Değerli Okurlarım; Bugünkü yazımda; bir Sarıkamışlı olarak, Ankaralı 554 canımız gibi Anadolu’nun dört bir yanından 1915’te Sarıkamış’a gidip dönemeyen 78.000 şehidimizden ve kimilerinin zafer, kimilerinin destan ve kimilerinin ise facia olarak adlandırdıkları Sarıkamış Harekâtından bahsedeceğim. Ancak; söz şehitlikten açılmışken geçtiğimiz hafta şahadet yıldönümü olan ve Cumhuriyet düşmanı yobazlar tarafından katledilen Şehit Teğmen Kubilay’ı ve yine geçtiğimiz hafta ölüm yıldönümü olan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün silah arkadaşı, Lozan Kahramanı ve 2. Cumhurbaşkanımız olan merhum İsmet İNÖNÜ’yü saygı ve minnetle anmak isterim. Değerli Okurlarım; Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkanı Dük Aleksandroviç Pietroviç Sarıkamış anılarını içeren günlüğünde; “İlk sırada diz çökmüş 9 kahraman. Mavzerleriyle nişan almışlar, tetiğe asılmak üzereler ama asılamamışlar. İkinci sırada cephane taşıyanlar var, andıkları bir avuçlamışlar ki, kainattan hırslarını almak istiyor gibiler. Öylesine kaskatı kesilmişler… Ve sağ başta Binbaşı Nihat. Dimdik ayakta, başı açık, saçları beyaza boyanmış, gözleri karşıda. Allahuekber Dağları’ndaki son Türk müfrezesini teslim alamadım. Bizden çok evvel, Allah’larına teslim olmuşlardı” diyerek 1914 yılının son günlerinde başlayıp 1915’in ilk 5. Günü biten Sarıkamış Harekâtını çok dramatik bir şekilde özetlemiş, aslında. Değerli Okurlarım; Bugün sırtları İsviçre Alpleri kadar kayağa elverişli kar kalitesi ve eğimleriyle binlerce insanın kayak yapıp eğlendikleri Allahuekber Dağları benim çocukluğumda ve gençliğimde çobanlık ve rençberlik yaptığım köyümün de bulunduğu topraklardır. 1970’li yıllarda o dağlarda çobanlık yaparken, özellikle yağmurlardan sonra dağlarda şehit kemiklerine rastladığımı üzülerek belirtmek zorundayım. Bulduğumuz kemik parçalarını elimizden geldiğince aynı noktalarda toprağa Fatihalarla gömerdik. Bu manada; yine geçtiğimiz hafta ölüm yıldönümü olan ve saygı ve rahmetle andığımız Mehmet Akif ERSOY’un “bastığın yerleri toprak deyip geçme, tanı! Düşün altında binlerce kefensiz yatanı” dizeleri tam da Sarıkamış’ı akıllara getirmektedir. Değerli Okurlarım; Sarıkamış kuşatma harekâtının aslında resmi tarih ve internetten aldıkları kirli bilgilerle her akşam farklı bir televizyona çıkıp ahkâm kesenlerin belirttiklerinden çok farklı yanları da var. Örneğin; benim doğduğum topraklarda herkes Sarıkamış harekatının yapılmasının o günün şartlarında mecbur olduğunu bilir. Çünkü Kars ve Artvin üzerinden Anadolu topraklarına giren ve yüz binden fazla tam teçhizatlı askerden oluşan Rus Ordusu’nu bastıran, kış nedeniyle bahar aylarına kadar Sarıkamış’ta bekleyip, bahar aylarının başından itibaren de tüm Anadolu’yu istila etme amacındaydı. Bu tam teçhizatlı orduyu durdurmanın tek yolu da önce Sarıkamış’ta ki ordunun Rusya’ya bağlantı yollarını kesmek ve sonra da o orduya baskın yapıp imha etmekti. Enver Paşa tüm stratejisini bu yönde yapmıştı. Bu nedenle ta Yemen’de bulunan birlikler bile Erzurum civarına kaydırılmıştı. Plana göre, Erzurum civarındaki Osmanlı birlikleri eğitilip donatılacak ve Rus ordusunun Noel kutlaması yaptığı günlerde ordumuz Rusları imha edecekti. Bu nedenle, İstanbul’dan silah ve kışlık giyecek başta olmak üzere Şark Ordusunun ihtiyaç duyduğu tüm malzemeler deniz yoluyla Trabzon’a gönderilmişti. Ama silah ve malzemeleri Trabzon’dan Erzurum’a taşıyan araçlar Ermeni Taşnaklar tarafından baskına uğratılarak imha edilmişti. Hatta o silahlarla güçlenen Taşnak Ermeniler Anadolu’da günahsız insanlarımızı bile katletmeye başladıkları için Osmanlı Devleti zorunlu tehcir kararını almak zorunda kalmıştı. Değerli Okurlarım; Silah ve kışlık elbiseleri Taşnaklar tarafından imha edilen Şark Ordusu, mecburen öngörülen tarihte Sarıkamış harekâtına başladı. Harekâtın ilk gününde hava durumu aslında mevsim şartlarına göre çok elverişliydi. Ancak; harekâtın hemen ikinci gününde başlayan amansız kar yağışı ve tipi binlerce adeta çıplak olan Mehmedin nefesini kesmişti. Kar ve tipiyi yenebilen birliklerimiz aslanlar gibi Sarıkamış’ta ki Rus Ordusuna saldırmış ve 32 bin Rus askerini imha etmişti. Ama destek birliklerinin donarak yollarda telef olması yenilgiyi kaçınılmaz kılmıştı. O harekâtta Osmanlı Ordusu da 60 bini donma sonucu olmak üzere tam 78 bin şehit vermişti. 90 bin askerden ancak 12 bin tanesi sağ kalmış, sağ kalanların çoğu da ya Ruslara esir düşmüş ya da soğuk nedeniyle parmakları, burunları ve kulakları kopmuş olarak memleketlerine dönebilmişlerdi. Değerli Okurlarım; Eğer Sarıkamış Harekâtı başarıya ulaşmış olsaydı Osmanlı İmparatorluğunun kaderi değişebilecekti. Çünkü I. Dünya Savaşı’nda bize en büyük darbeyi vuran Ruslar savaş dışı bırakılacaklar ve Kafkasya ve Orta Asya Türkleri ile Osmanlı arasındaki engel ortadan kalkmış olacaktı. 17 Ocak 2019 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak, Sarıkamış Şehitleri Platformu öncüsü Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ ve Ankara Kulübü Başkanı Sayın Dr. Metin ÖZARSLAN ile birlikte Sarıkamış Şehitlerini ve bu çerçevede Sarıkamış’tan dönemeyen 554 Ankaralıyı anmayı planlıyoruz. Eğer önümüzdeki günlerde hazırlıklarını tamamlayabilirsek planladığımız programda, Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ Sarıkamış Harekâtını tüm çıplaklığıyla anlatacak. Belediye Başkanımız Sayın Mansur YAVAŞ ve Sayın Dr. Metin ÖARSLAN da Sarıkamış’tan dönemeyen Ankaralıları anlatacaklar. TRT Sanatçılarından oluşan bir koro tarafından Sarıkamış ile ilgili ağıtlar okunduktan sonra programımıza katılanlar Sarıkamış’ta şehir olanları temsilen 554 meşale ile Anıtkabir’e yürüyecek ve tüm şehitlerimizi temsilen Atamızın kabrine çelenk konulacaktır. Sevgiyle kalın…