İçinde bulunduğumuz asrın belki de tarihteki en etkili hücumlarından birisi ile kazanılmış büyük bir zaferin yıl dönümündeyiz.   Büyük Taarruzun yapıldığı alanın büyüklüğüne göz atmak isterseniz önünüze bir harita açın ve nasıl bir coğrafyadan bahsedildiğini görün.   Meydan muharebelerinin 1922 yılına kadar yapıldığı ve ellerinde kılıçlarla düşman üzerine hücum eden askerleri neredeyse 100 yıl önce böyle bir savaşın yapıldığını hayal etmek olağanüstü bir şey. Buna benzer bir başka meydan savaşı Haçova Meydan Muharebesi’nde yaşanmış, Osmanlı ordusundaki aşçılar, ellerinde kepçelerle, sopalarla düşman askerini kovalamış... İnsanın aklı almıyor. O meydan muharebesinde de savaşı ‘kepçelerle’ de olsa yine biz kazanmıştık.   Bağımsız ve özgür yaşamak isteyen bir millet ancak hayata düşman karşısında böyle tutulabilir diye düşünüyorum ben.   Milletinin başında gerçekten cesur ve yürekli lider olduğunda bu milletin neler yapabileceğini kanıtlayan haklı savaşlar ve kazanılan zaferler içinde bir örnektir 30 Ağustos.   Hani hep denir ya makûs kaderimizi yendiğimiz gündür 30 Ağustos. Kurtuluş Savaşı'nın kahraman komutanları “bizler daha ölmedik” mesajı vermişlerdir.   İlk hücum emrinin verildiği gün 26 Ağustos gününün ayrıca bir önemi var. Malazgirt zaferi 1071'de yine aynı günde başlamıştı.   Mustafa Kemal Atatürk, Başkomutanlık Meydan Savaşı’nda idare ettiği yer olan Zafertepe'de 1924 yılında yapmış olduğu konuşmasında şu sözleri söyler: “Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk Devleti'nin, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri burada atıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada dolaşan şehit ruhları devlet ve cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır”.   Bizlere bu güzel memleketi bırakan kahramanların ruhları şad olsun.        
Editör: TE Bilisim