Seçimlerin psikolojik süreci siyasiler üzerinde büyük baskı oluştururken seçime günler kala yapılacak bir hata geri dönülmez sonuçlar doğurabilir.
Türkiye, 2023 Genel Seçimleri’nin havasına girmeye başladı. Liderler, yaptıkları konuşmalarla ve icraatlarla seçmen kitlelerini etkilemek için söylemlerini netleştiriyor. Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerinden olarak görülen 14 Mayıs seçimlerinde liderler başta olmak üzere tüm siyasetçilerin seçim stratejilerinin yanı sıra psikolojilerini de dengede tutmaları büyük önem taşıyor. Kalan süreçte siyasilerin bu psikolojik baskı altında sergiledikleri tutum ve tavırlar seçmen tarafından dikkatle izleniyor. Olası kontrol dışı hareketler, özellikle kararsız seçmen tercihlerinde değişikliklere sebep olabilir. Seçime günler kala kritik bir hata yapmamak için siyasilerin uzman psikologlardan destek alması öneriliyor.
Geniş kitlelere hitap eden liderlerin ve milletvekilliği adaylarının psikolojilerini doğru yöneterek bu süreci başarıyla atlatabileceğini belirten Psikolog Dr. Gizem Sürenkök, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Seçimlerden önceki bu süreçte birçok insanın yakından gözlemlediği siyasetçilerin attıkları adımlar, kendilerini nasıl ifade ettikleri ve duygularını ne şekilde yönettikleri çok önemli bir hale geliyor. Bu noktada soğuk, mesafeli, gergin, öfkeli bir duruş zaten belirsizlikten dolayı gergin ve yıpranmış olan seçmen üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olacaktır. Kapsayıcı, kucaklayıcı, ayrıştırmayan bir dil; seçmenlerle yakın ve ilgili bir temas, onların yaşadıkları sürece empati gösteren bir yaklaşım, sorunların çözümüne odaklanan ve çözümü açık ve anlaşılır bir dille halka sunan ifadeler bence bu seçimde çok kritik. Bu konular hakkında biraz daha özele inersek karşımıza üç ana başlık çıkıyor:
Öfke Kontrolü
Politikacıların özellikle de zor duyguları doğru şekilde yönetebilmesi bu dönemde çok önemli. Seçime yaklaştığımız günlerde hem halktan hem habercilerden hem de rakiplerden gelebilecek sorular ve yorumlar, öfkeyi tetikleyen uyaranlar olabilir. Bu noktada, siyasetçilerin sakinliklerini koruyabilmeleri, karşılarındaki kişiye saygıyla yaklaşabilmeleri, rakiplerini küçümsemeden, sorulan soruları ya da yapılan yorumları yok saymadan ve ciddiye alarak cevap verebilmeleri büyük önem taşıyor.
Seçmenle Yakın İlişki
Özellikle deprem sonrasında, halk olarak sorunlarımıza duyarlılıkla yaklaşan, hassasiyet gösteren, anlayan, temas kuran, çözüm sürecini takip eden, gerektiğinde hatalarını kabul edip özür dileyebilen, ayrıştırmayan siyasetçilere daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Bu açıdan bakıldığında; dayanışma, birlikte iyileşme, birlikte zor günleri atlatma kavramlarını gerçeğe çeviren yaklaşımların daha fazla talep göreceğini düşünüyorum.
İkna Süreci
Bu aşamada hem duyguların hem de sayısal bilginin harmanlanarak kullanıldığı bir yaklaşımın seçmeni daha kolay ikna edebileceğine inanıyorum. Empati, anlayış, şefkat, hassasiyet gibi duyguların problemlerin somut bir şekilde sayılarla ifade edildiği ve çözümlerin somut bir şekilde adımlarla gösterildiği konuşmalara entegre edildiği noktada seçmenin hem kalbine hem de aklına hitap edebilecek bir duruş sergilenebilir. Tutarlı, nazik ve açık bir şekilde, kelime kalabalığına sığınmadan, sakin ve sevecen bir yaklaşımla özellikle de genç kesime çok daha fazla ulaşılabileceğine inanıyorum.”
Haber Merkezi