Tüm dünyanın şuan korona virüs pandemisiyle başı belada. Halbuki günümüz dünyasına bakınca teknolojinin aklın sınırlarını zorladığı bir dönemde insan ömrü uzuyor, sağlık imkânları artıyor ve tıp durmadan hızla gelişiyor. Bu ilerleme içerisinde bireylerin sağlık hizmetlerine erişimi de haliyle artıyor.

Sadece bu da değil tabi sağlıkçıların mesleki işlemleri de eskiye nazaran kolaylaşıyor. Önceleri saatlerce süren bir işlem şimdilerde teknoloji harikası cihazlarla dakikalar içinde yapılabiliyor.

Tabi tablo böyleyken hem sağlık çalışanları hem de vatandaşlar durumlarından memnunlardır değil mi?

Fakat bu sorunun cevabı sağlık çalışanları açısından pek berrak değil. Çünkü hem pandeminin etkisinden dolayı hem de aslında sağlık çalışanlarının hep karşılaştığı uzun mesailer tartışılıyor. 

Birçok hekim ya yurtdışına gitmenin yollarını arıyor ya da istifa ediyor. Hatta ve hatta yoğun çalışma koşullarından dolayı canından olanlar bile oluyor. 

36 saatlik bir mesainin ardından ve fazla yorgunluktan dolayı daha yakın zamanda bir hekimimiz trafik kazasında hayatını kaybetti. 

Sonrasında izlediğim doktor yorumlarında ise 5 dakikada bir hastaya baktıklarını, nöbet sürelerinin çok uzun olduğunu ve sistematik bir sıkıntı yaşadıklarını duydum.

Tabi bu sıkıntıların dışında bir de şiddet meselesi var ortada. Beyaz Kod verilerine göre, günde en az 31 sağlık çalışanı fiziksel veya sözel şiddete uğruyormuş. Son 4 yılda toplam 38 bin 253 şiddet başvurusu bakanlığa bildirilmiş.

Düşünsenize canımızı emanet ettiğimiz sağlıkçılar bu şartlar altında yorgun ve mutsuzlar. Nasıl olmasınlar ki? Hem yaptıkları iş hayati bir önem taşıyor hem de çok fazla mesai yapıyorlar. Üstüne bir de şiddet olayları eklenince cinnetlik bir ruh haline bürünmemeleri mucize olurdu herhâlde. Böyle bir ortamda hizmet vermeye çalışan bir sağlıkçının nitelikli hizmet vermesi ve insani bir yaşam sürmesi neredeyse imkânsız. Kısacası sağlık sektörü içler acısı bir halde.

Tüm bu sıkıntıların içinde yetkililer ne yaptı derseniz?

Bugüne kadar hiçbir şey… Birçok hekimin hayatını kaybetmesi, istifa etmesi ya da yurtdışına gitmesine ilişkin sağlık sendikalarının bu konu ile yakından ilgilenmeleri en doğrusu olacaktır.  Sendikaların konuya özen göstermelerinin yolu da Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına sağlık çalışanlarının şikayetlerini ileterek elle tutulur çözümler üretmek olacaktır. Yapılabilecek en iyi şey ise ağır çalışma koşullarının düzenlenmesinden geçiyor. 

Biran önce reel kararların hayata geçirilerek sektörün önde gelenlerinin konunun takipçisi olmalarını ciddi bir kararlıkla bekliyoruz.

Editör: TE Bilisim