Ankara Kahveciler Esnaf Odası Başkanı İsa Güven, kahvehanelerde sigara yasağının başlamasıyla birlikte kahveci esnafının durumunu, Osmanlı’dan günümüze kadar devam eden kahve kültürünü ve bu kültürün yok olmaması için yapılması gereken çalışmaları anlattı. Kahvehaneler denilince toplumda kumar oynanan yerler algısı yaratıldığını belirten Güven, “Kumar oynatan kahvehaneler değil, derneklerdir. Kahvehaneler değil dernekler denetlenmelidir. Kahvehaneler bize Osmanlı’dan kalan öz kültürümüzdür. Bu yerler kültür yuvasıdır. 2008’de çıkan sigara yasağı ile birlikte yüzde 70 iş kaybına uğradık. Kan kaybettik” şeklinde konuştu. “ESNAF VE SANATKARA HİZMET İÇİN KENDİMİZİ ADAMIŞIZ” 96 yılından beri teşkilatın her kademesinde görev yaptığını ve Ayna Gazetesi’nin imtiyaz sahibi olduğunu söyleyen Güven, “Hayat böyle devam ediyor. 22 senedir, Ankara Kahveciler Esnaf Odası’nda, 7 senedir yönetim kurulu üyeliği, 3 senedir başkan vekilliği, 12 senedir de Cenabı Allah nasip etti, başkanlığını yapıyorum.Bir dönem kahveciler federasyonu yönetim kurulu üyeliği yaptım. Şimdi de esnaf ve sanatkara hizmet için kendimizi adamışız. Bir nefer gibi, esnaf ve sanatkara yakışır, esnafın içinde bir yönetici olarak görev yapıyoruz” dedi. “AVRUPA UYUM YASALARI İLE ÇIKAN YASALAR ESNAFIN ÖNÜNÜ KESİYOR” Her şeyden önce bu ülkeyi bir yere götüren şeyin basın olduğunu dile getiren Güven, Kahveciler Esnaf Odası’nın basın ayağını oluşturduklarını belirterek, “Benim bir arzum vardı; diyorduk ki, Ankara Kahveciler Esnaf Odası Başkanı bu kahvecilerin de bir yazarı olsaydı diye düşünüyordum. Basınla, Ankara Kahveciler Odası ve meslektaşlarımızı ön plana çıkardık. Kurumun basın ayağını çözdük. Fizik gücü var. Finans gücü zayıf. Finansımızı da güçlendirdikten sonra kahveci esnafının %80 sorunları çözülmüş olur. Avrupa uyum yasaları ile çıkan yasalar bizim esnafın önünü kesiyor. Bizim kahveci esnafının yaşama şansı sıfır. Çünkü Avrupa uyum yasaları ile dernekler kanunu değişti. Yedi kişi bir araya geliyor dernek kuruyor. Bir kahvehane gibi çalışıyor. Bunlar kahveci esnafının ekmeğini böldü. Dernekler kanunu değişmediği müddetçe kahveci esnafının yaşama şansı sıfır” diye konuştu. “BİZ YASAYA DEĞİL, UYGULAMAYA KARŞIYIZ” 2008 yılında gelen sigara yasağı ile birlikte kıraathanelerin büyük sıkıntı çekmeye başladığını kaydeden Güven konuşmasına şu şekilde devam etti: “Ben sigara içmiyorum. Sigarayı da tavsiye etmiyorum. Esnaf ve sanatkarların çok büyük sıkıntıları var, son derece sıkıntılı bir dönemden geçiyorlar. Avrupa’da kahve kültürü yok. Osmanlı İmparatorluğundan gelen kıraathane kültürü bize, meslektaşlarıma aittir. Mesleğimize aittir ama ne yazık ki; burada vatandaş sigara içemiyor, kahveye gidemiyor. İş kaybımız %70. Böyle de bir sıkıntıyla karşı karşıyayız. Biz yasaya değil, uygulamaya karşıyız. Bununla ilgili alternatiflerimiz vardı: Zararlı kahvehane, sigarasız kahvehane ile biz bunu çözebilirdik. Bunu Avrupa uyum yasalarıyla çıkan teknolojik havalandırma sistemi ile de çözebilirdik ama ne yazık ki biz bunu çözemedik. Kahveci esnafı kan kaybetti. Biz sınıfta kaldık.” “5360’LI YASA DEĞİŞMEDİĞİ MÜDDETÇE ESNAF VE SANATKAR DA RAHAT EDEMEZ” “Halkla ilişkilerim çok iyi. Her gün 15-20 tane esnaf geziyorum. Bu benim üç normal, iki de olağanüstü kongre seçim kazanmışım. Beş dönem Cenabı Allah bana buradan mazbata almak nasip olmuş. Bu benim için bir onurdur. Halk bana güvenmiş buyurun size oda, burayı yönetin. Esnaf bizden çok memnun ben de esnafımdan memnunum. Ama tabii ki yasalarımız ağır, ülkenin durumu ağır. Biliyorsunuz iç savaş var. Dünya devletleri üstümüze geliyor. Parlamentonun durumunu görüyorsunuz. Esnafın durumunu görüyorsunuz. Esnaf bir sürü süzgeçten geçiyor. Bizim bir sıkıntımız da 5360 lı yasa. Anayasa değişmediği müddetçe esnaf ve sanatkar da rahat edemez. 10 yıldır yasamızı değiştiremedik.” “SERBEST PİYASA KALKMALI Kİ ESNAF EVİNE EKMEK GÖTÜRSÜN” “Ben bir oda başkanıyım yetkim yok. Birazcık da benim yetkilerim olacak. Mesela fiyat tarifelerini daha önce belediyeler belirliyordu, şimdi biz belirliyoruz. Fiyat tarifelerine denetim yapamıyoruz. Serbest piyasa var. Bu fiyat tarifelerinde üç çeşit sınıfımız vardır: birinci sınıf kahvehane, ikinci sınıf kahvehane, üçüncü sınıf çay ocaklarımız vardır. Çay ocaklarının fiyatı 1.40 lira, 50 kuruşa çay satıyor. Kahvehanelerde 1.75 lira, 1 liraya çay satıyor. Oyun salonlarında 2.25 lira, 2 liraya çay satıyor. Hep altta kalmışız. Serbest piyasa var. Rahmetli Turgut Özal’ın bir serbest piyasası var, bu serbest piyasanın düzelmesi lazım. Tarifeye bağlı olanda serbest piyasa olmaz. Altına da satamaz, üstüne de basamaz. Serbest piyasa olduğu için altına satıyor, üstüne satamıyor. Serbest piyasa kalkması lazım ki, esnaf eline ekmek parası götürsün. Ramazan ayında iş yapamadık. Kahveci esnafı bu sene çok zor günler geçirdi ve geçirmeye de devam etti. Sıkıntılarımız devam ediyor.“ “KAHVEHANELER BASIN GÖREVİ GÖRÜYORDU” Eskiden basın yoktu, medya yoktu, hiçbir şey yoktu. Osmanlı döneminden gelen kıraathane kültürü vardı. Ne idi; mahallede kahvehaneler vardı. Bu kahvelere kanaat önderleri, iş adamları geliyordu. Kahvehaneler basın yokken basın görevi yapıyordu. Güzel şiir okuyanların çayları bedava oluyordu. Mektuplar okunurdu. Hacivat-karagöz oyunları oynanırdı. O zamanlar berberler yoktu. Belli bir bölümünde berberler traş yapardı. Belli bir bölümünde ayakkabıcılar boya yapardı. Böyle bir kültürden geliyorduk. “TEKNOLOJİYE YENİK DÜŞTÜK” “Biz teknolojiye yenik düştük. Kahveci esnafı üzerinde yıllardan beri bir algı var. Bizi kumarhane, batakhane olarak görüyorlar. Toplumda bir meslek görülmüyor. Hepimizin T.C vatandaşı kimliğimiz var. Biz de kahvecilik mesleğinde bir kimlik alıyoruz. Bu kimlik özgüvendir. Özgüven olmadığı takdirde hiç bir şey yapamazsın. Şimdi burada kahveci esnafı kendini yenilemelidir. Teknolojiye ayak uydurmak lazım. Havalandırmasıyla, giysisiyle, dekoruyla, son model olmalı. Burada hükümetlere görev düşüyor. Yıllardan beri bizi kahvehanelerde hep kumarcı, boş vakit geçiren, işsizler ordusunun barındığı yerler sandılar. Kahvehaneler bir kültür yuvasıdır. Kahve kültürü olmayanın ben üniversitesini yarım sayarım. Kahvehaneler o mahallenin bir karakoluydu. Siz randevu veriyordunuz, arkadaşlarınız oraya geliyordu. Röportaj yapıyordu, sohbet ediyordu, görüş alışverişi yapıyordu. Komşunun bir sıkıntısı olduğu zaman kahveciye geliyordu. Parası yoktur, ilk geleceği yer kahvecidir.” “BİZ KUMAR OYNATMIYORUZ BİZE BU GÖZLE BAKILMASIN” “Bize yıllardan beri kötü imajla bakıldı; kumarhane. Bizim kahvehanelerde kumar yok. Kumarı hükümetler oynatıyor. Yıllardan beri milli piyango çekiliyor, kumar mı, kumar. Bahis oyunları, at yarışı, gece bahisleri, sayısal, iddia bunlar devlet tarafından açık oynanan kumar. Bizde artık kumar yok, bize bu gözle bakılmasın. Bizim kültürümüz bundan ölmüştür. Bu değişmediği müddetçe düzelmez. Ben buradan Sayın başbakanımıza, sayın cumhurbaşkanımızı göreve davet ediyorum. Dernekler daire başkanını da göreve davet ediyorum. Ankara’da 9.300, Türkiye’de 93.000 tane dernek var. Bu kayıt dışı ekonominin adresi burasıdır. Burada vergi yok. Polis giremiyor. Son derece kumar ve içki olan yerler derneklerdir. Lütfen adresi doğru bulsunlar.” “CUMHURBAŞKANIMIZI VE BAŞBAKANIMIZI ÇAY İÇMEYE DAVET EDİYORUZ” “Bir kahvenin kırk yıl hatırı var derler. Sayın Cumhurbaşkanımızın gitmediği kapı kalmadı. Buyursunlar bir de bizim odamızı ziyaret etsinler. Esnafımızı ziyaret etsinler. Bir başkan burada 12 senedir çağrı yapıyor. Bir kahve ikram edelim. Bizim kahvehanelerimizi cumhurbaşkanımız görsün. Sayın başbakanımız görsün. Bu kahveci esnafı nereye gidiyor. Biz bir yasa çıkardık yıllardan beri. Bu sigara yasağı nedir, zararı mı faydası mı var. Bunu her platformda konuşalım. Ben Karslıyım, başbakanımız Erzincanlı benim hemşerimdir. Bir kahvemizi içsin. Kahvehanede tüm esnafı toplayalım. Esnafımızın sorunlarını dinleyelim. Sıkıntılarımız büyüktür. Fazla konuşmak istemiyorum. Esnaf ve sanatkar bu ülkenin bel kemiğidir, çimentosudur, omurgasıdır. Onlar olmadan hükümet de olmaz.” “OSMANLI KÜLTÜRÜNÜN YAŞATILDIĞI KAHVEHANELERE BİR ÇİVİ ÇAKILMADI” “Hükümet Osmanlı kültürünü yaşatmaya çalışıyor ama Osmanlı kültürünün yaşatıldığı kahvehanelere bir çivi çakılmadı. Cumhurbaşkanımız ve başbakanımızdan randevu istiyoruz. Bizi heyet olarak kabul etsin. Ben gideyim oraya, 15 dakikada bu sıkıntılarımızı çözeyim. Kahvehanelerde belediye haksız vergi alıyor. Bilardonun vergisi olur mu? Belediyenin cebine haksız kazanç giriyor. 2 tane bilardo olana 400 tl haksız bir kazanç giriyor. Bizi eğlence vergisine tutmuşlar. Burada sporun vergisi olmaz. Bunun bir an önce değişmesi lazım.” “ESNAFIN TANIMI OLMALI” “ Kafe adı altında açıp kahve gibi çalışıyorlar. Kafede tavla, okey olmaz. Vatandaş orayı tercih ediyor. Bakkallar büyük marketler yüzünden, kahvecilik ise büyük Hacıbabalar , fırıncı Orhanlar, sosyete nargile kafeler yüzünden bitti. Tost, hamburger, nargile, köfte, döner yanında da oyun var. Sigara da içiliyor. Belediye başkanlarını göreve davet ediyorum. Kafe adı altında kahve gibi çalışmasınlar. Ya kahvehane ruhsatı alsınlar ya da çalıştırmasınlar. Lokanta da tavla, okey oynatılıyor. Esnafın tanımı olmalı.” “BİZ YASAYA DEĞİL CEZAYA KARŞIYIZ. KAPATILMALARIMIZ ÇOĞALDI” “Meslektaşlarım ve Ankara’da kahveye gelen müşterilerimize kahvehaneleri hor görmeyin diyorum. Mekancının bir mekanı var, müşterinin 40 mekanı var. Gelen müşterilere iyi hizmet tatlı dil, güler yüz, hoş sevda ile insanları karşılasınlar. Hizmet, damak tadı çok önemlidir. Kaliteli mal satsınlar. Teknolojiye uygun dekorlarını yapsınlar. Temizliklerini yapsınlar. Tabii ki müşteri gelecek. Kahveci kendini yenileyecek. Kahvehanelerde 7 tane gazete okunur, kültür yuvasıdır.” Güven, “Kahvehaneler siyasetin beşiğidir orada her sabah sohbetle başlar muhabbet yıkılır iktidarlar, kurulur hükümetler Yargılanır yöneticiler Hem de yudum yudum içilir çaylar, kahveler Türkiye’nin dört bir köşesinde böyledir bizim kahvehaneler.” (Kadir Gürhan)