CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 20 Haziran 2023 tarihinde TBMM’de gerçekleşen partisinin Grup Toplantısı’nda konuştu. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle;

6 Şubat 2023’te bir deprem felaketi yaşadık. 50 binin üzerinde insanımız hayatını kaybetti. Hala yaraların sayılmadığını hepimiz biliyoruz ve yüreğimiz o bölgede. Acıların giderilmesi için hepimize düşen görevler var. O insanlarımızın huzur içinde yaşaması için yapmamız gerekenler var.
Belediyelerden şu anda kesintiler biraz daha arttı. En azından deprem bölgesindeki belediyelerin paralarını kesmeyin. İnsanlara hizmet ediyor sorunları çözmeye çalışıyorlar.

Medya dediğiniz organ toplumun sesi, sözlüdür. Toplumun duygularını yansıtır. Haksızlıklar varsa, yasa dışı işlemler varsa gazeteci gazeteciliğini yapar, etik kurallar içerisinde bunu topluma bildirir. Tatvan’da da bir gazeteci, Sinan Aygül, Tatvan Belediyesi’ndeki bir olayı gündeme getirdi ve bu gazeteci arkadaşımız bölgedeki bütün yolsuzluk haberlerini yapan yürekli bir gazetecidir. Belediye Başkanı korumaları tarafından nasıl böyle bir haber yaparsın diye adeta linç edildi. Kendisini aradım, geçmiş olsun dileklerimi ilettim.  Kendisinin attığı tweetteki gibi; susmayacağız, haramilere geri adım attıracağız.

T.C.’nin herhangi bir vatandaşı yasalar çerçevesinde gider başvurusunu yapar, yargıçlar onaylarsa seçime girer ve vatandaş seçerse gelir. Seçimi kazanan Can Atalay hala tutuklu. Anayasa’ya, meclis iç tüzüğüne, geleneklerimize, demokrasiye aykırı.

Bir gazete nasıl olur da 3 milyon TL'ye yakın Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilmesin diye reklam verir? Hangi gerekçeyle? Hangi etik değerle? Sen gazetesin, beni övmek zorunda değilsin, lehime yazı yazmayabilirsin ama objektif olmak zorundasın. Bu kadar ahlaksızlık olur mu?
İstanbul bizim için de Türkiye için de dünya için de önemli bir merkezdir. Erdoğan boşuna söylemiyordu İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder diye. Hala İstanbul’u nasıl alabilirim arayışı içinde. İstanbul’da Ekrem başkan kazandıktan sonra bir miting yaptık. Bir işçi akabinde bana şöyle bir mesaj atmıştı, ilk kez bir mitinge zorla götürülmedik. Biz öyle bir şey yapmadık asla. 

Bugün asgari ücret açıklandı. 11.402 lira oldu. Bu rakam makul bir rakam mı? Beni şaşırtan Türk-İş başkanının buna hiç itiraz etmemesi. Makul diyor, öyle anlıyorum ben. Oysa aynı Türk-İş Başkanı’nın yaptığı başka bir açıklama var; bekar bir çalışanın yaşama maliyeti 13 bin 430 TL. Siz buna itiraz etmeyeceksiniz! Bu doğru değil. İşçinin hakkını ve hukukunu korumak her şeyden önce sendikanın görevidir. Sendika iradesini Saray'a ipotek etmişse, sendikacı olmaktan çıkar. Onun hukuktaki adı sarı sendikacılıktır. 

Türkiye'nin gerçek anlamda bir beka sorunu vardır. Beka nedir önce buradan başlayalım. Bir devletin toprak bütünlüğünü, ahdi hukukunun ve anayasal düzeninin iç ve dış tehditlere karşı koruması suretiyle hayatiyetini devam ettirmesi bekadır. Devletin varlığını, saygınlığını koruyacaksınız. Devleti ezdirmeyeceksiniz. Devleti yöneten bir kişi mal varlığı dolayısıyla kendisi teslim alındıysa, mal varlığı dolayısıyla kendisine yönelik eleştirilere tek cümle dahi kuramıyorsa o kişi teslim alınmış kişidir.

Gazi Mustafa Kemal'in iki temel ilkesi vardır; siyasi bağımsızlık ve savaş meydanlarında kazanılan zaferler, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa siyasi bağımsızlığınızı koruyamazsınız der. Demek ki ekonomik bağımsızlık bu kadar değerli. 

Bugün Dünya Mülteci Günü. Beyler rahat etsin diye bütün sıkıntıyı biz çekiyoruz. Avrupalılara da söyledim, Suriye'de kan gövdeyi götürürken kılınız kıpırdamadı, hepiniz sarayda oturuyordunuz dedim. Ne zaman ki oradan kaçanlar size gelmeye başladılar, bağırmaya başladınız bunlar buraya niye geliyor diye.  Niye kan dökülürken sesiniz çıkmıyordu. Hani sizin etik değerleriniz vardı, hani siz dünyaya medeniyet satıyordunuz, hani medeni ülkelerdiniz. Sırtıma yükü vuracaksın elime vereceksin üç beş dolar. Beka sorunu budur. Demografik yapımız değişiyor. Türkçe dahi bilmeyen bir kişiye vatandaşlık veriyorsunuz ve bu kişi oy kullanıyor. Bütün dünya bize gülüyor ve bütün dünyada saygın insanlar da Türkiye’nin geleceği için kaygı duyuyorlar.

Artık bu ülkenin ülkeye ihanet edenlerden kurtulması lazım.
Son olarak, hiçbirimiz, hiçbir CHP'nin umutsuzluğa kapılma hakkı yoktur. En zor koşullarda Türkiye'yi aydınlığa çıkarmak bizim görevimizdir. Açık ve net söylüyorum, değil 6’lı masa, Türkiye’nin aydınlığa çıkması için gerekirse 16'lı masa kuracağım, yeter ki Türkiye'yi aydınlığa çıkaralım!