Küçüklüğümüzün sokakları

Abone Ol

Küçüklüğümüzün en değerli anıları, beton yığınlarının arasında saklı kalmış o dar sokaklarda şekillendi. Teknolojinin henüz hayatımıza bu denli girmediği yıllarda, sokaklar bizim için birer oyun alanı, keşif dünyası ve özgürlük sahnesiydi. Peki ya şimdi...

Sabahın erken saatlerinde annelerimizin elimize tutuşturduğu bir dilim ekmek ve üzerine sürülmüş reçel ile başlayan günler, öğle sıcağının kavurduğu sokaklarda dostlarımızla buluşmamızla devam ederdi. Her köşe başında farklı bir macera bekler, her duvarın ardında yeni bir oyun gizli olurdu. Yakartop, seksek, misket... Sokakların çocuğu olmak demek, bu oyunların ustası olmak demekti. Hatırlıyorum da, sokak lambalarının yanmaya başlamasıyla evlere dönme vakti gelirdi. Akşam yemeği sofraları, tüm gün süren koşuşturmanın ardından yorgun ama mutlu çocuk sesleriyle dolardı. O zamanlar internet yoktu, televizyon kanalları sınırlıydı. Ama hayal gücümüz sınırsızdı ve bu hayal gücümüzü en çok sokaklarda kullanırdık. Sokakların bir başka güzelliği de, komşuluk ilişkileriydi. Kapı önünde oturan teyzeler, çocukların başını okşayan amcalar, her biri bizim büyük ailemizin bir parçasıydı. Birinin eksiği varsa, diğeri tamamlar; birinin derdi varsa, diğeri paylaşırdı. Şimdi baktığımda, mahalle kültürünün bize kattığı bu dayanışma ruhunu özlemle anıyorum.

Şimdilerde ise sokaklar sessiz, çocuklar evlere kapanmış durumda. Akıllı telefonların, bilgisayar oyunlarının hüküm sürdüğü bu yeni dünyada, çocuklar sokakların tadını bilmeden büyüyor. Oysa ki sokaklar, sadece oyun alanı değil, aynı zamanda hayatı öğrenme yeriydi. Düşmeyi, kalkmayı, kazanmayı, kaybetmeyi... Tüm bu duyguları en doğal haliyle sokaklarda öğrenirdik.Belki de artık şehirlerimizi, mahallelerimizi yeniden çocuklar için cazip kılmanın yollarını aramalıyız. Sokakları yeniden çocuk sesleriyle doldurmanın bir yolunu bulmalıyız. Çünkü sokaklar sadece beton yığınlarından ibaret değil, onlar bizim çocukluğumuzun, saf mutluluğumuzun bir parçası. Ve bu parça, her çocuğun hayatında olmalı.

Küçüklüğümüzün sokakları, bizim hatıralarımızda hep canlı kalacak. O eski dostlarla oynanan oyunlar, komşu teyzelerle edilen sohbetler, annelerimizin balkonlardan seslenişleri... Hepsi birer anı, ama bir o kadar da bize kim olduğumuzu hatırlatan değerli parçalar.  Her ne kadar eski günlere dönmeye çalışsakta ne koşullar ne zaman ne de insanlar buna izin verir. Şimdiki sokaklar artık bizim bildiğimiz çocuklarımızı rahatça bırakabileceğimiz eski, güvenilir sokaklar değil maalesef...