Özel Haber: Kadir Gürhan
Ocak ayında yasallaşması beklenilen Emeklikte Yaşa Takılanlar(EYT) düzenlemesi staj, çıraklık ve bursiyerlik süreleri emeklilik hesabına dahil edilmeyen birçok öğrenciyi ya da çalışanı mağdur ediyor. Mecliste sık sık kendileriyle ilgili Kursiyer mi? Bursiyer mi? tartışması yürütüldüğüne dikkat çeken Staj Sigortası Mağdurları Derneği Başkanı Ferhat Salman; ne kursiyer, ne de bursiyer, mağdur olduklarını söyledi. Çırak, bursiyer ve stajyer çalışma sürelerinin, emeklilik süresinden sayılması amacıyla çalışmalar yürüten staj mağdurları, EYT düzenlemesi öncesi seslerinin duyulmasını istiyor.
Birçok borçlanma yöntemini kapsayan 5510 sayılı kanunun 41. Maddesinde borçlanma türlerinin kendilerine de tanınmasını isteyen Salman, “Şu an 8 Eylül 1999 öncesi EYT kapsamındaki insanları 25 yıl ve 5 bin prim gününden emekli yapıyorlar. Bir arkadaşımızın 11 bin gün primi var emekli olabiliyor fakat uygulanacak düzenleme ile bu arkadaşımız 60 yaşını bekleyecek. Burada Adalet nerede?” diye sordu. Salman, “Emeklilik dilekçesi için kuruma gidiyorsunuz bize 1996 yılında staj yapmışsınız o emekliliğe sayılmaz diyorlar. Üniversiteye gidip gelmişsiniz 2000 yılında uzun vadeli primler bazında staja başlamışsınız diyorlar ve bundan dolayı sizin emekliliğiniz 2000 yılından itibaren dikkate alınır diyor. Yani 2000 yılından önceki yıllarda yaptığımız stajlar kaideye alınmıyor. Biz de staj mağdurları olarak 2000 yılında başlandığı zaman yaş haddine takılmış oluyoruz. Böyle olunca da 58-60 yaşında emekli olmuş oluyoruz. Biz bu durumu kamu denetçiliğine 932 dilekçe ile başvurduğumuzda şunları söylemek istedik. Ya staj SSK başlangıç numarası kabul edilip emeklilik sistemine dahil edilsin, ya da o dönemde yatan primlerimizin yüzde 32,5'ini biz tamamlayalım dedik” ifadelerini kullandı.
“36 YILLIK BİR MAĞDURİYETİMİZ VAR”
‘3308 sayılı kanun ile 1986 yılından bu zamana kadar gelen bir mağduriyetliğimiz var’ diyen Salman, “Biz bu mağduriyetliği 36 yıllık bir mağduriyet olarak nitelendiriyoruz. Yaklaşık 5-6 yıl öncesine kadar insanlar mağduriyetliğinin çözülmesi için teker teker bireysel başvuru yapıyorlardı. Benim yüksekokul stajım var, meslek lisesi stajım var, üniversitede şu bölümde staj yaptım ne olacak dediklerinde, bizler dernek olarak o dönemde yaptığımız meclis görüşmelerinde şu ifade çıkmıştı; siz bu işi Ankara'da yapabilirsiniz. Bunun için bu derneğimiz buradan doğdu. Derneğimizin destekçisi de ilk başta Milliyetçi Hareket Partisidir. 1500 tane ıslak imzalı belgelerle derneğimizi kurduk. Derneğimiz kurulduktan sonra 2017 yılında Sosyal Güvenlik Kurumuna bireysel müracaatlarımızı yaptık. Aldığımız cevaplarla belirttiğimiz kanunda değişiklik yapılmadıkça bizim mağduriyetimizin giderilmeyeceği söylendi. Yani 5510 sayılı kanunun 41. maddesine ilave yapılırsa mağduriyetimizin giderileceği söylendi. Bu söylemin üzerine staj mağdurları olarak yaklaşık 932 tane dilekçe ile kamu denetçiliğine başvuru yaptık. Kamu Denetçiliği 6 ay gibi bir sürede vereceği cevabı bize 9 ay gibi bir sürede verdi” şeklinde konuştu.
Staj Sigortası Mağdurları Derneği Başkanı Ferhat Salman
“E-DEVLET'TE SİCİL NUMARALARI, BAŞLANGIÇ NUMARALARI AKTİF ŞEKİLDE GÖZÜKÜYOR”
Salman, “Staj mağdurları olarak en büyük mağduriyetimizin başlangıcı meslek lisesi, yüksekokul, üniversite ve çıraklık okullarıdır. 3308 sayılı kanun 1986'da yürürlüğe girmiş. Meslek lisesinde okuyan öğrencilerin meslek liselerin son sınıfında 3 gün iş yeri 2 gün okul olmak üzere staja tabi tutulur veya üniversite yüksekokullarında okuyan kişilerin bazıları yazın 45 gün staj yapıyor, kimi de okul döneminde 60 gün staja tabi tutuluyor. Aynı zamanda da bazı üniversitelerde zorunlu staj yapılan yerlerde staja tabi tutuluyor. Çıraklık okullarındaki arkadaşlarımız da eğitime dahil ama haftanın 5 günü iş yerlerine gidiyor. Bir günü de eğitim olmak üzere sanat merkezlerine ya da çıraklık merkezlerine gidip eğitim görüyorlar. Buralarda eğitim gören kişilere okul idarecileri tarafından pembe bir kart verildi. Bu kartların üzerinde Sosyal Güvenlik Kurumunun verdiği sigorta sicil numaraları var. Yani devlet bizlere ‘sizler avantajlısınız’ dedi. Diğer arkadaşlarımıza göre önceliğimizin olduğunu ifade ettiler. Çünkü sigortamız yapıldı ve yarın bir gün emekli olurken ‘bu avantajı mutlaka hakkınızdır alacaksınız’ dediler. Bizler 2 gün okul, 3 gün işe gittiğimiz zaman devlet meslek hastalığı ve iş kazası bazında sigorta primlerini yatırdı. Yani kısa dönemli sigorta primlerini yatırdılar. Biz de staj mağdurları olarak diyoruz ki; geçmiş dönemde devlet bizi çalıştırmış ama insanlarımız durumun böyle olduğunu bilmiyor. E-devlet'te çalışma hayatında bu sicil numaraları başlangıç numaraları aktif şekilde gözüküyor” dedi.
“5510 SAYILI KANUNUN 41. MADDESİNDEKİ BORÇLANMA TÜRLERİ BİZLERE DE TANINSIN”
‘Emeklilik dilekçesi için kuruma gittiğimizde bize 1996 yılında staj yapmışsınız o emekliliğe sayılmaz diyorlar’ ifadesini kullanan Salman, “Üniversiteye gidip gelmişsiniz 2000 yılında uzun vadeli primler bazında staja başlamışsınız diyorlar ve bundan dolayı sizin emekliliğiniz 2000 yılından itibaren dikkate alınır diyor. Yani 2000 yılından önceki yıllarda yaptığımız stajlar kaideye alınmıyor. Biz de staj mağdurları olarak 2000 yılında başlandığı zaman yaş haddine takılmış oluyoruz. Böyle olunca da 58-60 yaşında emekli olmuş oluyoruz. Biz bu durumu kamu denetçiliğine 932 dilekçe ile başvurduğumuzda şunları söylemek istedik. Ya staj SSK başlangıç numarası kabul edilip emeklilik sistemine dahil edilsin, ya da o dönemde yatan primlerimizin yüzde 32,5'ini biz tamamlayalım dedik. 5510 sayılı kanunun 41. maddesindeki borçlanma türleri bizlere de tanınsın. Bu madde şunu vurguluyor, askerlik borçlanması doğum borçlanması, yurt dışı borçlanması, avukatlara tanınan stajyerlerdeki borçlanma gibi birçok borçlanma yöntemlerini kapsıyor. Biz de diyoruz ki devletimiz kısa vadeli prim kollarımızı yatırmış kalan kısmına da biz borçlanalım ve devletimize bir kaynak olsun diyoruz. Aslında erken bir emeklilikten düşünmektense biz devletimize kaynak yaratmak istiyoruz. Şu an 8 Eylül 1999 öncesi EYT kapsamındaki insanları 25 yıl ve 5 bin prim gününden emekli yapıyorlar. Bir arkadaşımızın 11 bin gün primi var emekli olabiliyor fakat uygulanacak düzenleme ile bu arkadaşımız 60 yaşını bekleyecek. Burada Adalet nerede?” diye konuştu.
“400 BİN SATAJ MAĞDURU VAR”
Staj mağdurları ve EYT'lilerin sorunlarının karıştırıldığını belirten Salman şunları söyledi:” Bu konuda vatandaşlarımız hangi alanda sorun yaşadıklarını bilmiyorlar. Örnek verecek olursam bir vatandaş 1996 yılında staj yapmış, 2000 yılında üniversiteden gelmiş, ister istemez tüm sigorta kolları 2000 yılında başladığı için EYT'li olamıyorsunuz. İlk önce staj mağduriyetinizin kabul edilmesi gerekiyor. 1996 yılındaki stajınız kabul edildikten sonra EYT düzenlemesi 8 Eylül 1999 şartlarına göre eski iş kanunu’na göre emekli olabiliyorsunuz. Şu anda EYT ile bir düzenleme yapılacak ve bu düzenlemenin içine staj mağdurlarının da alınmasını istiyoruz. Fakat buradaki mağdur kesim 8 Eylül 1999 yılı öncesinde haktan yararlanabilecek 100-150 bin kişi olarak ifade etmiştik ama en son ki çalışmalarımızla bu sayının 400 bine ulaştığını söyleyebilirim. Yani 400 bin staj mağduru var. Fakat 8 Eylül 1999 yılı öncesi EYT düzenlemesi yasalaştığı zaman burada mağduriyet yaşayacak sayı 400 bindir. Bizim şu anki kitlemiz bir buçuk milyondur. Aynı zamanda kayıt dışı olan vatandaşlarımız da var. Bu kayıt dışı olan vatandaşlarımız zamanında ilçede eğitim gören kişilerdir. Bu okullarda ise kayıt yapılmamıştır. Durum öylede olunca bir kayıt dışılık söz konusudur. Yani bu kişilerin de bir mağduriyetliği var. Biz hep şunu söyledik, 3308 sayılı kanuna göre mesleki eğitiminiz var mı var, böyle olunca da bir hakkın doğması gerekiyor. Bu durumun müracaatları ona göre düzenlenmesi gerekiyor. Sosyal Güvenlik Kurumu 5 yıllık bir zaman aşımı söz konusu diyor, 5 yıllık geriye doğru dava açabilirsiniz diyor. Bizim de mağduriyetimiz 90'lı yıllardan geldiği için ister istemez bir hak talebinde bulunamıyorsunuz. Böyle olunca da ortaya çıkan bir kitlenin mağduriyeti oluşuyor.”
“BİZLERE HAKKIMIZI KİM VERİRSE OYLARIMIZ DA O YÖNE DOĞRU EVRİLİR”
Salman konuşmasına şu şekilde devam etti: “Bu yıl meclisin açılması ile birlikte yapılan açıklamalarla bizlere yani o dönemde staj yapanlara bursiyer- kursiyerdir dediler. Bizler bursiyer- kursiyer değiliz. Milli Eğitim'e bağlı bakanlığın vermiş olduğu diplomayla, halk eğitiminden alınan bir sertifika ile eşdeğerse biz bursiyeriz. Eğer onunla eşdeğer değilse biz çalışanız ve işçi statüsündeyiz. Yetkililerin yapması gereken şudur; 5510 sayılı 41.maddesini ilave bir madde ile bunun düzeltilebileceğini, yani stajyer ve çıraklıkların geçmişten gelen başlangıç numaraları kabul edilmesi, o dönemde geçen sigorta sürelerini borçlanarak primlerinin dahil edilmesi olarak kanunlaşması gerekir. Biz bu durumu hem meclis görüşmelerinde hem de vekillerle, siyasi partilerle konuştuk. Fakat bizlere söyledikleri şu anda bir kanun var bu kanunda staj mağdurlarını tanımlamıyor. Bizler 16 yaşında stajyer ve çırak olarak çalışmışız. Bizler de diyoruz ki, stajyerlik yaptığımız dönemi başlangıç olarak kabul etmiyorsun, aradaki prim farkını biz devlete verelim diyoruz onu da kabul etmiyorsunuz. Şunu unutmamaları gerekiyor yetkililerin; Bizler staj mağdurları olarak bir buçuk milyon bir kitleyiz. Ailesiyle ve kitlesi ile ortalama 3 seçmenin olduğunu düşünürsek yaklaşık 5 milyon oy potansiyelimizin olduğunu gösteriyor. Önümüzde bir seçim var. İster istemez siyasi partilerin bizlere bakış açıları çok önemli. Bize sorunumuza kucak açan destek olan siyasi partiye daha ılımlı bir yaklaşım içinde olabiliriz. Bizler emeğimizin karşılığını istiyoruz. Bizler 36 yıllık bir mağduriyet yaşıyoruz. Bizlere hakkımızı kim verirse oylarımız da o yöne doğru evrilir. Gelinen son noktada staj mağdurları hakkında net bir açıklamanın olmaması bizleri derinden üzüyor. Staj mağdurları olarak kesin bir çözüm bekliyoruz. Yeni bir mağduriyet yaratılmadan topyekûn tüm mağduriyetlerin bitmesini ve yeni bir mağduriyetlerin yaratılmamasını istiyoruz. 5510 sayılı kanunun 41. maddesi anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır. Çünkü meslek lisesi, çıraklık okulunda okuyan vatandaşlara hak verilmiyor. Son olarak söylemek istediğimiz kaynak bizden, çözüm bizden ve bizlere hakkımız olanı verin diyoruz. Biz hak mücadelesi veriyoruz. EYT'lilere verilen hak bizlere verilmezse belli bir kitleyi küstürülmesi demektir. Çünkü 8 Eylül 1999 yılı öncesi sorunu çözüyorsanız bundan önceki hakları da bize borçlanma olarak verin ve staj mağdurları da hakkını ve emeğini alsın diyoruz.”