Kadına yönelik şiddetle mücadele günü

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla BM Genel Kurulu kararı ile ilan edilen...

Abone Ol

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla BM Genel Kurulu kararı ile ilan edilen gündür. BM Genel Kurulu 1999 yılında 25 Kasım gününü Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan etti. Bu günün 25 Kasım olarak belirlenmesinin nedeni 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti'nde meydana gelen bir olaya dayanmaktadır. Ülkeyi diktatörlükle yöneten Rafael Trujillo'ya karşıtlığıyla bilinen Mirabal Kardeşler adlı üç kız kardeş, Trujillo'nun: "Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabal Kardeşler" şeklinde yaptığı açıklamadan günler sonra boğazlanıp dövülerek vahşice öldürüldüler

Kız kardeşlerin Dominik Cumhuriyet’inde rejim karşıtları olarak öldürülmesi olayının üzerinden yaklaşık 45 yıl geçti. Ne Mirabel kardeşler şiddete uğrayan ilk kadınlardı ne de İstanbul’da sokak ortasında kılıçlı saldırıyla katledilen Başak Cengiz son şiddet mağduru. Kadına yönelik şiddet bütün kadınların ortak yaşadığı evrensel, yaygın, sistemli olarak bütün dünyada kullanılmaya devam ediyor. Cinsiyete dayalı şiddet, uluslararası sözleşmeler yoluyla korunan evrensel insan haklarının ihlalidir. Bu ihlal, kişi güvenliği hakkının, en yüksek standartta fiziksel ve manevi sağlığa sahip olma hakkının, işkence, aşağılayıcı, insanlık dışı muamele yasağının ve yaşam hakkının doğrudan ihlali anlamına gelmektedir.

Şiddetlerden birisi de aile içi şiddettir. Bilinen en eski ve en yaygın bir şiddet biçimi olarak ortaya çıkan aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için etkili, kararlı ve sonuç alıcı politikalar ve bu politikaların hayata geçirilmesini sağlayacak bütçe düzenlemeleri yapılmalıdır. Bu bağlamda kadınların sosyal ve ekonomik düzeyini yükseltecek kamusal hizmetlerin genel bir politika çerçevesinde güçlendirilmesi halen bir sorun olarak önümüzde durmaktadır.

Türkiye'de yaşanan şiddetin büyüklüğüne, yaygınlığına ve sinematikliğine karşın, kadınları şiddetten koruyacak hizmetlerin, özellikle de sığınma evlerinin ve danışma merkezlerinin sayısı son derece kısıtlıdır. Genel bir politika geliştirmeden sorunu sadece bir belediye hizmeti olarak görmek, cinsiyete dayalı şiddetin ortadan kaldırılmasında kısmen katkıda bulunacak ancak sürdürülebilir olmayan sonuçlar ortaya çıkaracaktır.

Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılmasına yönelik politikaların etkili olması, aynı zamanda işkence, aşağılayıcı, insanlık dışı muamele ve cezalandırma ile mücadelenin güçlendirilmesi ile de ilişkilidir. gözaltı merkezlerinde ve gözaltı merkezleri dışında kamu görevlileri tarafından gerçekleştirilen kadına yönelik her türlü şiddet son bulmalıdır. Kadınların katledilmediği özgür dolaştığı, istediği gibi giyindiği bir dünya umuduyla. Bu saldırı dünyasında dayanışmak kaçınılmazdır. Çünkü bizi kurtaracak olan dayanışmadır..