"Meme Kanseri Farkındalık Ayı" kapsamında, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği tarafından “Kontrolü El’den Bırakma” sloganıyla bir sokak etkinliği düzenlendi. Etkinlikte konuşan Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Özlem Sönmez, Meme kanseri tedavisindeki yeniliklerden bahsederek ‘’Kanserin genetik haritasının çıkarılmasıyla, kansere neden olan mekanizmaların saptanması ve bu sayede bunların hedeflenebilmesinin mümkün hale geldiğini dile getirdi. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Müdürlüğü Kanser Daire Başkanlığının katılımı ve Türk Kanser Derneği, Kanser Savaşçıları Derneği, Kanserle Dans Derneği, Pembe Hanım Kanserli Hasta ve Yakınlarıyla Dayanışma Derneği, Europa Donna Türkiye (Meme Hastalıkları Koalisyonu Derneği) Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği, Umut ve Yaşam Derneği'nin de standlar açarak çeşitli aktiviteler ile yer aldığı program kapsamında söyleşi, workshop, imza günü gibi etkinlikler gerçekleştirildi. ‘’DÜNYANIN HER BÖLGESİNDE MEME KANSERİ GÖRÜLME SIKLIĞI ARTMAKTADIR’’ Programa katılan Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Özlem Sönmez, meme kanseri ile ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Meme kanseri tüm dünyada kadınlarda en sık görülen kanserdir, Erkeklerde de çok nadir olmak üzere meme kanseri görülür. Dünyada her yıl 2.1 milyon kadın, ülkemizde ise 20 bin kadın meme kanserinden etkilenmektedir. Yaşam boyu her sekiz kadından biri meme kanseri riski, her 38 kadından birisi ise meme kanserinden ölme riski ile karşı karşıyadır. Dünyanın her bölgesinde meme kanseri görülme sıklığı artmaktadır. Ancak, özellikle gelişmiş ülkelerde tarama programlarının artması ve erken tanı sayesinde son 30 yılda meme kanserinden ölüm oranı % 40 azalmış olup, hastalıktan kurtulma oranı nerdeyse % 95’tir. Bu yüzden tüm dünyada Ekim ayı “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda pek çok yerde sağlık çalışanları, hasta dernekleri, sivil toplum kuruluşları ve endüstri ve devlet el ele vererek halkı bilinçlendirme için çeşitli organizasyonlar düzenlemektedir. Biz de Türk Tıbbi Onkoloji Derneği olarak sorumluluğumuzun bilincindeyiz ve farkındalık çalışmalarına katkıda bulunmak için çeşitli faaliyetlerde bulunmaktayız.” “TEŞHİS İÇİN İLK ADIM KİŞİNİN KENDİSİDİR’’ Sönmez, Meme kanserinin erken tanısının oldukça kolay, ucuz ve ulaşılabilir olduğunu belirterek, “Teşhis için ilk adım kişinin kendisidir. Kolayca yapabileceği kendi kendine elle muayene yöntemi ile geç kalmadan memesindeki değişiklikleri fark edebilir, hekime başvurarak erken tanı alabilir. Meme başında akıntı, meme başında ve cildinde değişiklik, memede asimetri, portakal kabuğu görünümü, meme cildinde çekinti, ağrılı veya ağrısız kitle görülmesi halinde panik olmadan doktora başvurulmalıdır. Bu değişikliklerin hiçbiri olmadan da meme kanseri görülme ihtimali vardır. Bu yüzden kendi kendine meme muayenesi ve düzenli hekim kontrolleri erken tanı için çok önemlidir. Bu aşamada hekim muayenesi ve gerekli tetkikler için ülkemizin her yerinde yaygın olarak hizmet veren Sağlıklı Hayat Merkezleri ve Aile Sağlık Merkezleri aktif olarak hizmet vermektedir” dedi. ‘’KADINLARIN 40 YAŞINDAN SONRA DÜZENLİ OLARAK MAMOGRAFİ YAPTIRARAK KONTROL YAPTIRMASI GEREKİYOR’’ Meme kanserinde erken teşhisin öneminden bahseden Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Devrim Çabuk ise “Meme kanserinde en önemli faktör erken teşhistir. Meme kanserinde kadınlar genç yaşta elleriyle muayene yapabilirler, hekim kontrolünde muayene olabilirler. Kadınların 40 yaşından sonra düzenli olarak mamografi yaptırarak kontrol yaptırması gerekiyor. Hastalığı erken evrede yakalayıp tedavi olduğunuzda hastalığı tamamen iyileştirebilirsiniz” dedi. “MEME KANSERİNİN PEK ÇOĞU ÖNLENEBİLİR’’ Meme kanserinin sadece yüzde 10'unun genetik olduğunu dile getiren Çabuk, “Yaş, cinsiyet, ırk ve genetik yatkınlık meme kanserinin değiştirilemeyen risk faktörleridir. Çevresel etmenler, alkol, sigara, obezite ise meme kanserinin değiştirilebilir risk faktörleridir. Alkol ve sigaradan uzak durmak, hava kirliliği için toplumsal önlemler almak, paketli gıdalardan uzak durmak, hareketli ve aktif olmak kanser görülme sıklığını azaltacaktır. Ailede genetik geçişli kanser öyküsü varsa riskli bireylere genetik testler yapılarak, risk azaltıcı önlemler alınabilir” diye konuştu. ‘’İMMUNO-ONKOLOJİK TEDAVİLER DE HIZLA HAYATIMIZA GİRDİ’’ Meme kanseri tedavisindeki yeniliklerden bahseden Doç. Dr. Özlem Sönmez, “Kanserin genetik haritasının çıkarılmasıyla, kansere neden olan mekanizmaların saptanması ve bu sayede bunların hedeflenebilmesi mümkün hale geldi. İmmuno-onkolojik tedaviler de hızla hayatımıza girdi. Artık asla kür (tamamen iyileşme) olmaz dediğimiz bazı metastatik hastalıklarda kür’den bahsedebileceğiz” dedi. (Rozita Merve HAMİDİ CİZRELİ)