Özel Haber: Kadir Gürhan
Türkiye’de her şeyin fiyatı artarken devletin gözlük çerçevesi ve camına verdiği destek çok düşük kalmaya devam ediyor. SGK’nin destegi ile değil gözlük, kılıfını bile alabilmek mümkün değil. Gözlük ürünlerinin yüzde doksanının ithal edildiğini belirten Optikal optik’in işletmecisi Mehmet Emin Kurt kurun armasıyla birlikte gözlük fiyatlarının tavan yaptığını söyledi. Gözlüğün cam ve çerçevesi için SGK’dan 40 TL yardım aldıklarını dile getiren Kurt, SGK’nın 17 yıldır bu rakama zam yapmadığına dikkat çekti.
SGK’dan randevu istediklerini ama alamadıklarını kaydeden Kurt, bir kilo peynirin 120 TL olduğu bir dönemde 40 TL cam ve çerçeve desteğinin kabul edilebilir bir tarafı olmadığını belirtti. Kurt, “Ücrete doğal olarak zam istiyoruz. Bugün bir gözlüğün en kötü bedeli 200 TL’den aşağıya olmaması gerekir. Çünkü kira, vergi, SSK ve asgari ücret arttı. Yani aldığımız bir rakamın çok komik bir rakam olduğunu dile getirmeye çalışıyoruz. 2005 yılında güncellenen bu rakam 17 yıldır aynı şekilde duruyor” dedi.
“BUGÜN BİR GÖZLÜĞÜN EN KÖTÜ BEDELİ 200 TL’DEN AŞAĞIYA OLMAMALI”
‘Sektörde hiçbir şey değişmiyor, her şey gittikçe kötüleşiyor’ diyen Kurt, “Her gün artan bir dolar kuru var. Kiralar 2-3 katına katlandı. Ne yazık ki sektörde bu gerçeklerle karşı karşıyayız. Bunlar olurken fiyatlarımız arttı mı? Maalesef arttı ama insanların alım gücü aynı kaldı hatta alım gücü düştü diyebiliriz. Sektördeki diğer sıkıntılarımız hala devam ediyor. SGK devlet yardımını 17 yıldır sabit tutmuş durumda. 22 yıldır cam ve çerçeve için SGK’dan aldığımız ödeme 40 TL’dir. İçtiğim sigara 32 TL’ye çıktı fakat SGK’nın bize verdiği para 40 Lira. SGK’dan randevu istiyoruz vermiyorlar. Bizi muhatap olarak mı kabul etmiyor onu da bilmiyoruz. Geçen hafta bir siyasi partinin genel başkanı ile görüştük. Sağ olsunlar bizi dinlediler ama bizim yapabileceğimiz hiçbir şey yok dediler. Bu karar hükümetin verdiği bir karardır. Bazı taleplerimiz oldu o taleplerimizi kendilerine ilettik. Bir kilo peynirin 120 TL olduğu bir dönemde SGK bize 40 TL cam ve çerçeve desteği veriyor. Bu ücretin kabul edilebilir bir yanı yok. Ücrete doğal olarak zam istiyoruz. Bugün bir gözlüğün en kötü bedeli 200 TL’den aşağıya olmaması gerekir. Çünkü kira, vergi, SSK ve asgari ücret arttı. Yani aldığımız bir rakamın çok komik bir rakam olduğunu dile getirmeye çalışıyoruz. 2005 yılında güncellenen bu rakam 17 yıldır aynı şekilde duruyor” şeklinde konuştu.
“ÇOĞU İNSAN GÖZLÜK ALIMINI ERTELİYOR”
En kötü güneş gözlüğü fiyatının 600 TL olduğunu söyleyen Kurt, “İnsanların önceliği güneş gözlüğü değil, insanlar öncelikle karnını doyurmanın peşinde. Gözlük temel ihtiyaç değil, öncelikle temel ihtiyaçlar neyse ona yöneliyor, o da gıdadır. Gözlük bu aşamada insanlara biraz lüks geliyor. Çoğu insan gözlük alımını erteliyor. Şimdi değil daha sonra almayı düşünüyor. Ya da eski gözlüğüyle idare etmeye çalışıyor. SGK’nın verdiği rakam düşük olunca alım azalıyor. Bu rakam biraz artarsa, kalan kısmını da vatandaş kendisi tamamlayarak gözlük sahibi olabilir ama ne yazık ki alamıyorlar. Gözlük lüks değil ihtiyaçtır ama alım gücü olmadığı için vatandaş bu ihtiyacını erteleyebiliyor. Cam ve çerçeveyle birlikte 1000 TL’den aşağı fiyatı olmayan bir gözlük vatandaşın gözünde çok gözüküyor. Çünkü vatandaş 5500 asgari ücret ile çalışıyor. Doğal olarak önceliği gözlük olmuyor” diye konuştu.
“İNTERNETTE SATILAN GÖZLÜKLERİN ÇOĞU SAHTEDİR”
‘Alım gücünün düşmesi vatandaşları güneş gözlüğünde korsana yönlendiriyor’ ifadelerini kullanan Kurt, “Bu sektörün en büyük problemlerinden bir tanesi internet satışlarıdır. İnternette satılan gözlüklerin çoğu ne yazık ki sahtedir. Devletin bundan haberi var ama bir türlü önüne geçemiyor. Dereceli gözlüklerde korsan satışı olmaz. Çünkü kişinin mutlak bir optikçiye uğraması lazım. Herkes dereceli gözlük satamaz. Mutlak optikçi olması gerekir. Camının takılması, numaranın olması çok önemli. Güneş gözlüklerini bu yıl pek satamadık. Sezonun en iş yapabilecek aylarından birindeyiz ama iş yok. Şu an saat üç olmuş hala siftah yapmış değiliz. Çok üzüntü verici bir durum. Alım gücü düştüğü için müşterilerle pazarlık süresi de üzüyor. Bir şekilde müşterilerimize yardımcı olmaya çalışıyoruz. 27 yıldır aynı yerde esnaflık yapıyoruz. Müşterilerimizle aile olmuş durumdayız. Elimizden ne geldiyse yapmaya çalışıyoruz ama alım gücü düşük olduğu için ne kadar yardımcı olsak da çözüm olmuyor” dedi.
“YUVARLAK CAM VE METAL ÇERÇEVE DAHA ÇOK TERCİH EDİLİYOR”
Ülkede ciddi anlamda bir ekonomik kriz olduğuna vurgu yapan Kurt, ülke rahat etmeden vatandaşın rahat edemeyeceğini söyledi. Kurt, “Genelden özele bir iyileşme olmalı. Yoksa ülke düzelmeden sektörün düzelmesini beklemek de mümkün değil. Gözlükte trendler her sene değişiyor. Bu sene yuvarlak gözlükler ön planda, daha önce kemik çerçeve tercih ediliyordu. Şu an metal çerçeve daha çok satılıyor. Gençler ve orta yaşlılar bu çerçeveleri daha çok kullanıyor. Lazer teknolojisinin gelişmesiyle birlikte işlerimiz az da olsa azalmaya başladı. Bu teknoloji olur olmaz bizi olumsuz etkiledi. Eskiden bize çok yüksek dereceli gözlükler gelirdi, şimdi gelmiyor. Ben bu gelişmeyi lazer teknolojisine bağlıyorum. Gözlük alanların gözlüğünü mutlaka optikçilerden alınması gerekir. Bu durum hem güneş gözlüğü hem de dereceli gözlükler için geçerlidir. Çünkü bu işin korsanı ya da sahtesi vardır, buna dikkat etmek lazım. Gözlük ürünlerinin çoğu ithal ürünlerdir. Çoğu ürünümüz İtalya, Çin ve Almanya’dan geliyor. Kendi ülkemizde üretim ne yazık ki yok. Üretim olmayan yerde ithal ürün fazladır. Bu ürünlerin hepsi döviz ile geliyor. Kur artınca ürün fiyatları da doğal olarak artıyor. Ayda bir fiyat değiştiği oluyor. Elimizde şu an ürün yok, firmaların çoğu battı, kalan firmalar da ürün getirmiyor. Kur farkında dolayı satılan ürünü aynı fiyata yerine koyamıyoruz” ifadelerini kullandı.
“GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ SAĞLIK ÜRÜNÜ KAPSAMINA ALINMALI”
Güneş gözlüğünün sağlık ürünü olarak geçmediğinin altını çizen Kurt, “Güneş gözlüğü kozmetik ürünü olarak geçiyor. Bu yüzden her yerde güneş gözlüğü satılıyor. Petrolden bile güneş gözlüğünü satın alabilirsiniz. Güneş gözlüğünün Sağlık Bakanlığı denetimi altında olması gerekir. Çünkü güneş gözlüğünün rastgele kullanılması yüzde yüz katarak sebebidir. Güneş gözlüklerinde internet satışlarının önüne geçilmeli. Biz optikçi olarak Sağlık Bakanlığına bağlıyız ama güneş gözlüğü sağlık ürünü olarak geçmiyor. Örneğin lenslerin internetten değil, optikçilerden satın alınması lazım. Bir göz doktoru bile lens satabiliyor, satmamalı. Bu işi bilenler ya da işi yıllardır yapanlar bu işi yapmalı. Sıradan bir vatandaş bu işi yapmamalı. Ben 27 yılımı bu sektöre verdim. Gözlüğün her şeyini bilirim. İnsanların en önemli organlarından biri olan göz için acemi insanlar değil bu işi bilen deneyimli insanlar devrede olmalı. Çünkü göz olmadan insanlar dünyayı göremez. Devletin bu duruma el atması lazım. Belki o zaman bu piyasa biraz da olsa canlanabilir” şeklinde konuştu.
“İŞ YAPIYORUM AMA PARA KAZANAMIYORUM”
Sadece optik sektöründe değil, yemek sektöründe de esnaflık yaptığını kaydeden Kurt konuşmasına şu şekilde devam etti: “Pandemi ile birlikte yemek sektörü olarak ciddi sıkıntılar yaşadık. Paket sistemi olmasa çoğu esnaf iflas etmiş olacaktı. İnsanlarda ciddi bir tedirginlik vardı. Virüsün kendilerine bulaşacağından korkan insanlar dışarıda yemek yemiyordu. Bu durum yavaş yavaş düzeldi derken bu kez fiyatlar ciddi şekilde artmaya başladı. Pandemide 118 TL’ye aldığımız unun torbası 630 TL’ye, çuvalını 138 TL’ye aldığımız şekerin fiyatı 1000 TL’ye, kasasını 40 TL’ye aldığımız domates 150 TL’ye kadar çıktı. Mazotun, kurun ve yağın artan fiyatlarını da bunlara eklediğimizde fiyatlar tavan yapıyor. Maliyetler artınca fiyatlarda doğal olarak artmış oluyor. Alım gücü olmayan bir vatandaş artan fiyattan nasıl tüketim yapabilir ki. Bu fiyatlar geri çekilir mi? zor görüyorum. Ben fiyatları üzülerek artırıyorum. İş yapıyor muyum? Yapıyorum ama para kazanmıyorum. Para kazanmadığın zaman anlamı kalmıyor. Günü kurtaranın peşinde düşmüşüz. Yaşımız geçiyor, nereye kadar günü kurtaracağız ki.