Bildiğimiz üzere Ankara Barosu’nun Ekim ayında Olağan Genel Kurulu gerçekleşecek ve aday adayları programlarının tanıtımını yapmaya başladılar. Geçtiğimiz günlerde ise gelen davet üzerine, DSA Grubu’nun aday adaylarından olan Şenal Sarıhan’ın, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde meslektaşları için düzenlediği tanıtım toplantısına katılma fırsatım oldu. Oldukça heyecan ve umut verici programdan edindiğim notlardan evvel, Şenal Sarıhan’dan bahsetmek isterim.
100 Kahraman Kadın ve Robert Kennedy İnsan Hakları ödüllerinin sahibi olan Sarıhan, profesyonel meslek hayatına bir eğitimci olarak başlamış, akabinde 1974 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Ankara Barosu’na bağlı serbest avukat olarak meslek hayatını devam ettirmiş. Avukatlığa başladığı ilk yıllarda Çağdaş Hukukçular Derneği’nin yeniden açılmasında etkin bir rol aldıktan sonra, üç dönem de Genel Başkanlık görevini sürdürmüş, 5 Aralık 1997’de kadın mücadelesini örgütlemek amacıyla Cumhuriyet Kadınları Derneğini kurmuş ve 17 yıl da derneğin Genel Başkanlığını yapmıştır. 2005 ve 2006 yılları arasında da Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu’nda Başkan Yardımcısı olarak görev alan Sarıhan, 2015 seçimlerinde de Ankara ikinci bölge milletvekili olarak seçilmiştir.
İnsan hakları savunucusu olan Sarıhan, adaylığını açıklarken, cüppelerinin önünde düğme olmadığını, kimsenin önünde eğilmediklerini ve avukatların susmaya hakkı olmadığını hatırlattı. Samed Behrengi’nin Küçük Kara Balık kitabına da atıfta bulunarak, “Hep birlikte balıkçının ağını aşağı doğru çekmemiz gerekiyor” diyerek meslektaşlarına, hukuksuzluklara karşı beraber mücadele edebilmek, yeni bir baro inşa edebilmek için çağrıda bulundu.
İnsan hakları ilke ve mücadelesi temelinde, Toplumsal Hak Merkezleri Senatosu kurmak, baronun hak temelli merkezlerinde liyakata dayalı görevlendirmeler yapmak, kreş ve avukat yaşam merkezleri gibi hizmet merkezlerini hayata geçirmek, genç meslektaşlarıyla Bağ-Kur ödemeleri yönünden de dayanışmak, Baro Meclisini daha demokratik hale getirmek gibi projeler için meslektaşlarını birlikte mücadele etmeye çağıran Sarıhan; Avukat meslektaşlarına “Adalet bütün kapıları açan bir anahtardır, şimdi biz avukatlar olarak bu anahtarın sahipleriyiz. İnsanlar düşüncelerini açıklamaktan ötürü cezaevlerine kapatılıyorlarsa elbette onların yanındayız. Bizim gözlerimizi kapatmaya hakkımız yok, bizim kulaklarımızı kapatmaya hakkımız yok. Ne diyor Faruk Erem, Avukatların susmaya hakları yoktur. Neye karşı susmamak, insan haklarına karşı susmamak” şeklindeki sözlerine Bertolt Brecht’in “Halkın ekmeğidir adalet” dizelerini de hatırlatarak devam etti.
Sarıhan’ın konuşması, kendisini dinlemeye gelen birçok meslektaşı tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı.
Bu vesileyle, ben de, Brecht’in dizeleriyle sonlandırıyorum yazımı;
“Bilin: Halkın ekmeğidir adalet.
Bakarsınız bol olur bu ekmek,
Bakarsınız kıt,
Bakarsınız doyum olmaz tadına,
Bakarsınız berbat.
Azaldı mı ekmek, başlar açlık,
Bozuldu mu tadı, başlar hoşnutsuzluk boy atmaya ...”
Güzel günlere.