Depremin önlenmesinin mümkün olmadığına, depremden önce tedbir alınması gerektiğine dikkat çeken Malkoç, “Vatandaşa, müteahhide, yerel yöneticilere, devlet yöneticilerine önemli görevler düşmektedir. Müteahhitlerin yaptığı binalar ve denetim firmaları iyi denetlenmeli. Belediyeler, imar ve inşaat konusunda yeni düzenlemeler yapmalı” ifadelerini kullandı. “TOKİ’nin yaptığı binalarda hasarın ve yıkımın olmaması imar kanununa ve yönetmeliğe uygun bina yapıp denetimin yapılmasının sonucudur” Dünyanın bütün kıtalarında Çin’den sonra en çok inşaat yapanların Türkler olduğunu bildiren Malkoç, “ABD’den Güney Amerika’ya, Afrika’dan Ortadoğu’ya, Avrupa’dan Asya’ya kadar Türklerin yaptığı uluslararası inşaatlar işçilik ve mühendislik bazında çok kaliteli ve beğeniliyor, tercih ediliyor. TOKİ’nin yaptığı binalarda hasarın ve yıkımın olmaması aslında imar kanununa ve yönetmeliğe uygun bina yapıp denetimin yapılmasının sonucudur. Türkiye’de bunu başaracak işçimiz, mühendisimiz, müteahhidimiz, insanımız fazlasıyla var. Sayın Cumhurbaşkanımız yıkılan binaların bir yıl içerisinde yapılacağını söyledi. TOKİ eliyle sağlam zeminde uygun projeler ile ciddi denetimle bu binalar yapılacaktır inşallah. Cumhurbaşkanımızın açıklamaları bu anlamda topluma umut ve güven vermektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımızın konuşmaları işlerin sıkı tutulacağını göstermektedir” dedi. Malkoç, depremin faciaya dönüşmesindeki en önemli eksikliğin mevzuatın iyi olmasına rağmen inşaat esnasında denetimlerin çok kötü yapılması olduğunu söyledi. İkinci önemli sıkıntının arsa sahipleri ve müteahhitlerin doyumsuzluğu ve para kazanma hırsı olduğuna dikkat çeken Malkoç, şöyle devam etti: “Özellikle şehirlerde müteahhitlerin yaptığı binalarda arsa sahiplerinin inanılmaz aşırı talepleri oluyor. ‘Kat karşılığı yüzde 60 - 70’le veririm’ diyor. Bu noktada aşırı bir doyumsuzluk para kazanma hırsı var. Bu sefer müteahhitler de kar hırsıyla ve denetimde zayıf olduğu için malzemeyi eksik kullanıyor, demiri kaliteli kullanmıyor, kaliteli işçi, mühendis çalıştırmıyor ve denetimden kaçıyorlar. Gidiyor belediyeden beş kat olan yere çeşitli oyunlarla zorlayarak 10 kat yapı izni çıkartıyor. Yani bu doyumsuzluk bizi yıkıyor. Düzgün doğru çalışanlar yok mu var. Bu depremde de görüldü. Bir tabağın bile kırılmadığı binalar var.” "Vebal belediyelerde" Malkoç, sorunun oluşumunda belediyelerde de vebal olduğuna vurgu yaparak, “Belediyeler, imar ve inşaat konusunu, iyi ve düzenli olup olmamasından ziyade bir gelir kapısı olarak görüyorlar. Ve çok sayıda da usulsüz rüşvet denebilecek ahlaksız işler var. Yine hepsi için söylemiyorum ama çoğunluğu böyle” diye konuştu. “Deprem beklemez. Acilen olağanüstü yetkilere haiz İstanbul deprem kanunu çıkarılmalı” İstanbul depremi ihtimaline de vurgu yapan Malkoç, şunları söyledi: “İstanbul depremine mutlaka hazırlık yapmak gerekiyor. Benim kanaatimce; TBMM’de bütün partilerin desteğiyle İstanbul depremiyle ilgili özel bir kanun çıkması lazım. Nasıl OHAL var. O kanun da İstanbul depremi olmadan önce tespit edilen, yıkılması gereken binalar olağanüstü yetkilerle bir kanun çıkarıp İstanbul’da yıkılması gereken binaları bu kanunla yıkmamız lazım. Çünkü mevcut mevzuata göre işler yavaş yürüyor. Deprem beklemez. Bu anlamda da kamuoyu hazır. Olağanüstü yetkilere haiz İstanbul deprem kanunu çıkarıp yıkılması gereken binalar bir an önce yıkılmalı. İstanbul’la ilgili orada en önemli şey; İstanbul için olağanüstü hal yetkilerine sahip İstanbul depremiyle ilgili kanun. Çünkü burada mülkiyetle ilgili bazı sınırlamalar getirilmesi gerekecek, inşaatla ilgili bazı düzenlemeler ve sınırlamalar getirilmesi gerekecek. Bu kanun çıkmadan kim ne derse desin olacak gibi değil. İstanbul’u en iyi bilen, tanıyan insan Sayın Cumhurbaşkanımızdır. İstanbul depremine hazırlık konusunda Sayın Cumhurbaşkanımız gerekeni yapacaktır inşallah. TBMM gerekeni yapacaktır. Allah milletimize ve insanlığa bir daha böyle felaket yaşatmasın.” Dünya ombudsmanlarından destek 100’ün üzerinde ülkenin Türkiye’ye ‘yardıma hazırız’ diye müracaat ettiğini bildiren Malkoç, “Bu olağanüstü bir şey. Dünyadaki kamu denetçilerinin hemen hemen hepsi de bize mektup yazdı, telefon açtı, mail attı hatta bir kısmı kendi bulundukları ülkelerindeki ombudsmanlar olarak kurumda çalışanlarıyla para toplayıp bir kısmı bizim büyükelçiliklerimize parayı ya da malzemeyi gönderdi” dedi. “Deprem bölgesinden başvurular geliyor” Deprem bölgesinden de Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurular geldiğini belirten Malkoç, “Yer değişikliği talebi var. Öğrencilerden ‘üniversiteler deprem bölgesinde sağlam duruyor ama bizim psikolojimiz bozuldu eğitime ara verilsin’ diyenler var. Cumhurbaşkanımız açıkladı deprem yardımı olarak para verilecek. Çadır, konteyner, temizlik malzemesi isteyen var. Her konuda bize talep geliyor. Biz de altı aylık inceleme süremiz var ama talep gelir gelmez arkadaşlarla gerekli çalışmayı yaptık. Talep gelir gelmez vatandaş ne istiyorsa arkadaşlarımız ilgili idareyle telefonla temasa geçerek bunları temin etmeye çalışıyoruz” diye konuştu. İHA