Genel af, Türk Dil Kurumunun tanımına göre, kamu yararına uygunluğu anlaşıldığında belli bir veya birkaç suç çeşidi için yapılan kovuşturmaların durdurulması, verilmiş cezaların kaldırılması veya azaltılmasıdır. Türkiye Büyük Meclisi tarihindeki ilk "genel af" yasası 7 Ocak 1922'de çıkarıldı. Toplam dört maddeden oluşan yasa ile cezalarının üçte ikisini tamamlayan mahkumların kalan cezaları affedildi; işgale uğrayan yerlerdeki kişiler hakkında açılan davalar ise ertelendi.
Asıl adı Şartla Salıverme ve Erteleme Yasası olan ve 22 Aralık 2000'de Rahşan Ecevit'in önerisiyle çıkarılan, devlete karşı işlenen suçlar dışındaki suçlara erteleme veya şartlı salıverme getiren yasa, kamuoyunda "Rahşan Affı" olarak bilinir.
19 Aralık 2000’de ölüm orucu eylemlerini sona erdirmek için başlatılan Hayata Dönüş Operasyonu'ndan 3 gün sonra (22 Aralık) 4616 sayılı Şartla Salıverme ve Erteleme Yasası çıkarılmıştı. Yasayı Bülent Ecevit başbakanlığındaki 57. Türkiye Hükûmeti çıkardı. Cezaevlerinde yer kalmadığı için çıkarılan af yasasının ardından 70 bin kişilik kapasitesi dolan cezaevlerinin nüfusu 40 bine kadar düşmüştü. Ancak 3 yılda mahkûm sayısı 20 binden fazla artarak yeniden 64 bine çıktı.
4616 sayılı Şartla Salıverme ve Erteleme Yasası 23 Nisan 1999 tarihinden önce işlenen suçları kapsıyordu. Yasa çıktıktan sonra ilk planda cezaevlerindeki 23 bini aşkın tutuklu ve hükümlü aftan yararlanarak tahliye oldu. Daha sonra Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarıyla yasanın kapsamının genişlemesi sonucu cezaevinden tahliye olanların sayısı 45 bini buldu. Ancak affın sonuçları bununla sınırlı kalmadı.
Suç tarihi 23 Nisan 1999'dan önce olmasına karşılık sonradan açılan ve yargılaması uzun süren davalarda affın etkisi hâlâ sürüyor. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün derlediği istatistikler, 2005 yılında 4 bin 715 kişi hakkındaki davanın af yasası çerçevesinde ertelendiğini ortaya çıkardı. Bu yüzden af hâlâ tartışılmaktadır. Rahşan Ecevit daha sonra, "Ben affı garibanlar için istedim, katiller yararlandı." demiştir.
2007 yılında Yaşar Gökşin adlı bir vatandaş, diş hekimi olan kızının tecavüze uğrayıp öldürülmesinden af çıkaran TBMM'yi sorumlu tuttu ve TBMM Başkanlığına tazminat davası açtı. Tecavüz ve gasptan mahkûm olan suçlu, aftan yararlanarak serbest kaldıktan sonra 39 yaşındaki diş hekimi Zekiye Gökşin'i tecavüz edip öldürmüştü. Baba Gökşin, "Eğer 'Rahşan Affı' diye bilinen af kanunu çıkmasaydı o cani hapiste, kızım da yaşıyor olacaktı." dedi. (Kaynak vikipedia)