Paylaştığın senindir, biriktirdiğin değil

Çok sevdiğim bir atasözü var,” ekmeğini yalnız yiyen, yükünü yalnız taşır” katılmamak elde değil. Paylaşmak denilince aklınıza ilk maddiyat mı geliyor? Mutluluk, üzüntü, acı d...

Abone Ol

Çok sevdiğim bir atasözü var,” ekmeğini yalnız yiyen, yükünü yalnız taşır” katılmamak elde değil. Paylaşmak denilince aklınıza ilk maddiyat mı geliyor? Mutluluk, üzüntü, acı da paylaşım gerektirir. Örneğin, ülkemizin ciğerlerinin yandığı bu günlerde millet olarak acıyı, üzüntüyü paylaşıyoruz. Paylaşmak insanın yükünü de alıyor. 

Bir hikayeyle alıntılamak isterim ‘’Bir çiftlikte iki erkek kardeş babalarından kalma çiftlikte birlikte çalışıyorlardı. Kardeşlerden biri evliydi ve beş çocuğu vardı. Diğer kardeş ise bekardı. Her günün sonunda iki erkek kardeş ürünlerini ve kârlarını eşit olarak bölüşürlerdi.

Günün birinde bekar kardeş şöyle düşündü;

– Ürünümüzü ve kârımızı eşit olarak bölüşmemiz hiç de adaletli değil. Ben bekarım ve pek fazla ihtiyacım yok. Kardeşimin geniş bir ailesi var. Onun daha fazla ihtiyacı olur.

O günden sonra bekar olan kardeş her gece evinden çıkıp, bir çuval tahılı gizlice erkek kardeşinin evindeki tahıl deposuna götürmeye itti.

Bu arada evli olan kardeş de kendi kendine;

– Ürünümüzü ve kârımızı eşit olarak bölüşmemiz hiç de doğru değil. Ben evliyim, eşim ve çocuklarım var ve yaşlandığım zaman onlar bana bakabilirler. Fakat kardeşim yaşlandığı zaman ona bakacak hiç kimsesi yok. İlerde onun daha fazla ihtiyacı olacak.

Böylece evli olan kardeş de her gece evinden çıkıp, bir çuval tahılı gizlice erkek kardeşinin tahıl deposuna götürmeye başladı. İki kardeş de yıllarca ne olup bittiğini bir türlü anlayamadılar. Çünkü her ikisinin de deposundaki tahılın miktarı değişmiyordu. Sonra, bir gece iki kardeş gizlice birbirlerinin deposuna tahıl taşırken karşılaştılar. O anda olan biteni anladılar. Çuvallarını yere bırakıp birbirlerini kucakladılar.”