Son günlerde Türkiye'nin dört bir yanında çiftçilerin yaşadığı zirai don felaketi, iklim değişikliğinin artık bilimsel bir veri olmaktan çıkıp soframıza ulaşan ekmeğin kaderini belirlediğini gözler önüne serdi. Şeker-İş, bu felaketin Meclis'te konuşan bazı vekillerin İklim Kanunu'na karşı çıkmasıyla çelişkili bir durum oluşturduğunu vurguladı.
Gerçekler ve Gereklilikler
Şeker-İş, İklim Kanunu'nun gecikmiş bir gereklilik olduğunu belirterek, bu düzenlemenin bireylerin yaşam biçimini değil, büyük kirletici sektörleri hedef aldığını ifade etti. Ancak kamuoyunda "kurban bayramı yasaklanacak, organik tarım bitecek" gibi temelsiz iddiaların yayılması, kömür santrallerine göz kırpan bir zihniyetin kara propagandası olarak değerlendirildi.
Avrupa Birliği'nin Sınırda Karbon Düzenlemesi (CBAM) kapsamında Türkiye'nin yılda yaklaşık 2 milyar Euro'luk ek vergi yüküyle karşı karşıya kalacağına dikkat çeken sendika, bu yükün Türk çiftçisinin alın terinden kesileceğini ve İklim Kanunu'nun çıkmaması durumunda Türkiye'nin Avrupa pazarında ürünlerinin eleneceğini belirtti.
Çevre, Ekonomi ve Adalet
Şeker-İş, İklim Kanunu'nun çevre meselesinin ötesinde ekonomik bağımsızlık, tarımsal güvenlik ve sınıfsal adalet meselesi olduğunu vurguladı. Sendika, geçmişte halk sağlığı için NBŞ’ye karşı mücadele etmiş, özelleştirmelere direnmiş ve güneş enerjisiyle üretime geçmiş bir örgüt olarak, bugün de sahte korkulara karşı toprağın sesi ve emekçinin vicdanı olmaya devam ediyor.
"Eleştir, Geliştir, Dönüştür"
Şeker-İş, İklim Kanunu'nun eksiklikleri olsa da bu yolda atılması gereken bir adım olduğunu belirterek, yalanlara teslim olmayacaklarını ifade etti. Sendika, bu kanunun çıkmaması durumunda Türkiye'nin topraklarının daha fazla zarar göreceğini ve çocukların sofralarından eksilen her lokmanın hesabının sorulacağını dile getirdi.
Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası Genel Başkanı İsa Gök adına yapılan bu açıklama, İklim Kanunu'nun önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.