aklına gelen her şeyi yapıyor. Kurallar yok. Sınırlar yok. Sistemler yok. Ve “biz özgürüz” diyorlar. Ne kadar saçma geliyor kulağa değil mi.
Veya bir genç düşünün, her istediğini yapıyor. Ne gelirse aklına. Düşünmeden, sonuçlarını bedellerini hesaplamadan. Aklına her geleni yapıyor. Bir kadın, bir erkek, bir çocuk düşünün. Canı ne isterse yapabilen. Böyle bir imkan olsaydı, insanlar sadece eğlenmek, tüketmek, harcamak, kısaca sadece zevk almak isterlerdi. Ama yaşam öyle değil. Yaşamda acılar, bedeller, amaçlar var.
Sadece zevki tüketen kişilerin mutlaka sonunda bedelini ödediklerini, mutsuzlaştıklarını biliyoruz. Her aklımıza gelenin, bizim için iyi ve faydalı olmayacağını biliyoruz. Sadece zevkleri tüketmek, acılardan kaçmak, bedellerden kaçmak, mutluluğumuzdan çalmaktır. Hedefi olmayan bir insan yalnızca ister. İsteklerim olsun diye düşünür. Üretmeyi bilmez, sadece tüketir. Zamanı, sevgiyi, aşkı, parayı, eğlenceyi… Ve elde ettiği şey tatminsizlik, mutsuzluktur.
Bazen erkeklerin, “biz özgürlüğümüze düşkünüz” dediklerini duyarım. Nedir özgürlük tanımları? Her istediği kadınla birlikte olmak mı? Canının istediği yere istediği kadar para harcamak mı? Kimseye hesap vermemek mi? İstediği kişilerle, istediği yerlere gitmek mi? şimdi size aşağıda anlatacağım hikaye tam da bu anlattıklarımı anlatıyor. İyice okuyun. Hikaye şöyle;
Osmanlı zamanında bir beldede bir Allah dostu yasarmış. Bu zati herkes çok sever ve sayarmış. Yaşı da oldukça fazla olan bu zat Cami'den eve evden Cami'ye öyle bir yasam sürermiş. Bir de beslediği ve çok sevdiği 3 tane koyunu varmış. Mahallede yasayan birde ayyaş bir zat varmış. Bu zat içki içermiş, kimsede buna korkusundan bir şey diyemezmiş. Ancak haram konusunda hassas olan bu yaşlı amca nerde görse tatlı dille ikaz eder ve vazgeçmesini istermiş... Gel zaman git zaman bu adam artik yaşlı amcanın sözlerinden usanmış ve onu kadıya şikayet etmiş.
Ayyaş: bu yaşlı adam beni sürekli ihtar ediyor artik canim sıkılmaya başladı demiş. Bunun üzerine kadı efendi yaşlı zati çağırarak: "Bak bey amca adama karışamazsın istediğini yapar" demiş. Yaşlı amca da kötü bir niyetinin olmadığını sadece bu haramdan vazgeçmesini istediğini söylemiş. Kadı efendi bu söz üzerine: "Sana ne bey amca, her koyun kendi bacağından asılır, ne hali varsa görsün" demiş. Bunun üzerine oldukça üzülen yaşlı amca evine dönmüş. Ertesi sabah mahalleli uyandığında çok kötü bir kokunun mahalleyi sarmış durumda olduğunu görmüşler.
Bir de ne görsünler yaşlı amca 3 koyunu bacaklarından asmış. Kokan koyunlarda bütün mahalleyi berbat bir duruma getirmiş. Bunu duyan kadı efendi hemen amcayı çağırmış ve neden böyle yaptığını sormuş. Yaşlı adam su cevabi vermiş: "Bakin, her koyunu kendi bacağından astım ama bütün mahalle pisliğini çekiyor..." alıntıdır