Bugün sizlere Türk keman virtüözü ve besteci Sadi Işılay’ın hayatından bahsedeceğim.
Yaşadığı dönemin tanınmış Türk müziği ses sanatçılarına kemanıyla eşlik etti. Kemanı, Türk müziğine uygulamadaki başarısı ile tanındı. Muhayyerkürdi Saz semaisi ile Segah Saz semaisi gibi 12'si saz, 28'i söz eseri olmak üzere 40 parça besteledi. Türk sinemasının geçiş çağı ile sinemacılar çağında birçok filmin fon müziğini yaptı.
1899 yılında İstanbul'da doğdu. Babası, bir Rumeli göçmeni olan perukar İsmail Efendi, annesi Vasfiye Hanım'dir. İsmail Efendi, Lâleli'de bir tarafı berber dükkânı, bir tarafı kahve olarak işlettiği sazlı kıraathanesinde keman çalardı. Bu mekanda Şekerci Cemil Bey, Hafız İsmail, Kemani Tatyos, Ahmed Rasim, Kanuni Şemsi Bey gibi sanatçılar toplanırdı.
Sadi Işılay, küçük yaştan itibaren babasını ve diğer sanatçıları dinleyerek, kendi kendine keman çalmayı öğrendi. 8 yaşında, babasının kıraathanesindeki sazların arasına katılacak düzeye gelmişti.12 yaşında Dâ'ül Elhan'a keman öğrencisi olarak girdi. Şehzâde Mehmed Ziyâeddîn Efendi'den özel dersler aldı. Tamburi Cemil Bey'den ve Şemseddîn Ziyâ Bey'den fasıl müziği icrâsını öğrendi. 1911'de Sultan Reşat'ın Rumeli gezisine katılan saz sanatçılarının Selanik'te verdikleri konserde yer aldı. Bu başarısı İstanbul basınında yer aldı. Keman dışında ud da çalan sanatçı, "Udi Sadi Bey” olarak tanındı. İlk bestelerinde bu sıfatı kullandı. Sazı ve sesi ile plaklar doldurdu. Bir yandan da eğitimine devam etti, Gülşeni Maarif ve Vefa Lisesi'nde okudu.
Türk Kurtuluş Savaşı'na jandarma olarak katıldı. 1922-1926 yılları arasında İzmir'de serbest olarak çalıştı ve müzik dersleri verdi. Daha sonra İstanbul'a yerleşti. Bir dönemin ünlü kanto oyuncusu ve şarkıcısı Denizkızı Eftalya ile evlendi. 1928-1932 arasında eşi ile Paris'te yaşadı. Bu dönemde Avrupa şehirlerin dolaştı, Paris'te konserler verdi, kısa metrajlı filmler çevirdi. 1932 yılında bir mihracenin davetlisi olarak Münir Nureddin Selçuk’la Hindistan’a, Perihan Sözeri ile İran’a gitti. Irak, Suriye, Mısır ve Kıbrıs'ta konserler verdi.
Türkiye'ye döndükten sonra İstanbul Radyosu'nda sanatçı olarak, İstanbul Konservatuvarı'nın Yürütme Kurulu ve Türk Musikisi Sanat Kurulu'nda, TRT Repertuvar Kurulunda üye olarak yer aldı. Çeşitli İstanbul gazinolarında çalıştı. Bir süre İstanbul'da kendi adına bir gazino çalıştırmayı denedi.
Çok sayıda saz ve söz eseri, otuzun üzerinde film müziği besteledi. Müziklerini yaptığı başlıca filmler Hasret (1944), Köroğlu (1945), Damga (1948), Beklenen Şarkı (1953), Son Beste (1955), Vurun Kahpeye (1964) idi.
1967 yılında kısmî felç geçirdi. 11 Mart 1969 günü İstanbul'da öldü. Şair Mehmet Akif Ersoy'un, Üsküdar Rufai Tekkesi’nde yapılan bir toplantıda Sadi Işılay'ın keman taksimini dinledikten sonra yazdığı şiir mezar taşına yazılmıştır.
“Bütün eşya hüdayı zikreden bir sırr-ı hikmettir.
Kemânın bîgüman, Allah-ü ekber’den ibarettir.
Hulûsumla seni tes’id edersem çok mudur Sadi?
Tecelli eyleyen kudret elinde başka hâlettir.”
Sadi Işılay, dört kez evlenmiş; üç çocuğu olmuştur (Rahşan Işılay, Yavuz Işılay ve Cengiz Işılay). Gazeteci, yazar Ali Sirmen'in dedesidir. Sadi Işılay'ın torunlarından Emir Işılay ise Amerika Birleşik Devletleri'nin Los Angeles kentinde yaşamakta ve yine müzisyenlik yapmaktadır.