Özel Haber: Kadir GÜRHAN
Son günlerde yaşanan hekim göçü gündemdeki yerini korurken, hekim göçüne benzer bir göç de inşaat sektöründe yaşanıyor. Her iki meslekte yaşanan göçün ortak noktası ise daha iyi koşullarda daha yüksek ücretlerde çalışmak. Alım gücünün düşmesiyle birlikte geçim sıkıntısı yaşayan inşaat ustaları Avrupa’ya göç ediyor. Son dönemlerde inşaat sektörünün durma noktasına geldiğini anlatan inşaat işçileri, birçok ustanın sektörde yaşanan krizden kaynaklı göç ettiğine dikkat çekti.
Pandemiyle birlikte göçün arttığını belirten İşçiler, sektörde çalıştırabilecek usta sıkıntısı yaşadıklarını söyledi. 17 senedir fayans ve seramik ustası olduğunu ifade eden Mehmet Özbeyköylü, arkadaşları gibi kendisi de Avrupa’ya göç etmek istediğini belirti. Avrupa’ya göç eden inşaat işçilerinin 150-200 Euro arasında günlük yevmiye aldıklarını söyleyen Özbeyköylü, “Biz burada 250-300 TL yevmiyeyle günlük çalışıyoruz. Aldığım ücret ile çocuklarımın ve evimin ihtiyaçlarını ancak karşılayabiliyorum. Sektörde iş sıkıntısı yaşanıyor. İş olmadığında geçim derdi başlıyor” dedi. Hem kalfa hem de seramik ustası olduğuna vurgu yapan Demir Söyler ise, inşaat sektörünün durma noktasına geldiğini, iş bulduklarında da çalıştıracak usta bulamadıklarını kaydetti. Söyler, “Tekman Beyköy’de her haneden en az iki seramik ustası çıkar. Sektördeki krizle birlikte ustaların çoğu göç edip gitti. Ben de yakın zamanda gitmek istiyorum” diye konuştu.
Erzurum’da yaşadığını geçinmek için Ankara’da inşaatta çalıştığını söyleyen Mehmet Kaya da, bayramdan bayrama ailesini ziyarete gittiğini dile getirdi. Kaya, ”Gurbette olduğumuz için hala elbiselerimizi elle yıkmaya devam ediyoruz. Birçoğumuz aynı banyoyu kullanıyoruz. Bu da pek sağlıklı olmuyor. Sektörde birçok iyileştirme yapılabilir ve yapılmalı” dedi.
“İŞ GÜVENLİĞİ SORUNU VE GEÇİNME SIKINTISI VAR”
Seramik ve fayans ustası Mehmet Özbeyköylü: 17 senedir fayans ve seramik işi yapıyorum. 12 senedir Ankara’da çalışıyorum. Burada bazen yevmiyeli bazen de kendi işimizi yaptık. Yılardır Ankara’dan Erzurum’a eşim, çocuklarım ve ailem için gidip geliyordum. Bu şekilde olmayacağını anlayınca evi köyden Ankara’ya taşıdım. Şimdi Ankara’da yaşıyorum. İnşaat sektörünün bu kadar kötü duruma düşeceğini bilseydim evi taşımazdım. Pandemiyle birlikte büyük bir kriz başladı. Geçinmek için kredi çektik. Sistem bizi kredi çekmeye zorladı. İnşaat sektörü durmuş durumda gündelik işlere giderek geçimimizi sağlamaya çalışıyoruz. Büyük iş alışverişi yok. Olanlar da ya ödemeleri geciktiriyorlar ya da ödeme yapmıyorlar. İnşaat işçilerinin birçok sorunu var; en büyük sorunu iş güvenliğidir, sonra da geçinme derdidir. Bu konuda şikayetlerimizi defalarca dile getiriyoruz fakat dinleyen yok. Ödemlerimizi bazen iki ayda bir alabiliyoruz. İnşaat sektörü eskisi gibi değil, 100 hanelik köyden geliyorum. Köyün çoğu fayansçı. İş alıp yapıyorlardı. Artık onu da bulamıyoruz. Çoğu kişi köye dönmeye çalışıyor ama çiftçilikte yapılmıyor. O sektör de bitmiş durumda. İnşaatta devam etmek zorundayız çünkü başka bir seçeneğimiz yok. 35 yaşına gelmiş biriyim. Bu yaştan sonra başka bir iş de yapamam. Mecburen bu sektörde kötü koşularda çalışmak zorundayım.
Özbeyköylü: Kriz nedeniyle birçok arkadaşım Avrupa’ya kaçak yollarla gitmek zorunda kaldı. Çoğuyla görüşüyorum, günlük 150-200 Euro alan var. Biz ise burada günlük 250 TL ye çalışıyoruz. Bir de paraları bizim paraya göre değerli olunca kazandığını buraya göndererek rahatlıkla güzel koşullarda geçinebiliyor. Ya da Avrupa’da on yıl çalışıp geri dönüyor. Kazandığını burada değerlendiriyor. Oradakiler daha iyi koşullarda çalışıyor, daha gelişmiş teknolojilerle hareket ediyorlar. Biz de hala kol gücüne ağırlık devam ediyor. Mesela seramikleri sırtla taşıyarak katlara dağıtıyoruz. Asansör sistemini tam olarak oturtamadılar. Gırgır asansörü yasak ama bunu hala Türkiye’de kullanıyoruz. İş güvenliği olmayan bir asansör. Allaha emanet çalışıyoruz. Avrupa’daki sistemin burada olmasını isteriz. Çalışma sistemleri kolay. Hala kürekle çalışıyoruz. İmkanım olsa ben de Avrupa’ya gitmek isterim ama imkanım yok. Hatta ailemi bile yanıma almak isterim. Hiç kimse ülkesini terk etmek istemez ama konu geçinme olunca mecbur kalıyorsun. Son noktadayız geçinmek için her şeyi yapıyoruz. Bundan sonra nasıl yaparız bilemiyorum. Konut kredim var, hem onu ödüyorum hem de dört çocuğuma bakmak zorundayım. Hayat pahalılığı için de bunu yapmak zor. Avrupa’ya giderek bir yıl için de daha çok para kazanılabiliyor. Yoksa niye burayı neden terk edelim ki?
“BEŞ NÜFUSA BAKIYORUM ÜÇÜ ÖĞRENCİ”
Seramik ve fayans ustası Mehmet Kaya: Bende 20 yıldır inşaat sektöründe fayans seramik işi yapıyorum. Köyde yaşıyorum. Geçimimi inşaata çalışarak sağlıyorum. Yazın hayvancılık ve tarım işinde, kışında inşaatta devam ediyorum. Her iki sektörde bitik durumda olduğu için geçinmekte zorlanıyoruz. Gurbette yaşadığımız için istediğimiz zaman memleketimize gidip gelemiyoruz. Doğal olarak ailemizden uzakta bir yaşam sürüyoruz. Bu durum birçok inşaat işçisinin kaderidir. Çalışmazsak geçinemeyiz. Bayramdan bayrama köye gidip geliyoruz. Beş nüfusa bakıyorum, bunun üçü öğrenci. Benim ek gelirim de olmadığı için çalışmak zorundayım. Çalışmadığımda aileme kim bakabilir? Kimse bakamaz. Ev ortamı ile inşaat ortamı bir olmuyor. Evde istediğimiz her şeye ulaşabiliriz ama inşaata o mümkün değil. Elbiselerimizi hala elle yıkıyoruz. Birçok işçi aynı banyoda banyo yapıyor. Bu da pek sağlıklı olmuyor. Gücü yetip de çamaşır makinası alanlar var. Bazen bize de yardımcı oluyorlar. İnşaatın birçok zorluğu var fakat bazı olumlu yanları insanı motive ediyor. Paylaşımcı bir ortamdır, herkes birbirine yardım ediyor. Koronaya yakalandığımda arkadaşlarım bana baktı. Yardımlaşma yönünü çok seviyorum bu sektörün. Çoğu inşaat firmaları güzel koşulara sahip değil, nadir de olsa bazı firmaların güzel koşullara sahip olduğunu söyleyebilirim. İş güvenliğine ve işçiye fazla güven verilmiyor.
“USTALARIN ÇOĞU KRİZLE BİRLİKTE AVRUPA’YA GÖÇ ETTİ”
Seramik ve fayans ustası Demir Söyler: Yaklaşık 10 yıldır inşaat sektöründe çalışıyorum. Beş yıldır da kendi işimizi yapıyoruz. Beş sene önce inşaat sektörü gayet iyiydi. Ödemlerde filan pek sıkıntı yaşamıyorduk. Pandemiyle birlikte büyük bir kriz başladı. Bu kriz sadece inşaatı değil, birçok sektörü olumsuz etkiledi. Zor da olsa bazen iş alıyoruz fakat aldığımız işte çalıştırmak için usta bulamıyoruz. Ustaların çoğu başlayan krizle birlikte Avrupa’ya göç etmek zorunda kaldı. 100 hanelik Beyköy’de her hanede en az iki seramik ustası vardı. Bu ustaların çoğu ülkeyi terk edip Avrupa’ya gitti. Bu yüzden usta bulamıyoruz. Beyköy küçük bir örnek, her ilden ve ilçeden Avrupa’ya inşaat işçileri göç etmek zorunda kaldı. Bazen iş çok oluyor ama usta yok. Usta olmayınca iş yapmak mümkün olmuyor. Ustalar, daha iyi koşularda çalışmak ve daha fazla para kazanmak için göç ediyor. Pandemiden önce istediğimiz kadar eleman çalıştırıp, işi istedikleri zamanda teslim edebiliyorduk ama pandemiyle birlikte eleman bulamaz olduk. Şimdi işi yetiştiremiyoruz, her tarafa gidemiyoruz. Özellikle bu sıkıntıyı son üç yıldır yaşıyoruz.
Söyler: Erzurum’dan Tekirdağ’a iş için göç ettik. Gurbeti yaşamayalım diye ailemizi de yanımıza aldık. Ama bu kez orada iş bulamadığımız için Ankara’ya gelmek zorunda kaldık. Gurbeti yaşamaya devam ediyoruz. Madem gurbeti yaşayacağız daha iyi koşularda daha iyi bir kazançla yaşayalım diyoruz. Bunun için biz de diğer arkadaşçılarımız gibi Avrupa’ya gitmeyi düşünüyoruz. İş aldığımız firmaların çoğu işin tamamını taşerona yıkmaya çalışıyorlar. Biz işi kendilerine verelim onlar nasıl yapacaklarsa yapsınlar anlayışı ile hareket ediyorlar. Malzemeyi taşıyacak bir araç bile bulamıyoruz. İşi bize verdikten sonra nasıl yapıyorsanız yapın diyorlar. İnşaat işçilerinin kaldığı yerler çoğu zaman pek sağlıklı ve temiz olmuyor. Bu durumun değiştirilmesi gerekir. En azından yaşam alanları sağlıklı olabilir.
Çırak Taner Çetin: 17 yaşındayım birkaç yıldır inşaatta çalışıyorum. Ekonomik nedenlerden kaynaklı okulu bıraktım. Şuan inşaatta amelelik yapıyorum. Babama yardımcı olmaya çalışıyorum. Buraya gelmeden önce de hayvanlara bakıyordum.
Alçı ustası Emrah Kaya : Beş yıldır alçıpan işi yapıyorum. Kışın inşaatta çalışıyorum yazın da memlekete giderek hayvancılık ile uğraşıyorum. İnşaat işi zor bir meslektir. Aşırı soğuklarda çalışmak zorunda kaldığımız bile oluyor. Soğuk havalarda kirli inşaat elbisesini giymek bile bir zahmettir. Aşırı soğuklarda bazen ellerimizin şiştiğini, parmaklarımızın tutmadığını söyleyebilirim. Ateş yakarak ellerimizi ısıtmaya çalışıyoruz. Yoksa devam etmemiz mümkün olmuyor.