Netflix’de yayınlanan bir belgesel var. İsmi ‘Kedilere bulaşmayın’... İnternette yayınlanan bir video sonucu bir grup hayvan sever sosyal medyadan çalışmalara başlıyorlar ve videonun sahibini bulmaya çalışıyorlar. Videoda yüzü görünmeyen bir katil 2 yavru kedinin acı bir şekilde ölmesine neden oluyor. Hayvan severler de Facebook üzerinden bir grup kurarak bu video sahibi katil ile ilgili bilgiler toplayıp onu bulmayı amaçlıyorlar. Herkes bildiklerini, tahminlerini gruba yazarak beyin fırtınası yapıyorlar. Ufak ipuçları ile bu katilin nerede yaşadığını buluyorlar. Onlar araştırma yaparken ikinci bir video daha yayınlanıyor. Yine bir hayvan katli ve dikkat çekmeye çalışan bir psikopat. Bu sefer grupta daha fazla ses yükseliyor. Masum bir canlının bir psikopatın dikkat çekme çabasına alet edilmesine sessiz kalmıyorlar. Ve sonunda olan oluyor. Bu katil yaptığı hayvan katliamlarının sonunda bir insanı da video çekerek öldürüyor. Ne olacaktı? Hayvan katillerini küçümsemeyin he deyip geçmeyin diye boşuna mı diyoruz? Hayvanlar masum canlılar. İnsana güvenen ve güvendiğinde çoğu zaman canından olan varlıklar. Öyle masum bir şeye kıyabilen sizce bir sonraki evrede ne yapar? Tabii ki insanı çok çok rahat öldürür. Bu vicdansızlık eninde sonunda insana sıçrar. Belgeseldeki grup da aynen bunu düşünüyor işte. Bu adam sırf dikkat çekmek için videolarda hayvan öldürüyorsa bu dikkati daha fazla çekmek için bir insana da zarar verebilir diye. Sonunda da dedikleri oluyor işte. Bundan kaçış yok. Çoğu seri katilin önce hayvan katletmeyle buna başladıkları bilinen bir gerçek. Garibim hayvanlar, psikopatların elinde ölüp gidiyorlar. Belgeselin sonunda adamın psikolojik rahatsızlıkları olduğu, sırf isminden söz ettirebilmek için böyle bir yola girdiği ortaya çıkıyor işte. Psikopat tespit radarı olsa da bu pislikleri hemen anlayabilsek keşke. Şöyle bir çevrenize bakın hayvandan nefret eden, onlara kötü davranan birileri varsa bilin ki onun içinde de bir psikopatlık var...