Minik ve soğuk beyazların gökten düştüğünü görünce “yaşasın tatil” diyen çocukların sevinci yola çıkacakların kulaklarını tırmalıyordur. Bembeyaz Ankara manzarasını araç sürücülerine bakın bu güzel diyerek ikna etmeliyiz ya da başka bir şey denemeliyiz. Yurdum insanı Ankara’nın karlı yollarında karla mücadele için enteresan hareketler yapıyor. Yoldan geçen iki-üç kişiyi arka koltuğa bindirmeler, aracın arkasını ya da geçen gün Bilkent otobüs şoförünün öğrencilerden otobüs içinde zıplatmaları gibi… Bizim mahalle gecekonduydu haliyle sobadan çıkan küller yollara serpilirdi, bence en etkili yöntem bu! Daha kolayını yine bilim bize gösteriyor. Haliyle doğaya müdahele etmenin ters tepeceği biliniyor ancak buzlanma ile mücadele ederken en ucuz yöntemin “tuzlama” olduğu da bir gerçek. Amerika yılda 22 milyon ton tuzu bu amaçla yola serpiyor. Buzlanmayı önlemesine rağmen tuzun zararları da var. Ancak bu tuzlar eridikten sonra ayrışıp su yollarının aşırır tuzlanmasına yol açıyor. Örneğin 1952-1998 yılları arasında Mohawk Nehri tuz oranı bu nedenle yüzde 240 oranına yükselmiş. Tuzlama yapılmasın demiyorum. Son yıllarda çevreye zararsız ve tuzdan daha az yıpratıcı olan kalsiyum magnezyum asetat çevreye duyarlı idareler tarafından kullanılmaya başlanmış. Tuzdan daha pahalı olduğu için bu madde bazı ülkelerde sadece yeni köprülerde ve buna benzer yapılarda kullanılıyor. Her ülke ve bölgenin kış şartları farklılık gösteriyor. Kars için farklı Ankara için farklı yöntemler bulunabilir. Geçtiğimiz yıllardı yerli girişimci bir firma yolları ve çevreyi çok etkilemeyen bir solüsyon bulmuş seri üretime geçmek için fabrika kurmak gerektiğini açıklamıştı. Hatta bunu Kanada, Rusya ve İskandinavya gibi kışı karı zorlu ülkelerde başarılı deneme satışları olduğunu da belirtmişti. Akıcı yollarda iş ve para kaybetmeden, parklarda, mahalle aralarında karın ve kışın tadını çıkarmak için başka yöntemlere başvuralım.