Hayatımız büyük bir gürültü içerisinde geçiyor. Bu gürültü ise kimi zaman bizi mutlu ediyorken kimi zaman mutsuzluğa ve beraberinde umutsuzluğa sürüklüyor. Çünkü hayatımızda var olan problemler, iş hayatındaki sıkıntılar vb. nedenlerle hayata karşı daha olumsuz bir bakış açısı geliştirebiliyoruz. İnsan elinde olmadan bazı durumlarda ne kadar istese de pozitif kalamayabiliyor. İşte böyle anlarda, kişinin alması gereken o kadar fazla sorumluluk vardır ki kendisiyle ve kafasındaki olumsuz düşünceleri değiştirmekle uğraşamayabilir. Halbuki hayata pozitif bakabilmek her şeyi değiştirir!
İşte içimizde beslediğimiz olumlu olumsuz her neyse artık zamanla bu duygular ya bizi tamamlayacaktır ya da bizi tüketecektir. İçimizde olumlu olumsuz neyi besliyorsak, zamanla o bizi ya tamamlayacak ya da tüketecektir. Bunun için de olumlu bakış açısını büyütmek gerekli. Çünkü hayatın anlamı bizim bakışlarımızda gizli. Hayata ne kadar geniş bakabilirsek onu o kadar anlamlı görebilme imkânımız artıyor. Bir noktaya odaklanıp kaldığımızda ise hayatın renklerini kaçırıyoruz. Oysa hayata geniş bakmayı öğrenenler, hayattan daha çok zevk alanlardır. Hayattan zevk alamadığınızı fark ettiğiniz anda bakış açınızı değiştirmeniz kaçınılmaz olacaktır.
Bu konuyla ilgili sizlerle hemen bir anekdot paylaşacağım:
“Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğuna takmış kafayı. Bulduğu hiçbir yanıt ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş. Ama aldığı yanıtlar da ona yetmemiş. Fakat mutlaka bir yanıtı olmalı diyormuş. Ve dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş. Köy, kasaba, ülke dolaşmış, bu arada zaman da durmuyor tabii ki.
Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona
-Şu karşı ki dağları görüyor musun, orada yaşlı bir bilge yaşar istersen ona git belki o sana aradığın yanıtı verebilir, demişler.
Çok zorlu bir yolculuk sonunda bilgenin yaşadığı eve ulaşmış adam. Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye hayatın anlamının ne olduğunu sormuş. Bilge “sana bunun yanıtını söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor” demiş. Adam kabul etmiş. Bilge bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytinyağı doldurmuş.
- Şimdi çık ve bahçede bir tur at, tekrar buraya gel. Yalnız dikkat et, kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin, eğer bir damla eksilirse kaybedersin.
Adam, gözü çay kaşığında, bahçeyi turlayıp gelmiş. Bilge bakmış evet demiş "kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı?"
Adam şaşkın...
- Ama demiş ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki.
- Şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun, kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel, demiş Bilge...
Adam tekrar bahçeye çıkmış, gördüğü güzelliklerle büyülenmiş, muhteşem bir bahçedeymiş çünkü ... Geri geldiğinde bilge adama "bahçe nasıldı" diye sormuş ... Adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini anlatmış. Bilge gülümsemiş "ama kaşıkta hiç yağ kalmamış" demiş ve eklemiş:
- Hayat senin bakışınla anlam kazanır. Ya sadece bir noktayı görürsün, hayatın akıp gider, sen farkına varmazsın... Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın, akıp giden zamanın anlam kazanır. Hayatının anlamı senin bakışlarında gizli.