Editör: TE Bilisim
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Gıdada dağılım olağanüstü bir dengesizlik içinde, hem açlığı hem de obeziteyi bir arada yaşıyoruz. Dünyada yüz milyonlarca insan açlık çekerken, ondan çok daha fazla insan ise ihtiyacının çok üzerinde gıda tüketiyor. Ayrıca, dünyada üretilen yaklaşık 4 milyar ton gıdanın üçte birini israf ediyoruz” dedi.
“Eylemlerimiz Geleceğimizdir. Sağlıklı Beslenme ile Açlığa Son Verilmiş Bir Dünya” temasıyla kutlanan 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar ile FAO Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu ortak basın toplantısı düzenledi.
Gıdada dağılımın olağanüstü bir dengesizlik içinde olduğunu vurgulayan ve “hem açlığı hem de obeziteyi bir arada yaşıyoruz” diyen Bayraktar, şöyle konuştu:
“Dünyada yüz milyonlarca insan açlık çekerken, ondan çok daha fazla insan ise ihtiyacının çok üzerinde gıda tüketiyor. Ayrıca, dünyada üretilen yaklaşık 4 milyar ton gıdanın üçte birini israf ediyoruz. FAO, 820 milyon insanın açlık çektiğini ortaya koyuyor. 21. yüzyılda Türkiye’nin 10 katı bir nüfusun açlık çektiğini görmek, ulaştığımız uygarlık ve gelişmiş düzeyi açısından utanç verici bir durumdur. Güvenilir, besleyici ve yeterli gıdaya erişemeyen insan sayısı ise 2 milyarı geçmektedir. İşin acı tarafı, 5 yaşından küçük 150 milyon çocuk, yaşıtlarına göre daha kısa ve gelişim geriliği yaşıyor. Üstelik dünyada açlığı azaltma konusunda iyiye gitmiyoruz.”
“193 ÜLKE AÇLIĞI TAMAMEN ORTADAN KALDIRMA HEDEFİ ÜZERİNDE KENETLENMELİ”
Birleşmiş Milletlere (BM) üye 193 ülkenin 2030’a kadar açlığı tamamen ortadan kaldırma hedefi üzerinde kenetlenmesi gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:
“Özellikle yoksullar ve çocuklar başta olmak üzere herkesin bütün yıl boyunca güvenli, besleyici, yeterli miktarda besine erişimi güvence altına alınmalıdır. Bu hedefe ulaşmak için çok daha gayretli bir çalışma yürütmek zorundayız. Gıda arzını ve gıda fiyatlarını etkileyen bazı etkenler de açlığı azaltma politikalarına yardım etmiyor. Küresel ısınma gittikçe daha önemli bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Buna bağlı olarak, iklim koşullarında yaşanan değişim, gıda arzını doğrudan etkiliyor. Gelişmiş ülkelerin tarımsal ürünlerdeki ithalat-ihracat ve korumacı politikaları, gelişmekte olan ülkelerin tarım gıda ihracatlarını kısıtlıyor ve daha fazla tarımsal üretim yapmasına da engel oluyor. Hızlı nüfus artışına ve beslenme rejimindeki değişime bağlı olarak gıdaya olan talep, arzın üzerinde artıyor. Bu durum da gıdaya erişimi gittikçe daha zor hale getiriyor. Tarım sektörüne yeterli yatırımın yapılmaması verimlilik artışlarını önlüyor. Girdi fiyatlarının artması tarımda maliyetleri yükseltiyor. Tarım ürünlerinin biyoyakıt üretiminde kullanılması da özellikle gelir seviyesi düşük ülke ve insanların gıdaya erişimini olumsuz etkiliyor.”
“AÇLIĞA SON VERMEK MÜMKÜN MÜ?”
Konuşmasında, “peki açlığa son vermek mümkün mü?” diyen Bayraktar, şunları söyledi:
“Tabii ki mümkün. Dünya çapında ortak çalışmalar yaparsak bunu rahatlıkla sağlayabiliriz. Üretilen gıdayı dengeli dağıtır ve israfı en aza indirirsek açlığa son veririz. Beslenme ve yeme alışkanlıklarımızı sağlıklı hale getirirsek aşırı gıda tüketimimizi azaltır, açlığa son verir, dünyamızın dengelerini de bozmayız. Dünyada 820 milyon insan açlık çekerken, 1,9 milyar insanın aşırı kilolu, bunlardan 790 milyonun ise obez insan olması içinde bulunduğumuz durumun ne kadar adaletsiz olduğunu da göstermektedir. Üstelik obezlerin 120 milyonunun 5-12 yaş arası, 40 milyonunun 5 yaş altı çocuklardan oluşması geleceğimiz açısından hem üzücü hem de düşündürücü bir durumdur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 2,8 milyon kişi obezite nedeniyle hayatını kaybediyor. Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre, obezite ülkemizin de önemli bir sorunu. Nüfusumuzun yüzde 30’u obeziteden mustarip durumda. Açlık sorunu kendi ayakları üzerinde duran ve yeterli üretimin yapıldığı tarım sektörünün varlığını sağlamakla çözülebilecek bir sorundur. Dünyada gıda güvenliği ancak devletlerin, uluslararası kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının ve tüm diğer aktörlerin de aktif katılım ve diyaloğuyla mümkün olabilir.”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar
“İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DURUMU DEĞİŞTİRMEK İÇİN NE YAPMALIYIZ?”
“Peki, içinde bulunduğumuz durumu değiştirmek için ne yapmalıyız?” diyen Bayraktar, önerileri şöyle sıraladı:
“Öncelikle her insanın sağlıklı, sürdürülebilir ve ulaşılabilir gıda ihtiyacı karşılanmalıdır.
Bunun için tüm ülkeler iş birliği içinde çalışmalı ve tarım sektörü güçlendirmelidir.
Dünyadaki her ülke tarımını sürdürülebilir hale getirmeli, tarım ve ekonomilerini istikrarsız kılmaya yönelik dış etki, politika ve müdahalelere karşı üreticilerini ve tarım sektörlerini korumalıdır.
Açlık ve yetersiz beslenmeden en çok etkilenen az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, gıda üretiminde kendine yeterli düzeye gelmelidir.
Öncelikle tarım toprakları, meralar, sulak alanlar, ormanlar korunmalıdır.
Topraklar ile su kaynakları kirletilmemelidir.”
“BAŞTA YAPISAL SORUNLAR OLMAK ÜZERE ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARIMIZ BULUNUYOR”
“Ülkemiz açısından bakarsak, gıda güvencesinin sağlanması, toplumun, gençlerimizin ve çocuklarımızın sağlıklı ve kaliteli beslenmesi için tarımımızın uluslararası alanda rekabet edebilecek doğrultuda sürdürülebilir bir şekilde gelişebilmesini sağlamak zorundayız” diyen Bayraktar, şunları söyledi:
“Hal böyleyken ülkemizin gıda güvencesini sağlayan sektörümüzün başta yapısal sorunlar olmak üzere çözüm bekleyen önemli sorunları bulunmaktadır. Sektörümüzün; parçalanmış arazi yapısı, örgütlenme ve sulama gibi sorunları çözüm beklemektedir. Orta ve uzun vadede çözüm yolları bulmak ve yapısal sorunlarımızı çözmek zorundayız.
Gecesini gündüzüne katarak çalışan çiftçilerimiz tarlasından, bahçesinden alması gereken geliri elde edememektedir. Yeterli geliri elde edemeyen çiftçilerimiz özellikle bankalara olan borcunu ödeyememekte ve yeni üretim sezonunun masraflarını karşılamakta zorlanmaktadır.”
Bayraktar, insanlığın geleceğinin tarım ve gıda olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkati çekerek, “Temennimiz aç insanın kalmadığı bir dünyadır, sağlıklı beslenmedir. Bu eylem çerçevesinde bir araya gelelim, ortak hareket edelim, ortak çalışalım” dedi.
VİOREL GUTU: “HERKESİ NE YEDİĞİNİ ŞÖYLE BİR DURUP DÜŞÜNMEYE DAVET EDİYORUZ”
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu, “Eylemlerimiz geleceğimizdir. Sağlıklı Beslenme ile Açlığa Son Verilmiş bir Dünya” başlığı aracılığı ile sağlıklı beslenmenin herkes için erişilebilir ve maddi anlamda ulaşılabilir olması için çağrıda bulunduklarını, herkesi ne yediğini şöyle bir durup düşünmeye davet ettiklerini söyledi.
Son yıllarda, beslenme tarzının ve yeme alışkanlıklarının küreselleşme, şehirleşme ve gelir artışının etkisiyle epeyce değiştiğini ifade eden Gutu şöyle devam etti:
“Son on yıllardır, beslenme tarzımızı ve yeme alışkanlıklarımızı küreselleşme, şehirleşme ve gelir artışının etkisiyle epeyce değiştirdik. Mevsimsel ve bitkisel ürünler ve lif yönünden zengin yiyeceklerden uzaklaşarak, ağırlıklı olarak şeker, yağlar, tuz, işlenmiş gıdalar, et ve diğer hayvansal ürünlerden oluşan yiyeceklerle beslenmeye yöneldik. Süpermarketlerin raflarında daha karlı ürünlere öncelik verildiğini düşünecek olursak, tarımsal üretimden gıdanın işlenmesi ve perakendeye, artık taze ve yerelde üretilmiş gıdalar için pek yer kalmadı.
Hepsinin ötesinde, artık evde yemek hazırlamaya daha az vakit harcar, daha ziyade süpermarketlere, fast food’a ve dışarıdan yemek siparişine bağımlı yaşar olduk. Yeme alışkanlıklarımızdaki değişiklikler ve hareketsiz yaşam tarzımız sadece gelişmiş ülkelerde değil, düşük gelirli ülkelerde de obezite sorununu beraberinde getirdi. Bugün, dünya genelinde fazla kiloluluk ve obezite sorunu yaşamayan tek bir bölge bile yoktur. Tahminler 2025 yılına kadar her iki kişiden birinin bu sorunlardan mustarip olacağına işaret etmektedir.”
VİOREL GUTU: “TÜRKİYE’DE HER 4 KİŞİDEN 3’Ü ŞİŞMAN”
Yakın zamanda TBMM’ye sunulan Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre, Türkiye’de her 4 kişiden 3’ünün şişman ve hareketsiz olduğunun belirtildiğini bu rakamın nüfusun yüzde 30’unun obez olduğu anlamına geldiğini ifade eden Gutu şunları söyledi:
“Bu rakamlar gösteriyor ki artık gıda üretim, arz ve tüketim biçimlerimizi değiştirmemiz gerekmektedir. Sadece gıda üretiminden ziyade daha sağlıklı gıda üretimine odaklanmamız gerekmektedir. Diğer yandan ulaşılabilir çözümlerin olması da sevindirici haberdir. Ancak bu çözümler toplumun her bir kesiminin taahhüdünü ve eyleme geçmesini gerektirmektedir.”
Basın toplantısının düzenlenmesinde sağladıkları katkılarından dolayı, Türkiye Ziraat Odaları Birliğine teşekkürlerini ileten Gutu, “Artık gıdamızı nasıl üretiyor, paylaşıyor ve tüketiyoruz, durup bir düşünmenin vakti gelmiştir. Eğer doğru şekilde hareket edilirse, herkesi sağlıklı gıda ile buluşturabilir, insana yaraşır gelirler üretebilir, bugünün ve geleceğin nesilleri için daha iyi hayatlar sunabiliriz. Bu sebeple, ’Sağlıklı Beslenme ile Açlığa Son verilmiş bir Dünya için Eylemlerimiz Geleceğimizdir’ diyorum” diye konuştu. Gutu, Türkiye Ziraat Odaları ile birlikte iş birliği içinde çalışmaktan mutluluk duyacaklarını ifade etti.
(Türkan ÇATAL YILDIZ)
Yorumlar