İstanbul`da yaşanan depremin ardından haberleşmenin kesintiye uğramasıyla ilgili açıklama yapan Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), iletişim altyapısındaki yetersizlikler, acil durumlara karşı hazırlıksızlık ve yapı denetim sistemindeki sıkıntılar göz önüne alındığında, süreç böyle devam ederse yüksek şiddetli bir depremde çok büyük zararlar meydana geleceği uyarısında bulundu. Açıklamada, doğa olaylarının afete dönüşmemesi için önlem alınarak özellikle hastaneler, itfaiye istasyonları, haberleşme, su ve elektrik hizmeti veren kritik birimlerin deprem sonrasında da çalışabilirliğinin sağlanması gerektiği vurgulandı. 1999 yılında yaşanan depremin İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve Bolu gibi illerimizde çok büyük yıkıma yol açtığını, on binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olduğunu hatırlatılan açıklamada, “Bu afette Türk Telekom`un santral binaları ve baz istasyonları zarar görmüş, kablolar kopmuş, direkler devrilmiş, o günün teknolojisi ile yapılan haberleşme uzun süre kesintiye uğramıştır. Aradan 20 yıl geçti, neredeyse yeni bir çağa girdik ama İstanbul`da 26 Eylül 2019 tarihinde yaşanan 5.8 şiddetindeki depremde yine telefon şebekeleri çalışamaz hale gelmiştir. Can kaybının olmadığı, çok büyük bir hasara da yol açmayan depremin ardından İnternet üzerinden veri iletimi dışında haberleşme tamamen durmuştur. Bu durum kelimenin tam anlamıyla fiyaskodur” ifadeleri kullanıldı. “İLETİŞİMİN ALTYAPISI PİYASAYA TESLİM EDİLMİŞTİR” Türk Telekom`un özelleştirilmesiyle ülkenin hayati önem taşıyan iletişim altyapısının piyasaya teslim edildiği savunulan açıklamada, “Kamu eliyle yürütülmesi gereken iletişim hizmetlerinin, yatırımdan çok kar odaklı çalışan özel sektöre devredilmesi, bu alanda istenilen gelişme düzeyine ulaşılamamasına neden olmuştur. Bugün yaşanan yönetim ve altyapı zafiyetinin en büyük nedeni yıllardır sürdürülen özelleştirme ve piyasalaştırma politikalarıdır. Bilindiği üzere Türkiye`nin yüzde 92`si deprem kuşağında yer almakta; İstanbul`un yüzölçümünün yaklaşık yarısı 1 ve 2. derece, diğer yarısı da 3 ve 4. derece deprem kuşağında bulunmaktadır. Dolayısıyla ülkemizin deprem gerçeği gözardı edilemez. Doğa olaylarının afete dönüşmemesi için gerekli önlemlerin alınması özellikle hastaneler, itfaiye istasyonları, haberleşme, su ve elektrik hizmeti veren kritik birimlerin deprem sonrasında da çalışabilirliğinin sağlanması büyük önem taşımaktadır” vurgusu yapıldı. “ACİLEN ALINMASI GEREKİLEN ÖNLEMLER SIRALANDI” Yapılan açıklamada şu önlemlerin alınması gerektiğine dikkat çekildi: İletişim altyapımızdaki yetersizlikler, acil durumlara karşı hazırlıksızlık ve yapı denetim sistemindeki mevcut sıkıntılar göz önüne alındığında, sürecin böyle devam etmesi halinde önümüzdeki dönemde olası bir yüksek şiddetli depremde çok daha büyük zararların meydana geleceği açıktır. Bu kapsamda Elektrik Mühendisleri Odası olarak yetkilileri uyarırken, aşağıda belirttiğimiz hususlarda acil olarak önlem almaya çağırıyoruz. Çağdaş afet yönetimi için ilgili tüm kuruluşlarının katılımıyla bütünlüklü bir mücadele sistemi kurulmalıdır. Arama, kurtarma, sağlık hizmetleri, iletişim, ulaştırma ve benzeri hizmetler için elektrik zorunludur; mutlaka elektrik afet/acil durum eylem planı hazırlanmalıdır. Sağlıklı ve hızlı iletişim doğru bilgiye ulaşma açısından şarttır. Bu kapsamda afet-acil durum yönetimi için teknolojik yatırım yapılmalı, afet anında iletişimde meydana gelebilecek yoğunluklara karşı ek bant genişliği sağlayan projeler geliştirilmelidir. Öncelikli ve kesintisiz haberleşmeyi sağlayacak acil haberleşme sistemleri kurulmalı, ulaşımın çok zor olduğu bölgelerde ise uydu iletişimine ağırlık verilmelidir. Erken uyarı sistemleri tüm ülke genelinde yaygınlaştırılmalıdır. Kaçak yapılaşma ve sağlıksız kentleşmenin önüne geçilmeli, yapı üretiminde mühendisi dışlayan yaklaşımlara son verilmelidir. Afete hazırlık bilincinin kazandırılmasına yönelik çalışmalar okul öncesi dönemlerden başlayarak eğitimin tüm aşamalarına yaygınlaştırılmalıdır. Afet sonrasında toplanma alanlarının durumu belirsizdir. Bu alanların her an bir felaketle karşılaşılacakmış gibi anında erişilebilir ve çadırların kurulabilir şekilde düzenlenmiş olması gerekmektedir. (Kadir GÜRHAN)