Editör: TE Bilisim
Radikallik yalnızca Arap dünyası için değil tüm insanlık için temel bir sorun olarak görülüyor. Bu sorunun önüne geçilmezse dünya bir karpuz gibi ikiye ayrılmış olacaktır. Amin Maalouf Uygarlıkların Batışı kitabıyla bu karanlığa ciddi bir işaret veriyor. O kadar ki karanlığın tüm dünyayı sardığını ve Lübnan ile Arap doğusunun ışıkları söndüğünde dünyayı karanlık bürüdüğünü söyleme noktasına kadar varıyor.
Her ne kadar hâlâ süper güç olarak anılsa da ahlaki inandırıcılığını kaybetmekte olan Amerika; çağımızın en umut verici projelerinden biri olarak sınırları kaldırmayı amaçlayan, ancak bugün parçalanmanın eşiğine gelmiş Avrupa Birliği; umutsuzluğa kapılmış ve herkesin kendisinden nefret ettiği yanılsaması içinde dünyaya sırt çeviren Arap-Müslüman âlemi. Yeni süper güç olma yolunda silahlanma da dahil her alanda büyük adımlarla birbirleriyle yarışan Çin, Hindistan, Rusya..Ve çağımızın yaşadığı muazzam teknolojik ilerlemenin büyüsü ardına saklanmış iklim felaketleri, etnik düşmanlıklar, kaybolmuş özgürlük hayali ve pusulasını yitirmiş insanlık.
BM, raporuyla biyolojik çeşitlilik yok oluyor insanlığın geleceği tehdit altında uyarısında bulunmuştu. Raporda, giderek artan nüfus ve nüfus artışını kat kat aşan tüketim miktarı ve bunlara bağlı olarak artan enerji, toprak ve su talebinin, biyolojik çeşitlilik kaybını geçmiş 10 milyon yılın ortalamasının 10 ile 100 katına çıkardığı belirtiliyor. Uzmanlar, biyolojik çeşitliliğin insan topluluklarının ekonomik ve sosyal varlığını sürdürebilmesi için hayati önemine dikkat çekmek için, doğanın küresel anlamda ekonomik faaliyetlere sağladığı yıllık katkının yaklaşık 130 trilyon ABD doları civarında hesaplandığını hatırlatıyor. Biyolojik çeşitlilik aynı zamanda, tozlaşma, iklimsel düzenlenme, selden koruma, toprak verimliliği ve gıda, yakıt, lif ve ilaç üretimi gibi ekosistem hizmetleri doğanın sağladığı hizmetler için de önemli.
Tüm bu tehlikeli gelişmeler göz önündeyken insanlık, devletler ve örgütler ne yapıyor? Silahlanma yarışına devam ediyor. İklim krizlerine ciddi kaynaklar ayrılmıyor. Bu ciddi sorunlara çözüm bulunmazsa Allah korusun sonumuz kar küreyicisi dizisinde yaşananlar gibi olacak. Hepimiz insanlığın son kalıntılarını kurtarmak için aynı trene binmiş olacağız. Zaten aynı trende değil miyiz? Sonuç olarak oraya vardığımızda gezegende yaptığımız çalışmaların da bizi kurtaramayacağını söyleyebilirim..
Yorumlar